"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 08.08.2018 tarihinde evlendiklerini, davalının en başından bu yana müevkkiline yalan söylediğini, agresif ve sinirli davrandığını, kıskançlık krizlerine girdiğini, ağlama ve bayılma davranışları sergilediğini, aile içinde kalması gereken her türlü durumu kendi ailesine anlattığını, kendi ailesinin yönlendirmesi ile hareket ettiğini, ailesinin evlilik birliğine olan müdahalelerine sessiz kaldığını, Kasım ayında davalının hamile olduğunu öğrendiklerini, davalının hamilelik haberine dahi sevinmediğini, son olarak davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak müvekkilini . İsimli evli ve çocuklu bir erkek ile aldattığını, bu durumun telefon ve mesaj kayıtları ve tanık beyanları ile ispatlanacağını, tarafların son ayrılmalarından sonra davalı ve ailesinin müvekkiline haber dahi vermeden müşterek çocuğu aldırdıklarını, karşı tarafın iddialarının kesinlikle doğru olmadığını beyanla asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, sağ ve tam doğum halinde müşterek çocuğun velâyetinin doğumdan itibaren tedbiren ve hükümle birlikte müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, karşı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap (karşı dava) ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; dava dilekçesindeki hususları kabul etmediklerini, evlilik birliğinin bu aşamaya gelmesinde tek kusurlunun karşı taraf olduğunu, davacının müvekkiline psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddet uyguladığını, her konuda baskı yaparak huzursuzluk yaşamasına sebep olduğunu, kılık kıyafetinden davranışlarına kadar her şeyine karıştığını, müvekkilini her ortamda küçük düşürdüğünü, konuşmadığını, yok saydığını, sürekli emir kipi ile konuştuğunu, birlik görevlerini yapmadığını, doğalgazı kapattırdığını, kendi ailesini müvekkilinden daha ön planda tuttuğunu, müvekkilin kendi ailesine örf-adet gereği birlikte yapmaları gereken ziyaretlere karşı çıktığını, ''Onlara daha sonra gideriz belki'' diyerek müvekkili ve müvekkilinin ailesini önemsemediğini, eşit davranmadığını, fakat müvekkilinin ailesi ve akrabaları ile aynı muhitte oturan kendi akrabalarına ziyaretlerini ise asla ihmal etmediğini, müvekkilini tehdit ettiğini, müvekkilini mal olarak gördüğünü, davacı-karşı davalı tarafın aldatma iddialarının dayanaksız olduğunu, davacı-karşı davalının her kim olursa olsun müvekkilinin karşı cins ile normal bir arkadaşlık konuşmasını dahi farklı yerlere çekerek müvekkilinin kendisini aldattığı zannına kapıldığını, hamileliğinin, bebeğin kalp atışlarının tespit edilememesi ve kesesinin oluşmamasından dolayı tıbbi zorunluluk nedeniyle sonlandırıldığını, iddia edildiği gibi isteyerek çocuğunu aldırmadığını beyanla, davacının açmış olduğu davanın ve tüm taleplerinin reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili lehine 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata, yine müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı-karşı davacı kadının . isimli şahıs ile görüşmek suretiyle sadakatsizlik boyutuna varmayan güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, erkeğe sürekli soğuk ve ilgisiz davrandığı, erkek eve geldiğinde hoşgeldin dahi demediği, son olay sırasında annesinin "Çocuğu aldırırız" şeklinde söylemde bulunarak evlilik birliğine müdahale etmesine sessiz kaldığı, davacı-karşı davalı erkeğin de sürekli kendi isteklerinin kadın tarafından kabul edilmesini istediği, ortak konutun bulunduğu Bolu'dan kadının ailesinin yaşadığı ...'na hemen hemen her hafta gitmelerine rağmen kadının ailesinin evinde kısa süre kalarak erkeğin isteği doğrultusunda erkeğin kuzenlerine gittikleri, bu şekilde erkeğin de kadına baskıcı davrandığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin az, davalı-karşı davacı kadının ise ağır kusurlu olduğu, toplanan delillerden kadının üzerine kayıtlı herhangi bir malvarlığının olmadığı ve gelirinin bulunmadığı dikkate alındığında erkeğin maddî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, erkek yararına manevî tazminat koşullarının ise somut olayda gerçekleştiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine asıl dava tarihindan itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleşmesine kadar her ay davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı-karşı davacı kadına ödenmesine, boşanma kararı kesinleştiğinde tedbir nafakasının kaldırılmasına, davacı-karşı davacı erkeğin maddî tazminat talebinin reddine, manevî tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile erkek lehine kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin ise ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen maddî tazminat talebi, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile lehine hükmedilen manevî tazminatın miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen manevî tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar boşanmaya sebep olan olaylarda kadının, erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu belirtilmesine rağmen kadının üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı ve gelirinin bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin maddî tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylarda kadının daha ağır kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında erkeğin maddî tazminat talebinin reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının istinafa konu diğer tüm yönlerden ise usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bendinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmak suretiyle; erkeğin maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.000,00 TL maddî tazminatın davalı -karşı davacı kadından alınarak, davacı -karşı davalı erkeğe ödenmesine, erkeğin fazlaya ilişkin maddî tazminat isteminin reddine, davalı-karşı davacı kadının tüm, davacı -karşı davalı erkeğin sair yönlere ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kadının ise boşanmanın meydana gelmesinde ağır kusurlu olduğunu, bu durumun tanık beyanları ve dosyadaki diğer tüm delillerle sabit olduğunu, tarafların fiilen iki ay kadar evli kaldıklarını, müvekkilin karşı tarafı sürekli ...'na götürdüğünü ve ailesinde kaldıklarını, kaldı ki kabul anlamına gelmemekle birlikte kadının iddia ettiği eylemlerden sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettiklerini hatta kadının hamile olduğunu öğrendiklerini, kadının çalışmasına rağmen sigorta kaydını başlatmayarak müvekkilinden tedbir nafakası almaya devam ettiğini, lehine hükmedilen tazminat miktarlarının da yetersiz olduğunu beyanla, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, lehine hükmedilen tazminatların miktarı ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan kusur belirlemesini kabul etmediklerini, evlilik birliğinin bu hale gelmesinin sebebinin davacı-karşı davalının kusurlu davranışları olduğunu, erkeğin zedelenen mevcut ve beklenen maddi menfaatinin bulunmadığını, evlilik boyunca erkeğin kendisine harçlık dahi vermediğini, kendi ailesinin yardım ettiğini kaldı ki aleyhine hükmedilen miktarların da fahiş olduğunu, tüm taleplerinin kabulü gerektiğini beyanla, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü ile kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, hangi taraf yararına tazminat verilmesi koşullarının oluştuğu, kadına tedbir nafakası hükmedilmesi ile yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve erkek lehine hükmedilen tazminatların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.