Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3495 E. 2023/4693 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumu, velayet, manevi tazminat miktarı ve iştirak nafakası miktarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda kadına manevi tazminata hükmedilmesini gerektirecek kusur dağılımının ispatlanmış olmasına ve çocuğun yüksek yararı gözetilerek velayetin anneye verilmesinin uygun olmasına rağmen, takdir edilen manevi tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevi tazminat ve iştirak nafakası miktarları yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/205 E., 2022/2151 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 12. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/406 E., 2019/1163 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı kadın ve davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin kadını sürekli aşağıladığını, küçük düşürdüğünü, mesleğini yapmasına engel olduğunu, sözlü, fiziksel şiddete başvurduğunu, kendisini meslek ve sosyal hayattan soyutladığını, "sana bakmak zorunda değilim, bir köpek alır bakarım", "şişman, koca göbeğin var, kadın olmayı beceremedin, insan değilsin, bari insan taklidi yap" gibi onur kırıcı, aşağılayıcı sözler söylediğini, geçen yaz tatilinde otelden kovduğunu, kişisel temizliğine dikkat etmediğini, internet arama geçmişini sürekli sildiğini, telefonuna şifre koyduğunu, kendisini aldattığı yönünde itham ve iftiralarda bulunduğunu, çocuğun kendisinden olmadığını, DNA testi yaptıracağını söylediğini, kendisi kabul ettiği halde test yaptırmadığını, "balkondan atarım" diye ölümle tehdit ettiğini, mahremiyet bilinci olmadığını, babasına yatak odasını, korunma yöntemlerini anlattığını, çocuğu göstermemekle, velâyeti alamazsa kaçırmakla tehdit ettiğini, dinen boşadığını söylediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, çocuğun her türlü eğitim, spor, sanat, sağlık, hobi, tatil giderlerinin baba tarafından karşılanmasına, özel sağlık sigortası yaptırmasına, çocuk yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak, yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakalarına, kadın yararına, 200.000,00 TL manevî tazminata, kazanç kaybı ve masraflar nedeniyle 70.000,00 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asıl davanın haksız olduğunu savunarak asıl davanın reddini istemiş, kadının kusurlu olduğunu, annesinin müşterek konutta yaşamasında ısrarcı olduğunu, yatakları ayırarak müvekkilini salonda uyumak zorunda bıraktığını, sonunda da müvekkilini kovduğunu ve eşyalarını alıp evi terk ettiğini, mesleğini bağımsız olarak icra ettiğini, müvekkiline maddî-manevî desteği esirgediğini, bir kase yemek dahi hazırlamadığını, müvekkiliyle birlikte ofis yemeklerine katılmadığı ve katılmasına da müsade etmediğini, çocuğun doğumunda destek için gelen müvekkilinin annesi ve kız kardeşini evden kovduğunu, annesinin ağır ameliyat ve tedavisinde ziyarete gitmediğini, geçmiş olsun demediğini, kız kardeşinin nikahına katılmadığını, annesiyle birlikte sürekli hakaret ettiklerini, müvekkilinin bir tartışma üzerine kayınvalidesine evi terk etmesini söylediğini, "evi sen terk edeceksin" diyerek balkonda gelinliğini yaktığını, kayınvalidesinin müvekkilinin annesini arayarak "gelin şu şerefsiz oğlunuzu alın" dediğini, bu tartışmanın 2 Mayıs'ta yaşandığını, aynı gün kadının müşterek konutu boşaltarak evi terk ettiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babasına verilmesine, erkek yararına, maddî zararların tanzimi için 172.250,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının annesinin erkeğe, "şerefsiz" vb. gibi hakaret ve rencide edici sözler söylediği, kadının buna sessiz kaldığı, hasta olduklarında erkeğin ailesini ziyaret etmediği, görüşme konusunda yetersiz kaldığı, ailesine "oğluna saygım, sevgim yok" dediğini, toplum içinde eşine bağırdığı, rencide ettiği, "... İvedik gibisin, maymun" gibi sözlerle hakaret ettiği, psikolojik ve duygusal şiddet uyguladığı, erkeğin kıyafetlerini yaktığı, erkeğin ise, "gerizekalı, aptal, sen insan değilsin, insan taklidi yapıyorsun, şişmansın, göbeklisin" gibi sözlerle hakaret ettiği, rencide ettiği, psikolojik ve duygusal şiddet uyguladığı "çocuk benden değil" diyerek iffetsizlikle itham ettiği, tehdit ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, eve sürekli geç geldiği, boşanmaya neden olan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, dosya kapsamına göre ve uzman raporuna göre; ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişkinin kurulmasına, tarafların ekonomik-sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, davacı-karşı davalı kadının sürekli ve düzenli bir gelirinin olduğu ve boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve ayrıca tedbir ve yoksulluk nafakası talebinden son oturumda feragat edildiği anlaşıldığından tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddi ile, davacı-karşı davalı kadın ve davalı-karşı davacı erkeğin boşanmanın eki niteliğinde olmayan maddî talepleri hususunda usulüne uygun harcı yatırılarak açılan bir dava bulunmadığı, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesi, kusur durumu itibariyle davalı-karşı davacı erkek eşin manevî tazminat talebinin ise reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile asıl ve karşı davaların kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir, 1.200,00 TL iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinden feragat ettiğinden reddine, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL manevî tazminata, tarafların boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmayan maddî talepleri hakkında usulüne uygun açılmış dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın ve davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı kadın, annesinin Söke'de yaşadığını, taraflarla yaşadığı iddiasının doğru olmadığını, kusuru olmadığını, karşı davanın reddi gerektiğini, ortak çocukla babanın görüşmediğini, düzenlenen kişisel ilişki süresinin uzun olduğunu, erkeğin kendisini sadakatsizlikle itham ettiği hususunu ikrar ettiğini, bir kişinin hem evden kovulup hem de kendi rızası ile evi terk ettiği hususunun kabul edilemeyeceğini, iştirak nafakası ve manevî tazminatın çok az olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, kişisel ilişki süresi, iştirak nafakası miktarı, eğitim giderleri, özel sağlık sigortası, spor, sanat, sağlık, hobi, tatil giderlerinin baba tarafından karşılanmasına karar verilmemesi, manevî tazminat miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, şiddet vakıası olsa idi şikayet dosyası da olacağını, kadın yararına değil müvekkili yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, müvekkilinin ortak çocuğu her görmek istediğinde annesi tarafından engellendiğini, sonra da bu hususu istinaf sebebi yaptığını, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, velâyet, kadın yararına hükmedilen manevî tazminat, manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları, olayların gelişimi, tüm dosya kapsamı ile kararın dayandığı deliller ve gerekçeye göre sonuç itibariyle, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, ortak çocuğun yaşı, uzman raporu, yasal mevzuat, Uluslararası sözleşmeler ile çocuğun yüksek yararı ilkesine göre, velâyetin anneye verilmesi ve baba ile tesis edilen kişisel ilişki süresinin ve çocuğun ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları, tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesine göre çocuk için belirlenmiş iştirak nafakası miktarının yerinde olduğu, iştirak nafakası dışında ayrıca talep edilen eğitim giderleri, özel sağlık sigortası, spor, sanat, sağlık, hobi, tatil giderlerinin karşılanması talepleri hakkında, miktar belirtilerek usulüne uygun şekilde bir talep bulunmadığı, iştirak nafakasının ortak çocuğun tüm giderleri kapsayacağı, anlaşmalı boşanma dışında iştirak nafakası dışında talebe konu giderlere ayrıca karar verilmesi yönünde bir uygulama bulunmadığı, bu giderlerin hukuki dayanağı olmadığı da gözetildiğinde, bu talebin esasına ilişkin bir hüküm kurulmamasının isabetli olduğu, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın yararına takdir edilen manevî tazminatın esası ve miktarının yerinde olduğu, kusur durumuna göre erkek yararına manevî tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı kadın vekili; istinaf dilekçesini tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili; istinaf dilekçesini tekrarla Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kadın yararına hükmedilen manevî tazminat, manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, karşılıklı boşanma davası olup, uyuşmazlık boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, asıl ve karşı davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin çocuğun üstün yararına, yaşına, gelişimine uygun olup olmadığı, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi kararının doğru olup olmadığı ve iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığının anlaşılmasına nazaran davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

3. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, ortak çocuk 29.01.2015 doğumlu Ata Kutay'ın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevî tazminat ve iştirak nafakası miktarları yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminatın ve iştirak nafakasının miktarları yönlerinden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'a yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran ...'ye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.