"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. Kararın davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında şiddetli geçimsizlik nedeniyle ... 2. Aile Mahkemesinin 2013/194 Esas, 2013/333 Karar sayılı kararıyla boşanma davasının reddine karar verildiğini, ret kararının 10.09.2013 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleşmesinin üzerinden üç yıl geçtiğini, bu süre içerisinde tarafların ortak bir yaşam kurmadıklarını iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı- davalı erkek vekili birleşen davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayalı davalarda kusur derecesinin önem arz etmediğini, müvekkiline kusur atfedilecek bir eylem olsa dahi kadının bunları affettiğini, davalının alkol tedavisi gören ağabeyinin müvekkiline ve evliliğe zarar verdiğini, küfür ettiğini, müşterek konuta izinsiz geldiğini, davalının, müvekkilinin cüzdanını ve şahsi eşyalarını karıştırdığını, habersizce para aldığını belirterek birleşen davanın reddine, 20.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminatın, 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde; eşinin 60 yaşından sonra girmiş olduğu hissiyat nedeniyle boşanma davasının açıldığını, evlilik hayatı boyunca her evde olduğu gibi ufak tefek sıkıntılar yaşandığını ancak eşinin sorun olarak koymak istediği durumlar dışında hiçbir problemlerinin olmadığını, reddedilen boşanma davasından sonra yine eşi ile birlikte bir yıl aynı konutta yaşadıklarını, davanın açılmasından sonra yine karı koca şeklinde hayatlarına devam ettiklerini, eşinin kendisinden boşanmayı istemesinin nedeninin başka bir kadından olabileceğinden şüphelendiğini, bunun üzerinde davalının bulunduğu adreste davalının başka bir kadınla yaşadığını öğrendiğini ve kendilerini karı-koca olarak tanıttıklarını, eşinin sudan sebeplerle kendisinden boşanma çabasının nedenini anladığını, bu nedenlerle eşine ve üçüncü şahısa karşı dava açtığını, davaların lehine sonuçlandığını, bu davalarının açılmasından sonra eşi ile yaptıkları telefon görüşmelerinde eşinin kendisinden boşanmayacağını ve kendisini aldatmadığını söylediğini, kendisiyle barışmak istediğini ve eşine öğretmen olması nedeniyle her zaman güvendiğini belirterek davanın reddini, davanın kabulü halinde 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davacının 8 dönümlük ağaçlarının bulunduğu tarlasının, yine birlik içinde müştereken alınan arsalar olduğunu, davacının müvekkilinin hakkına düşen parayı ödemediğini, müvekkilini mağdur ettiğini, davacının müvekkilini aldattığını, zinasını inkar etmiş ise de mahkeme kararları ile bu hususun sabit olduğunu, müvekkilinin zina sebebiyle tazminat davası açtığını, kendisinin bir anne ve bir kadın olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, eşinin tayinleri, çocukların okul durumları gibi nedenlerle evlilik hayatları boyunca eşi ile bir çok kez ayrı şehirlerde yaşadıklarını, davalının bu aşamalarda evlilik birliğine maddî bir katkısının da bulunmadığını, davacının müvekkiline fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddet uyguladığını, davacının girdiği her ortamda kendisini kötü temsil ettiğini, davacının zinası nedeniyle müvekkilinin itibarının zedelendiğini, karşı dava yönünden terditli açılan ve öncelikle zina aksi halde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle ileri sürülen hususlar konusunda delil toplanması gerektiğini, müvekkilini hiçbir ortamına sokmadığını, müvekkiline saldıracak kadar geçimsiz olduğunu, müvekkilini evden kovduğunu iddia ederek tarafların öncelikle zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk, 20.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
... 14. Aile Mahkemesinin 14.09.2017 tarih, 2017/12 Esas, 2017/621 sayılı kararı ile; mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddi ile yetkili mahkemenin ... ... Aile Mahkemesi olduğunun tespitine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ... ... Aile Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili; yetkisizlik kararı hukuka uygun olsa da kararın verilebilmesi için gerekli usüli aşamaların tamamlanmadığını, savunma hakkı kısıtlanarak karar verildiğini, eski ikametine ve muhtara tebliğ edilmek suretiyle davanın açıldığını, bir şekilde davadan haberdar olduğunu, cevap dilekçesinde adresini bildirmesine rağmen davacı tarafından verilen cevaba cevap dilekçesinin yine eski adresine tebliğ edildiğini, avukatına vekâletnamesini sunmak üzerine süre verilmesi gerekirken bunun beklenmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını belirterek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2018. tarih ve 2017/2957 Esas, 2018/185 karar sayılı kararı ile; cevaba cevap dilekçesinin tebliğine ilişkin mazbatada, kendisine haber verilen komşunun adı ve soyadının tespit ve tevsik edilmediği, bu haliyle yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesi birinci fıkrasına aykırı olup, usulsüz olduğu, dilekçeler teatisi tamamlanmadan ön inceleme aşamasına geçildiği, dosyada davalı vekili olarak iştirak eden Av. ...'ın vekâletnamesinin bulunmadığı, mahkemece ön inceleme duruşmasında davalı vekili olarak beyanlarının alındığı ve dosyanın karara çıkartıldığı, vekâletname eksikliğini tamamlaması için kesin süre verilerek sonucu uyarınca yargılamaya devamla karar verilmesi gerekirken mahkemenin emredici usul hukuku düzenlemelerine aykırı davrandığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilerek yeniden karar verilmesi amacıyla dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı- davalı erkek ve davalı- davacı kadın arasında daha önce görülen boşanma davası reddedildikten sonra ortak hayat kurulamadığı, kusur belirlemesi yapılamayacağı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi son fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına,tarafların maddî ve manevî tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarıyla kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B.İstinaf Sebepler
1.Davalı-davacı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi yapılmaması ve bu konuda gerekçe yazılmaması, kusur tespiti, tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat yönlerinden istinaf talebinde bulunmuştur.
2.Davacı-davalı erkek vekili; birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 ve 166 ncı maddelere dayalı olarak açılmasına rağmen, aynı kanunun 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanma kararı verilmesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat ve reddedilen yoksulluk nafakası, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, erkeğin tedbir nafakası, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadın tarafından süresinde açılmayan ve tefrik kararı verilen karşı dava dilekçesinde boşanma talebinin bulunmadığı, cevaba cevap dilekçesinde 4721 sayılı Kanun'un 161 ve 166 ncı maddesine dayanarak boşanma talebinde bulunduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 141 inci maddesi uyarınca kadının karşı davasının boşanma talebini içerdiği kabul edildiği, erkek tarafından açılan dava 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına dayalı olduğu, mahkemenin karar gerekçesinde kusur incelemesi söz konusu olmadığına dair kabulü Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğundan kusur belirlemesi yapılmamasının ve bu konuda gerekçe yazılmamasının doğru olmadığı, ilk davanın reddi nedeniyle, ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak taraflara kusur yüklenemeyeceği, bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri, erkeğin ilk davayı açmakla ve boşanma sebebi yaratmakla, fiili ayrılık döneminde eşine ve evine maddî katkıda bulunmamakla ve sadakatsiz davranışlarına devam etmekle yaşanan geçimsizlikte kusurlu olduğu anlaşılmakta ise de erkeğin açmış olduğu davada kadının cevap dilekçesinde aralarında ciddi bir sorun olmadığına ve eşini halen aynı duygu ile sevdiğine ilişkin açıklamalarının Yargıtay İçtihatlarına göre erkekten kaynaklanan kusurları affetmiş sayma anlamına geleceği, affedilmiş veya en azından hoşgörüyle karşılanmış olaylara dayanılarak karşı tarafa kusur yüklenemeyeceği, hal böyle olunca taraflara yüklenecek herhangi bir kusur bulunmadığı sonucuna varıldığı, kadının birleşen davasının 4721 sayılı Kanun'un 161 ve 166 ncı maddelerine dayalı olduğu, mahkemece talep aşılmak suretiyle birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasına göre kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği görülmekle bu husustaki erkeğin istinaf talebinin kabulüne, birleşen davada 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi (zina nedeniyle) boşanma şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı davanın reddine, kadının cevap dilekçesindeki açıklamaları erkekten kaynaklanan kusurları affetmiş sayma anlamına geldiği kabul edildiğinden kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı davasının da reddine,tedbir nafakasına yönelik kadının istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadın için mahkemece hükmedilen 350,00 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren boşanma kararının verildiği tarihe kadar her ay erkekten tahsil edilerek kadına verilmesine, boşanma karar tarihinden kararın kesinleştiği tarihe kadar 500,00 TL tedbir nafakasının her ay erkekten tahsil edilerek kadına verilmesine, erkeğin kendi lehine tedbir nafakasına yönelik istinaf talebi hakkında mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğinden bu husustaki erkeğin istinaf talebinin kısmen kabulüne, erkeğin tedbir nafakası talebinin reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentlerinin kaldırılmasına, kaldırılan yönlerden yeniden hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince süresinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili; müvekkili yararına tazminatlara ve nafakalara hükmedilmesi gerektiğini kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, kusur belirlemesi, erkeğin reddedilen nafaka ve tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili; erkeğin kusurlu hareketlerinin kadın tarafından affedildiğine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kadının davasının ve fer'îlerinin reddi ile tedbir nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan davada, boşanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın tarafından açılan davada erkeğin kusurlu davranışlarının kadın tarafından affedilip affedilmediği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkek açısından zina eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının davasının reddi, erkeğin davasının kabulü, tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve son fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.