Logo

2. Hukuk Dairesi2023/3691 E. 2024/3006 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağ kalan eşi tarafından açılan aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması, katılma alacağı ve miras payı alacağı istemine ilişkin davada görevli mahkemenin hangisi olduğu ve katılma alacağının belirlenmesinde miras payı oranında sorumluluğun gözetilip gözetilmediği hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, miras hukukundan kaynaklanan talepleri de içermesi ve 4721 sayılı TMK'nın 652. maddesine dayalı aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi talebinin miras hukukundan kaynaklanması sebebiyle Aile Mahkemesi'nin görevsiz olduğu, ayrıca, mirasçı sağ eşin terekeye ait borç sayılan katılma alacağı miktarından kendi miras payı oranında da sorumlu olduğu ve bu hususun katılma alacağı hesabında dikkate alınmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/189 E., 2023/208 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 9. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/385 E., 2022/946 K.

Taraflar arasındaki aile konutu üzerinde intifa, oturma, mülkiyet hakkı tanınması ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde karşı taraf davacı ... vekili Av. ... geldi. Temyiz eden davalılar ve vekili gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 30.04.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin eşi ...'nin vefat ettiğini, evlilik birliği içerisinde 4860 ada 11 parsel 21 nolu bağımsız bölümün edinildiğini müvekkilinin muris eşi adına başkaca mal varlığı olup olmadığını bilmediğini, bu nedenle muris adına başkaca mal varlığının olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek; öncelikle olarak 4860 ada 11 parsel 22 nolu bağımsız bölümün müvekkiline özgülenmesini/tahsisini, evlilik birliği dolayısıyla doğan ve ölüm ile kendiliğinden sona eren mal rejiminin tasfiyesini ve tasfiye sonunda ortaya çıkacak yargılama esnasında varlığı tespit edilecek diğer malvarlıkları üzerindeki haklar da dahil olmak üzere ayrı ayrı dökümü yapılan taşınmazlar, taşınırlar ve para birikimleri ile tespit edilecek malvarlığı değerleri üzerindeki müvekkilinin katkı/katılma alacağı ve davalılar uhdesinde varlığı tespit edilen kişisel mallara ilişkin şimdilik 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı vekili 04.07.2022 tarihli (9) nolu celsede; taşınmazın mülkiyetinin müvekkiline verilmesi talebi bulunduğunu beyan etmiştir.

3.Davacı vekili 18.10.2022 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkilinin 468,21 Euro ve 23.954,08 Doların karar tarihine en yakın tarihteki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı olan (468,21 Euro = 8.582,24 TL, 23.954,08 Dolar = 446.209,41 TL) toplam 454.791,65 TL katılma alacağı bulunduğunu, mülkiyet hakkı talebine yönelik olarak da belirlenen 232.500,00 TL'nin depo edildiğini belirterek; fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla, ıslah/harç tamamlama ve dava dilekçe doğrultusunda, davanın kabulü ile alacaklara murisin ölüm tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasını, Mahkeme aksi kanaatte ise alacağa dava tarihinden itibaren bu talep de kabul görmezse karar tarihinden itibaren faiz uygulanmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; tasfiye konusu taşınmazın murisin yurtdışında yaşayan çocukları davalılar Tuncay ve İbrahim' ait taşınmazların kiraları ve yurtdışından gönderdikleri paralarla alındığını, taşınmazı murisin emekli maaşı ile alamayacağını, murisin davacı ile evlenmeden önce emekli olduğunu, emekli maaşlarının da evlilik birliği içinde harcandığını, davacının ev kadını olduğunu, ekonomik olarak evlilik birliği içinde katkısının olmadığını, murisin ölümünden itibaren davacının taşınmazı kullandığını, diğer mirasçılara kira bedelini ödemesi gerektiğini belirterek; davanın reddini savunmuş, taşınmazın kullanımının, kira bedelinin belirlenerek birikmiş kira alacağının tespit edilmesini, eğer davacı tarafından kira bedelinin ödenmemesi durumu söz konusu ise taşınmazdan tahliyesini talep etmiştir.

2.Davalılar ..., ... ve .,..vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın edinilmiş mallardan olduğunu, diğer taşınmazların murisin kişisel malları olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 4860 ada 11 parsel 21 nolu bağımsız bölümün satış nedeniyle 12.09.2018 tarihinde muris ... adına tescil edildiği, dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından taşınmazın alımında murisin kişisel katkısı olduğuna ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, taşınmazın edinilmiş mal olduğu, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporların denetime elverişli ve gerekçeli olduğu, taşınmazın rayiç bedeli olan 620.000,00 TL'nin yarısı olan 310.000,00 TL davacının katılma alacağının bulunduğu, ayrıca taşınmaz yönünden miras tasfiyesinden kaynaklı 4/16 oranında alacak hakkının da bulunduğu gözetilerek taşınmaz yönünden davacının toplam 387.500,00 TL alacak hakkının bulunduğu; murisin ölüm tarihi itibari ile Ziraat Bankası hesabında 936,42 Euro, Garanti Bankası hesabında murisin ölüm tarihi itibarıyla 47.908,15 Doların mevcut olduğu, davacının ise 468,21 Euro ve 23.954,08 Dolar katılma alacağı hakkının bulunduğu; murise ait olan diğer tüm mal varlıklarının murisin kişisel malı olduğu; davacının taşınmaz ve banka hesaplarında bulunan mevduatlardan ((468,21 Euro=8.582,24 TL ve 23.954,08 Dolar=446.209,41 TL) Merkez Bankası Efektif Satış Kuruna Göre Islah Edilen) 454.791,65 TL, taşınmaz yönünden ise 387.500,00 TL olmak üzere toplam 842.291,65 TL katılma alacağı bulunduğu; davacı vekili dava dilekçesinde taşınmaz üzerinde katılma alacaklarına mahsup edilmek suretiyle özgülenme/tahsis talep ettiği ve yargılama aşamasında katılma alacaklarına 232.500,00 TL bedel ekleyerek bu hususta talepte bulunulduğu, taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı, taraflar arasındaki mal rejiminin ölüm nedeniyle son bulduğu, sağ kalan eşin katılma alacağının olduğu ve sağ kalan eşin ayni hak talep ettiği, koşulların gerçekleştiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 249 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca katılma alacağına (387.500,00 TL) mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması talebinin kabulü gerektiği, mülkiyet hakkına istinaden Mahkeme veznesine depo ettirilen 232.500,00 TL bedelin karar kesinleştikten sonra davalılara 58.125,00'er TL olarak ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulüyle, katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması talebinin kabulüyle 4860 ada 11 parsel 21 nolu bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, davacının toplam katılma alacağı olan 842.291,65 TL'den taşınmazdan kaynaklı katılma alacağı olan 387.500,00 TL düşüldükten sonra kalan 454.791,65 TL'nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan ortaken ve müteselsilen tahsiline; depo edilen 232.500,00 TL'nin davalılar adına hesaplanan 58.125,00'er TL'nin davalılara karar kesinleştiğinde ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verildiğini, davacı tarafın lehine tescil talebi yokken Mahkemece tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde intifa veya oturma hakkı tanınmasını istediğini, mülkiyet talebinin bulunmadığını, taşınmazın murisin kişisel mallarının satılması ile edinildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesine dayalı talep yönünden Mahkemenin görevli olmadığını, taşınmazın murisin kişisel malları ile alınıp alınmadığının araştırılmadığını, talep ve sebep yokken mülkiyet hakkı tanınmasının hatalı olduğunu, davacının katılma alacağı üzerinden vekâlet ücreti hesaplanması gerekirken taşınmazın tüm bedeli üzerinden vekâlet ücreti hesaplanmasının hatalı olduğunu, iki kalem vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin tümü yönünden istinaf ettiklerini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalıların taşınmazın murisin kişisel malı olduğunu ispat edemedikleri, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ve 4721 sayılı Kanun'un 240 ve 652 nci maddeleri gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verildiğini, davacı tarafın lehine tescil talebi yokken Mahkemece tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde intifa veya oturma hakkı tanınmasını istediğini, mülkiyet talebinin bulunmadığını, taşınmazın murisin kişisel mallarının satılması ile edinildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesine dayalı talep yönünden Mahkemenin görevli olmadığını, taşınmazın murisin kişisel malları ile alınıp alınmadığının araştırılmadığını, talep ve sebep yokken mülkiyet hakkı tanınmasının hatalı olduğunu, davacının katılma alacağı üzerinden vekâlet ücreti hesaplanması gerekirken taşınmazın tüm bedeli üzerinden vekâlet ücreti hesaplanmasının hatalı olduğunu, iki kalem vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin tümü yönünden temyiz ettiklerini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, görevli mahkeme, talep, hukuki nitelendirme, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır. Dava, aile konutu üzerinde intifa/oturma/mülkiyet hakkı tanınması ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 114 ve 115 inci maddeleri, 141 inci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrası, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin birinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesi, 240 ıncı maddesi, 499 uncu maddesi, 652 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, 18.10.2022 tarihli dilekçe ile aile konutu üzerindeki talebin mülkiyet hakkı tanınması olarak ıslah edildiğinin anlaşılmasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacının 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesinden kaynaklı aile konutu üzerinden mülkiyet hakkı tanınması ve miras payından kaynaklanan alacak talebi yönünden; davacının 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesi uyarınca talebi ve miras payından kaynaklanan alacak talebi miras hukukundan kaynaklanan bir talep olduğu anlaşılmakla, mal rejiminin tasfiyesi kapsamında bir talep niteliğinde değildir. O halde, talep 4721 sayılı Kanun'un 2 nci kitabından kaynaklanmadığından Aile Mahkemesi görevli olmayıp uyuşmazlığın çözüm yeri 6100 sayılı Kanun'un 4 nci maddesi uyarınca belirlenecek Sulh Hukuk Mahkemesidir. Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (6100 sayılı Kanun md. 114/1,c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında Mahkemece resen göz önünde bulundurulur (6100 sayılı Kanun md. 115/1). Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 652 nci maddesine dayalı aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesine yönelik talep yönünden görev hususu gözetilmeksizin işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 240 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, sağ kalan eşin eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebileceği; aynı maddenin üçüncü fıkrasında da haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabileceği düzenlenmiştir.

4.Öncelikle dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesine yönelik olup davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'nin mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (4721 sayılı Kanun'un md. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eş de kısmen birleşmiştir. O halde, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan katılma alacağı miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, somut olayda belirlenen katılma alacağından davacının da miras payı oranında (1/4) sorumlu olduğu göz ardı edilmesi, ayrıca görev hususu göz ardı edilerek miras payı oranında alacaklı olduğu miktar da katılma alacağına eklenerek alacak miktarının belirlenmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

5.Diğer yandan, ayrıca Mahkemece, davacının miras payı oranında sorumlu olduğu gözetilerek belirlenecek katılma alacağı miktarının davalıların miras payı oranın da hak sahibi olduğu (3/4) mülkiyet hakkı değerinden düşülerek bakiye kısmın depo edilmesine karar verilmesi gerekirken, davacının miras payı oranında sorumlu olduğu katılma alacağı miktarı dışında taşınmazın değerinden kalan miktardan davacının miras payı oranında miktar düşülerek depo edilecek bedelin belirlenmesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

6.Son olarak, bakiye tahsiline karar verilen katılma alacağı miktarında da davanın mirasçılar arasında görüldüğü göz ardı edilerek davalıların miras payı oranında sorumlu olduğu miktarın ayrı ayrı hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek de karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalılar vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre yargılama giderleri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.