Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9799 E. 2023/331 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasında kusur durumu, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat ile ziynet alacağının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadın yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler gözetildiğinde, hakkaniyet ilkesine uygun olmadığı değerlendirilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminat yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; kararın davacı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle, tarafların 02.04.1999 tarihinde evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, sürekli hakaret ettiğini, erkeğin babasının da kadına fiziksel, ekonomik ve psikilojik şiddet uyguladığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, cimri olduğunu, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, bağımsız konut temin etmediğini, kadının, ailesi ile görüşmesine engel olduğunu, tehdit ettiğini, kadının kişisel eşyalarını dahi alamadan ortak konuttan ayrıldığını, düğünde takılan ziynet eşyalarının erkekte kaldığını, kadının yerleşim yerinin Yerköy olduğunu, davanın yetkili mahkemede açıldığını, iddia ederek evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ergin olmayan ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 yoksulluk nafakası, 100.000,00 TL maddî tazminat ve 100.000,00 TL manevî tazminata ve 5 adet 22 ayar 90 gr bilezik ve 25 adet 22 ayar çeyrek altından oluşan ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmaması durumunda bedel iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II.CEVAP

Davalı erkek vekili tarafından sunulan cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, bu davada yargılama yapmakla görevli ve yetkili mahkemenin Delice Aile Mahkemesi olduğunu, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, kadının, erkeğin ailesine kötü davrandığını, eşine ve ortak çocuğa hakaret ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, kişisel eşyalarını ve ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü iddia ederek davanın reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına her yıl ÜFE oranında arttırılmak üzere aylık 750,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına 40.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin bağımsız konut temin etmediği, bu durumun tanık beyanları ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek kusurlu bir davranışın olmadığı, evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocukla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, 500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak kadın yararına 15.000,00 TL maddî tazminat, erkeğin kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı dikkate alınarak kadının manevî tazminat isteminin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine ve ziynet alacağı davası yönünden, kadının ziynet eşyalarının ortak konutta kaldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin doğru olduğu, ancak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olmasına rağmen kadın yararına manevî tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğu, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat miktarının az olduğu, dosya kapsamından, düğünde takılan ziynet eşyalarının kadın tarafından götürülmediği, erkekte kaldığının ispatlanmasına rağmen ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek maddî tazminatın miktarı, manevî tazminat talebinin reddi ile reddedilen ziynet alacağı davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinde yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, buna rağmen kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, kusur durumu dikkate alındığında erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin karar ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda bağımsız konut temin etmeyen erkek eşin tam kusurlu olduğu, bağımsız konut temin etmeme vakıasının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı ve kadının manevî tazminat isteminin reddine karar verilmesinde, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu dikkate alınarak tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kadının reddedilen ziynet alacağı davası yönünden ise kadının, ziynet eşyalarını ortak konuttan ayrılırken yanına almadığını, ortak konutta kaldığını ispatlayamadığı ve ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesinin doğru olduğu, taraf vekillerinin istinaf başvurularının yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle maddî tazminat miktarı, manevî tazminat talebinin reddi ve reddedilen ziynet alacağı davası yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık evlilik birliğinin sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma ve ziynet alacağı davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının maddî tazminat talebinin kabulünün ve miktarının yerinde olup olmadığı, kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı ve kadının ziynet alacağı davasının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi, 4721 sayılı Kanunu'nun 1 inci maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 220 inci maddesi, 222 inci maddesi, 226 ıncı maddesi, 230 uncu maddesi, 236 ıncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının maddî tazminat miktarı yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddi ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.