Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2617 E. 2023/6113 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğin kusurlu olup olmadığı, Türk Medeni Kanunu'nun 162. ve 166. maddelerine dayalı boşanma şartlarının oluşup oluşmadığı, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında, erkeğin kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve evlilik birliğini temelinden sarstığı gerekçesiyle boşanmaya, velayetin anneye verilmesine, nafaka ve tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak, davalı erkeğin temyiz itirazları reddedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1755 E., 2022/2064 K.

...

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında

hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/757 E., 2021/353 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile gerekçe değiştiğinden İlk Derece Mahkemesi hükmü tamamen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, kadına ve ailesine karşı hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, sürekli kadını ve ortak çocukları kayınpederinin yanına gönderdiğini, aylarca çocukları ve eşi ile ilgilenmediğini, evlilikten pişman olduğunu söylediğini, eşine ve ortak çocuklarına karşı ilgisiz ve sevgisiz olduğunu, kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, cimri olduğunu, çocuklara anneniz gerizekalı, aptal dediğini, erkeğin kusurlu ve kasıtlı davranışları ile evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini, onur kırıcı ve pek kötü muamelede bulunduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediklerini, erkeğin, eşini ve ortak çocukları sevdiğini, eşinden boşanmak istemediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, kadına sürekli hakaret ettiği, aşağıladığı, kadının ailesine hakaret ettiği, yaz aylarında kadının çocukları ile birlikte ailesinin yanına Adapazarı'na gittikleri, erkeğin bu süreçte kadın ve ortak çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, onlarla ilgilenmediği, kadının hastalığı ile ilgilenmediği, çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği, en son yaşanan tartışmada kadının yakınlarına şimdi ararım polisi gelirler diyerek tehdit ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların ayrılık sürecinden bu yana anneyle kalması, anne yanındaki düzenden ve yaşam şartlarından memnun olmaları ve çocukların velâyetinin anneye verilmesinin çocukların menfaatine olacağı şeklindeki sosyal inceleme raporu da göz önüne alınarak ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar için ayrı ayrı aylık 650,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olması, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği dikkate alındığında kadın lehine aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadın pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebi ile boşanma talebinde bulunmuş ise de; bu davranışın boşanma sebebi oluşturması için, eşin vücut bütünlüğüne veya sağlığına yönelmesi ve bu davranışın zulüm veya işkence boyutunda olması gerektiğinden şartları oluşmadığından kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı boşanma talebinin reddinin hatalı olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, iştirak, yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarların az olduğunu ileri sürerek; 162 nci maddeye dayalı boşanma talebinin reddi, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadın tarafından iddia edilen hiçbir kusurun ispatlanamadığını, Mahkemenin erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın tanıklarının beyanlarının soyut olup, hükme esas alınamayacağını, telefon kayıtları talep edilse de bu taleplerinin yerine getirilmediğini, sadece davacının beyanları esas alınarak hüküm oluşturulduğunu, ortak çocukların velâyetinin davacıya bırakılmasının hatalı olduğunu, davacının kişisel ilişkiyi engellediğini, iştirak nafakası miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı lehine hükmedilen nafakanın hukuka aykırı olduğunu, davacı lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, miktarların fazla olduğunu ileri sürerek; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen davalı erkeğin kusurlu davranışlarının yanında davalı erkeğin, kadına zaman zaman fiziksel şiddet de uyguladığı, bu kusurlu davranışın da davalı erkeğe yüklenilmesi gerektiği, bu durumda davalı erkeğin kadına zaman zaman fiziksel şiddet uyguladığı, İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere, kadına sürekli başkalarının yanında hakaret ettiği, aşağıladığı sabit olup, gerçekleşen bu durum karşısında 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi koşullarının oluştuğu, kadının 162 nci maddeye dayalı boşanma talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, taraflar arasında erkekten kaynaklanan kusurlar sebebiyle ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası açmakta da haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, 166 ncı maddenin birinci fıkrasına dayalı boşanma talebinin de kabulü ile boşanmayakarar verilmesi gerektiği,kadının kusur belirlemesi ve 162 nci maddeye dayalı boşanma talebinin reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüklerin ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda davalıya atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, gerekçe değiştiğinden yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla dava tarihinden 12.01.2021 tarihine kadar ayrı ayrı aylık 600,00 TL, 12.01.2021 tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar ayrı ayrı aylık 650,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmü kesinleştikten sonra ayrı ayrı aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine dava tarihinden 12.01.2021 tarihine kadar aylık 600,00 TL, 12.01.2021 tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar aylık 700,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmü kesinleştikten sonra aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 200.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, diğer istinaf itirazları yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle kadının sair, davalı erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi yönünden de davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; boşanma davasında erkeğin kusurlu olup olmadığı, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayalı olarak boşanma davasının kabulü şartlarının, kadın lehine nafakalara ve tazminatlara hükmedilmesi ile çocuklar lehine nafakalara hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin çocukların üstün menfaatine olup olmadığı, nafaka ve tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 162 nci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...