Logo

2. Hukuk Dairesi2023/2822 E. 2024/204 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, boşanmaya sebep olan olaylar ve hükmedilen maddi manevi tazminat miktarlarının yerindeliği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğuna dair mahkeme kararında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı, hükmedilen tazminat miktarlarının da tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek belirlendiği değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1226 E., 2023/329 K.

DAVA TARİHİ : 02.06.2017

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Muğla Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/317 E., 2021/235 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiş, erkeğin istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliğinin kadının, müvekkilinin önceki evliliğinden olan çocuklarına asgari saygıyı göstermekten kaçınması, çocukların eve gelmesini istememesi, bu konuda huzursuzluk çıkarması, evlilik birliğinden önce edinilmiş aracın satış parasını vermemesi, bu anlamda maddî zorluğa sokması, fikren ve ruhen anlaşamamaları, para meselesi yüzünden tartışmaları, farklı yaşam tarzına sahip olmaları, müvekkilinin ailesine karşı saygısızca hareket etmesi, çocuklarına para yardımı yapmasını istememesi, babasının hastalığında ziyarete gelmemesi, tehdit etmesi, evi terk etmesi, evlilik birliğini kazanç kapısı olarak görmesi nedeniyle sarsıldığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili yararına 5.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilkeçesinde; evlilik birliğinin bu aşamaya gelmesinde, erkeğin aşırı derecede alkol ve sigara kullanması, maddîyata çok önem vermesi, bencil davranması, müvekkilinin yaşam tarzına saygı göstermemesi, hakaret etmesi, dini inançlarına saygı göstermeyip sürekli eleştirmesi, müvekkilinin babasının hastalığı ile ilgilenmemesi, bu süreçte müvekkilinin yanında olmaması, babasının öldüğü gün cinsel birliktelik teklifinde bulunması, cenaze evinde türkü söyleyerek ölmüş babasına ve yakın aile fertlerine saygısızca davranması, arabanın satışından gelen parayı istemesi, hakaret ve tehditler etmesi, alkol alıp müvekkilinin üzerine yürümesi, hırsızlıkla suçlaması, işyerine gelip hakaret ve tehditlerde bulunması, baskıcı davranması, müvekkilini maddî ve manevî yalnız bırakması, psikolojik baskı yaparak evden kovması nedeniyle asıl kusurlu taraf olduğunu belirterek, esas davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata, safahatta sunduğu 17.12.2019 tarihli ıslah dilekçesinde, erkeğin eski eşi ile barışarak birlikte yaşamaya başladıklarını belirterek, erkek aleyhine ileri sürdü maddî vakıaların yanına sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği maddî vakıasını da eklemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının, erkeğin evlilik öncesi edindiği kişisel malı olan arabasının satış bedelinin kadının banka hesabına aktarılması sonrası davacı tarafından istenildiği halde verilmediği, erkeğin ise; kadının kalp krizi geçiren babasının yaşadığı tedavi döneminde eşini yalnız bıraktığı ve kadının babasının ölümünün ertesi günü kadının kardeşinin evinde, sabah kalktığında eşinin kardeşi ve annesi de varken türkü söyleyerek eşiyle ailesine karşı saygısız davranışlarda bulunduğu ve birlik görevlerini yerine getirmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kadın tarafından dosyaya sunulan ses kayıtları, tarih, yer ve zaman içermeyen ve ne şekilde elde edildiği belli olmayan kayıtlar olması nedeniyle delil olarak kabul edilmediği ayrıca davacının eski eşinin kullandığı araç görüntüleri olarak içeriği açıklanan kayıt tek başına sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışın varlığı için yeterli kabul edilmediğinden ve görüntülerin davadan öncesine mi sonrasına mı ait olduğu anlaşılamadığından görüntülerin çözüm ve dökümüne ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı yine Muğla 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/70-320 E-K. Sayılı davasına konu hakaret eyleminin davadan sonra yaşanılan olaya ilişkin olması nedeniyle kusur belirlemesine esas alınmadığı, tanık beyanlarının bir kısmının taraflardan duyuma dayalı nakil niteliğinde beyan olmaları, bir kısmının soyut beyan vasfında bulunmaları nedeniyle sabit kabul edilen vakıalar dışında boşanma sebebi olarak ileri sürülen ve yukarıda açıklanan diğer boşanma sebeplerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri ile erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; iddiaların ispatlanamadığı, tazminat şartlarının oluşmadığını ileri sürerek kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, kadın yararına takdir edilen maddî, manevî tazminat ve müvekkilinin reddedilen maddî tazminat talebi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece söz konusu paranın erkeğe ödenmemesini erkek lehine haklı bir boşanma nedeni olarak kabul etmesinin doğru olmadığını, kadına karşı yapılan hakaretleri o anda başka bir şekilde ispatlaması mümkün olmayacağından ve yetkili makamlara başvuru imkanı olmadığından ses kaydına aldığını, Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca müvekkilin kendisine yönelik yapılan hakaretleri kaydettiği ses kaydının hukuka uygun olarak elde edildiğinin kabulü gerektiği, Mahkemenin karar verirken ve tazminat miktarını belirlerken bu delili yok sayması hukuka uygun olmadığını, bu ses kaydının kendisine ait olduğunu, eşyaları teslim etmek için müvekkilin çalıştığı okula gittiğini ve konuşma esnasında kontrolünü kaybederek pişman olacağı sözler söylediğini 09.10.2017 tarihli ikinci cevap dilekçesinde kabul ettiğini, kadına karşı sarf ettiği hakaretleri müvekkilin kendisini haksız tahrik etmesi nedeni ile kontrolsüzce sarf edilmiş ve sonradan pişman olduğum kelimeler olarak tanımladığını, ilk olarak davacı müvekkile hakaret ettiğini dilekçesinde ikrar ettiğini, daha sonra duruşmada bu ses kaydının rızası dışında alındığını öne sürmesi bu ikrarını geçersiz hale getirmeyeceğini, ıslah dilekçesinde belirtilen sadakatsizlik vakıasının değerlendirilmediğini, tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, esas davanın kabulü ve tazminat miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece erkek aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "kadının babasının hastalığında onu yalnız bıraktığı, babasının ölümünün ertesi günü türkü söyleyerek kadın ve ailesine saygısız davranışlarda bulunduğu, birlik görevlerini yerine getirmediği" maddî vakıaları ile, kadın aleyhine belirlenen ve gerçekleşen "erkeğin evlilik öncesi edindiği arabanın satışından elde edilen parayı vermeyerek güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu" maddî vakıasının sabit olduğu, erkeğin bu belirlemeler dışında bizzat tarafınca dosyaya sunulan, fiili ayrılıktan hemen sonra, boşanma davası açılmadan kısa süre önce yazıldığı anlaşılan mesaj içerikleri ile, erkeğin de kabulünde olduğu üzere, erkeğin, kadının çalıştığı okula gelmesi üzerine kadın tarafından telefon ile alınan ses kayıtlarına göre; kadına hakaret ettiği, inancını eleştirdiği, inancına saygı göstermediğini ima eden sözler sarfettiği, küfrettiği, evden kovduğu, hırsızlıkla suçladığı, sürekli maddî konulardan bahsederek suçlayıcı söylemlerde bulunarak maddîyata öncelik ve önem verdiği anlaşıldığı halde Mahkemece, ses kaydının tarih, yer, zaman göstermemesi nedeni ile delil olarak kabul edilmemesi, erkeğin sunduğu mesaj içeriklerinin ise hiç değerlendirilmemesinin isabetli görülmediği, yine kadının birbirini teyit eden tanıklarının beyanlarına göre, erkeğin, kadının babasının öldüğü gün cinsel birliktelik teklif ettiği vakıası da ispat edildiği halde erkeğe kusur olarak yüklenilmemesi doğru görülmediği, davalar açıldıktan sonra gelişip ceza davalarına konu edilen olayların taraflar aleyhine kusur olarak yüklenmemesinde ve erkeğin sadakat yükümlülüğünün ispat edilemediğine ilişkin Mahkeme gerekçesinde ise bir usulsüzlük bulunmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna ilişkin kusur belirlemesinde usul ve kanuna aykırılık yok ise de, kusur gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği, yapılan yargılama ve toplanan delillerden erkeğin, kadının babasının hastalığında onu yalnız bırakması, babasının ölümünün ertesi günü türkü söyleyerek kadın ve ailesine saygısız davranışlarda bulunması, birlik görevlerini yerine getirmemesi, hakaret etmesi, inancını eleştirmesi, inancına saygı göstermediğini ima eden sözler sarfetmesi, küfretmesi, evden kovması, hırsızlıkla suçlaması, sürekli maddî konulardan bahsederek suçlayıcı söylemlerde bulunarak maddîyata öncelik ve önem vermesi nedeniyle birlik görevlerini ihlal ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda az kusurlu kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, az kusurlu kadının ve ağır kusurlu erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği, kadının, erkeğin davasına itiraz hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş ise de, takdir edilen tazminat miktarları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları dikkate alındığında az bulunduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi ve tazminatların miktarları yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine ve kadın için 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla dosya kapsamından asıl mağdur olanın erkek olduğu ve maddî ve manevî tazminat isteme hakkı olacağı da değerlendirilmediğini, vekâlet ücretinin güncellenmesi gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, kadın yararına takdir edilen maddî, manevî tazminat ve müvekkilinin reddedilen maddî tazminat talebi ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin ve kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatların kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, erkeğin reddedilen tazminat talebi ile vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.