"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının sürekli aşırı kıskançlık ve buna bağlı ağır psikolojik baskı, hakaret ve küfürler ettiğini, “sen orospusun orada kiminle ne yapıyorsun”, “sen beni aldatıyorsun” diye iftira attığını, “anneni de al defol bu evden” diye baskı yaptığını, 1 ay boyunca sürekli beni ve çocuğa bakmaya gelen annemi evden kovduğunu, 06.03.2018 tarihinde işyerime gelerek “orospu sen beni aldatıyorsun burada çalışmayacaksın, seni mahvederim süründürürüm, seni şikayet edip hayatını karartacağım” diye tehdit ve ağır hakaretler ettiğini, ayrıca iş yerini de şikayet etmekle tehdit ettiğini ileri sürerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuk ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
2.Davalı-davacı birleşen dava dilekçesinde özetle; sadakatsizlik barındıran cinsel girişimleri ile temel aile bütünlüğünü sarsan derecede ağır ailesel ilişki bütünlüğünü bozucu davranışlarından dolayı davalının boşanmak istediğini, davacının sorumsuz bir eş ve sorumsuz bir anne olduğunu, tarafların evliliğinin fiilen 1 yıl sürdüğünü, bu süreçte davalının 6 ay gibi uzun bir süre evi terk ettiğini, defalarca eve dönmesi için davalının davet ettiğini, ancak davacının ben özgür bir kadınım karışamazsın diyerek evine dönmediğini, çocuğunu görmesine engel olduğunu, başka erkeklerin davacı-davalı kadının evinde kaldıklarını, başka erkeklerle cinsel içerikli konuşmalar yaptığını ileri sürerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen tanıkların görgüye dayalı beyanları değerlendirildiğinde davalı-davacı erkeğin aşırı kıskançlık ve baskı uyguladığı, davacıya küfür ettiği, aldatmakla suçladığı, annesini ve kendisini evden kovduğu, davalı-davacı erkeğin iddialarını ispat için tanık veya başka bir delil bildirmediği, sadece ... yazışmaları sunmuş olduğu, sosyal medya kayıtlarının davacı-davalı kadına ait olduğunu ve doğrudan davacı-davalı kadın tarafından mesajların atıldığını ispat edemediği, bu sebeple bu delilin dikkate alınmadığı, davalı-davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, birleşen davanın reddine, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, müşterek çocuk için hükmedilen 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 300,00 TL olarak artırılmasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davacı birleşen dosya davalısı için aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı birleşen dosya davacısının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili hatalı kusur tespiti yapıldığını, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, ortak çocuk yararına nafakaya hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkeme karar gerekçesinin dosya kapsamındaki delillerle uyumlu olduğu, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların sabit olduğu, kadına yüklenebilecek kusur bulunmadığı, müşterek çocuğun yaşı ve sosyal inceleme raporundaki tespitler dikkate alınarak velâyete yönelik istinaf talebinin reddine, mahkemece ortak velâyet talebi hakkında karar verilmemesi nedeniyle bu husustaki istinaf talebinin kısmen kabulüne, velâyet konusunda hüküm kurulmasına, taraflar arasında velâyet konusunda çekişme yaşandığından davalı-davacının ortak velâyet talebinin reddine, davalı-davacının diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, hatalı kusur tespiti yapıldığını, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, ortak çocuk yararına nafakaya hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürerek kararın her iki dava yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddinin yerinde olup olmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olacak nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, var ise geçimsizliğin hangi taraftan kaynaklandığı, ortak çocuğun velâyetine yönelik düzenlemenin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, iştirak nafakasının koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı ve devamı maddeleri, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.