Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7828 E. 2023/5444 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eylemli ayrılığa dayalı boşanma davasının kabul koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatın miktarı ve davalı kadın yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının boşanma ile yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin araştırılmadan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, talep edilen miktarın üzerinde maddi tazminata karar verilmesi ve manevi tazminat miktarının belirlenirken hakkaniyet ilkesinin gözetilmemesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/188 E., 2022/452 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, Bakırköy 12. Aile Mahkemesi kararının davanın kabulü gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Avukat...geldi. Karşı taraf temyiz eden davacı ... ve vekilleri gelmediler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1986 yılından beri evli olduklarını, ergin olmayan ortak çocuklarının bulunmadığını, müvekkilinin davalı eşi aleyhine Gaziosmanpaşa 2. Aile Mahkemesinin 2004/358 Esas sayılı boşanma davası açtığını, bu boşanma davasının 09.03.2005 tarih 2005/188 Karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, kararın 17.03.2006 tarihinde kesinleştiğini, tarafların reddilen boşanma davasından sonra bir daha bir araya gelmediklerini bu nedenle müvekkili tarafından davalı aleyhine Bakırköy 6. Aile Mahkemesinin 2012/652 Esas sayılı sırasında kayıtlı boşanma davasının da 27.02.2014 tarihli 2014/149 Karar sayılı ilamı ile reddedildiği, kararın 30.04.2014 tarihinde kesinleştiğini, tarafların 13 yıldır fiili olarak ayrı yaşadıklarını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin başka bir kadınla birliktelik yaşamaya başladığını, hatta davalı müvekkilimle nikahlı olduğu halde; müvekkilimin kadınlık gururunu onurunu çiğneyecek şekilde; düğünlere derneklere ilişki yaşadığı kadınla gitmeye başladığını, davacının en son erkek kardeşinin kızının düğününe birlikte olduğu bu kadınla giderek, davalı müvekkilimi çocukları karşısında dahi zor durumda bıraktığını, önceki boşanma davasını açarak boşanma isteğinde bulunan davacının tam kusurlu olduğunu, bu nedenle öncelikle davanın reddine karar verilmesini, aksi takdirde 5.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, 1.000.00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 13.09.2018 tarihli ve 2017/367 Esas, 2018/675 Karar sayılı kararıyla; tarafların önceki boşanma davasından sonra tekrar bir araya gelerek 2017 yılı Ağustos ayında fındık toplamak için memleketlerine gittikleri, aynı evde kalarak karı koca hayatı yaşadıkları, önceki boşanma ret kararından sonra ortak hayat bir defa kurulduğundan eylemli ayrılık sebebine dayalı olarak boşanma davası açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı; davacı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.06.2021 tarihli ve 2020/825 Esas, 2021/830 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek tarafından hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.02.2022 tarihli, 2021/7752 Esas, 2022/1305 Karar sayılı ilamı ile tarafların önceye dayalı olayları affettikleri ya da hoşgörü ile karşıladıklarının yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, mevcut olaylara göre davacı erkek tarafından açılan dayanak teşkil eden dava dosyasının kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl süre ile tarafların bir araya gelmediği, ortak hayatın yeniden kurulamadığının anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı belirtilerek ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı erkek tarafından açılan, dayanak dava dosyasının kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl süre ile tarafların bir araya gelmediği, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, davanın kabulü koşullarının oluştuğu, boşanmaya sebep olan olaylarda başka bir kadın ile aynı evde görülen ve akraba düğününe de bu kadınla katılarak sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket eden erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanma sonucu kadının en azından diğer eşin maddî desteğini yitirdiği ve erkeğin eyleminin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edildiği, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla tarafların ekonomik sosyal durumları dikkate alınarak davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece tarafların 5 yıl önce belirlenen ekonomik ve sosyal durumlarına göre tazminat ve nafaka belirlendiğini, arada geçen süre zarfında tarafları ekonomik durumunun değiştiğini, müvekkilinin 4.200,00 TL emekli maaşından başka gelirinin olmadığını, 2.500,00 TL kira ödediğini, davalı eşin de 3.500,00 TL emekli maaşı aldığını, 1.100,00 TL kira geliri olduğunu, engelli bakım parası aldığını, müvekkilinin sadakatsiz olduğuna dair dosyada delil bulunmadığını belirterek, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın yönünden kararın bozulması talep edilmiştir.

2. Davalı kadın vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinde özetle; tarafların belli aralıklarla birlikte yaşadığını, fiili ayrılığın gerçekleşmediğini, davacı tarafça bu durumun ispat edilemediğini, sadakatsiz olan davacı aleyhine hüküm altına alınan nafaka ve tazminatların yetersiz olduğunu, müvekkili lehine de nafaka ve tazminatlar üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirtilerek, hükmün tamamı yönünden kararın bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkeğin eylemli ayrılık nedenine dayalı davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, reddedilen davadan sonra tarafların fiilen bir araya gelip gelmediği, oluşmuş ise evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurun kimden kaynaklandığı, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî tazminat ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile davalı kadın yararına fer'î taleplerinin kabulü nedeniyle vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.İlk Derece Mahkemesince davalı kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davalı kadının 14.06.2022 tarihli duruşmada emekli aylığı aldığını bildirdiği, dosya arasında ye alan Takbis kayıtlarına göre adına kayıtlı taşınmazlar bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, tarafların güncel ekonomik durumlarının tespiti, kadının aylık gelirine ilişkin tüm kayıtlar getirtilerek, düzenli bir kazancının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, üzerine kayıtlı taşınmazların değerleri de araştırılarak, davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlendikten sonra sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde davalı kadın lehine yoksulluk nafakasına karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

3. 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi uyarınca, Hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır. Ondan fazlasını veya başka bir şeye karar veremez. Davalı kadın tarafından dilekçeler aşamasında 5.000,00 TL maddî tazminat talep edildiği halde, İlk Derece Mahkemesince talep aşılarak davalı kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminata hükmolunması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragrafta belirtildiği üzere her iki taraf yararına BOZULMASINA, (2) numaralı paragrafta belirtilen bozma sebebine göre davalı kadın vekilinin yoksulluk nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere her iki taraf vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile bozma kapsamı dışında kalan yönlerden usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL'lik vekâlet ücretinin davacı ...'den alınarak, davalı ...'ya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.