Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9923 E. 2024/1678 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Erkeğin eylemli ayrılığa dayalı boşanma davasında kadının yoksulluk nafakası talebinin usulüne uygun olup olmadığı ve nafakaya hükmedilip hükmedilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının, ilk derece mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasında yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, uyuşmazlığın da bu kapsamda belirlendiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin kadının yoksulluk nafakası talebinin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle nafakaya hükmetmemesinin hatalı olduğu değerlendirilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1749 E., 2022/867 K.

DAVA TARİHİ : 09.10.2018

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/724 E., 2019/268 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı kadını vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı kadın vekilinin sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı ... gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı ile 28 yıldır ayrı yaşadıklarını, daha önceden açtığı boşanma davasının reddedildiğini, 3 yıllık sürenin geçtiğini, tekrar bir araya gelmediklerini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; aynı gerekçelerler açılan daha önceki davanın reddedildiğini, bu nedenle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin kusuru olmadığını, ayrı yaşamada müvekkilinin kusuru bulunmadığını, müvekkilinin boşanmak istemediğini, müvekkili yararına aylık 2.500,00 TL'den az olmamak üzere nafakaya hükmedilmesi gerektiğini belirterek öncelikle davanın reddine karar verilmesini, müvekkili yararına aylık 2.500,00 TL nafakaya hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı asil ile davalı vekili tarafların yirmi dokuz yıldan beri ayrı yaşadıklarını ve hiç bir şekilde tarafların bir araya gelmediklerini kabul ederek beyanlarını imzaları ile tasdik ettikleri, tarafların üç yıldan uzun süreden beri ayrı yaşadıkları evliliğin daha önceki boşanma davasının red kararının kesinleştiği 09.09.2015 tarihinden davanın açıldığı 09.10.2018 tarihine kadar üç yıl bir ay süre ile hiç bir şekilde bir araya gelmedikleri, evlilik ilişkisinin kurulmadığı anlaşıldığından davacınn davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası unsurlarının oluşması nedeniyle kabulüne karar verildiği, kesinleşen mahkeme kararında da belirtildiği gibi nüfus kayıtlarının da incelenmesinde davacının halen birlikte yaşadığı başka bir kadından iki çocuğunun bulunduğu anlaşıldığından davacının sadakatsizlik eyleminin halen devam ettiği, aile birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu, davalı kadın eşe kusur izafesinin mümkün olmadığı, taraflar arasındaki anlaşimazlığın boyutları dikkate alınarak tarafların bundan böyle yoksulluk nafakasının arttırılması, azaltılması ve/veya kaldırılması gibi davalarda karşı karşıya gelmemeleri için yoksulluk nafakasının toplu olarak takdiri uygun görüldüğü, davalının yaşı, evlilik süresi, yıllardan eşinden ayrı olarak ortak çocukları büyütmesi nedenleri ile bundan sonra vasıfsız iş gücü olarak iş bulma ve yeniden evlenme şansının düşüklüğü de dikkate alınarak tarafların mali ve sosyal durumları ile davacının yıllardır başka bir kadınla yaşaması ve bu kadın ile bu kadından olan çocukların giderlerinin karşıladığı anlaşıldığı gibi her ne kadar polis soruşturmasında mali durumu zayıf olarak gösterilmiş ise de Rize ilinde çay bahçesinin bulunduğu gibi, Akbank'ta 400.000,00 TL, Yapı Kredi Bnakasında 45.000,00 TL olmak üzere toplam 445.000,00 TL kredi borcu olduğu, bilindiği gibi krediler bedeva verilen bir para olmayıp faizi ile ve bakacılık vergisi ile birlikte geri alınan para olduğundan hiç bir bankanın mali durumu zayıf olan bir kişiye 400,000,00 TL ile 45.000,00 TL kredi vermesi mümkün olmadığından davacının en azından bu kredileri ödeyecek gücünün bulunduğu, bunun aylık taksidinin de bankacılık uygulamasında kredi borçlusunun aylık gelirinin en az %50 sini karşılaması gerektiği dikkate alınarak davalının mali durumu zayıf değil iyinin üzerinde olduğu hatta çok iyi olarak kabulünün mümkün olduğu sonucuna varıldığı, tüm bunlar dikkate alınarak davalı kadın eş için aylık 1.000,00 TL den evlilik süresi ile yukarıdaki kıstaslar dikkate alınarak on iki yıllık nafaka tutarının tüm yoksulluk nafakası haklarını karşılamak üzere hüküm altına alındığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir, 144.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, davanın kabulü, tedbir nafakasının miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak davalı kadının dilekçeler teatisi aşamasında usule uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı, cevap dilekçesinde "2.500TL.nafaka" bağlanması talebi yoksulluk nafakası talebi olarak değerlendirilemeyeceği gibi davalı kadın vekilinin istinaf müracaatında da "2.500 TL'den az olmamak kaydıyla tedbir nafakasına hükmedilmesine" şeklindeki talebi de nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince kadına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru olmakla birlikte "usule uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına" denilecek yerde kesin hüküm oluşturacak şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesi ile davacı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak davalı kadının usulüne uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davacı erkeğin sair, davalı kadının tüm istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle davanın kabulü, tedbir nafakasının miktarı ile yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin eylemli ayrılığa dayalı boşanma davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına yoksulluk nafakasın hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 169 uncu ve 175 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadının usulüne uygun yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı gerekçesi ile yoksulluk nafakası talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulmuş ise de; davalı kadının süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile aylık 2.500,00 TL nafaka talebinde bulunduğu, davacı asilin ve davalı vekilinin katıldığı 17.05.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında, davalı vekilince talebin aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası olarak açıklandığı, Mahkemece uyuşmazlığın boşanma talebi ile birlikte aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası talebi olarak belirlendiği ve taraflarca imzalandığı, bu kapsamda davalı kadın tarafından usulüne uygun olarak yoksulluk nafakası talebinde bulunulduğu gözetilmeden, tarafların yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf itirazlarının esası incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı kadın yararına yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı kadın vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL. vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.