Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4113 E. 2024/1999 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında ziynet alacağı talebinin, cevaba cevap dilekçesi ile ileri sürülmesinin usulüne uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Ziynet alacağı talebinin, boşanma davasına cevaba cevap dilekçesi ile ileri sürülmesinin ve nispi harcın bu aşamada ikmal edilmesinin usulüne uygun olmadığı gözetilerek, ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2657 E., 2023/193 K.

DAVA TARİHİ : 04.07.2017

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/490 E., 2020/68 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmamıştır. Davalının istinaf başvurusu ise esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacının, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının ortak çocuk ...'ın velayet düzenlemesine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Yine İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve kadının ziynet alacağı talebinin kısmen kabulüne hükmedilmiş ve hükme karşı davalı erkek vekili kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, ortak çocuk ...nin velayet düzenlemesi ve kabul edilen ziynet alacağı yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Nafaka hükmü davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusuna konu edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle, davalı erkek vekilinin istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Her iki taraf vekilinin reddedilen yönler dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, sorumsuz ve vurdum duymaz tavırları nedeniyle aile birliğinin temelden sarsıldığını, ortak çocuğu yoğun baskı ve tehdit eylemleri ile yanına aldığını, davalı erkek ve kardeşinin yoğun alkol kullandıklarını, kendisine hakaretvari aşağılayıcı ve rencide edici kelimeler kullandığını, evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiş, cevaba cevap dilekçesi ile nafakalara her yıl TÜFE oranında artış yapılmasına düğünde takılan ve sonradan kötü günlerinde kullanmak adına saklanan altınlardan 180 gramın erkek eş tarafından araba almak için alındığını, 4500 USD cinsinden para ve 50 adet çeyrek altını ise çeşitli bahaneler uydurarak arkadaşı ile iş kuracağını belirterek alındığını, ziynet eşyalarının ve 4500 USD cinsinden paranın (16.935,30 TL) üzerinden hesaplanacak bedelin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili 22.05.2018 tarihli ek taleplerini içeren dilekçesinde 180 gram 22 ayar bilezik, 50 adet çeyrek altın , 4.500 USD cinsinden yabancı paranın aynen iadesine aynen iade olmadığı takdirde parasal değerinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; müvekkili hakkındaki iddiaların doğru olmadığını, kadının çocuklara şiddet uyguladığını, kendisine sürekli hakaret ettiğini, psikologa gittiklerini, psikologa da itiraz ettiğini , ortak çocukların yanında kaldığını ve velâyetlerinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, taraflar arasında birden fazla kez tartışma yaşandığı ve tartışmanın birinde karşılıklı olarak birbirlerini aşağıladıkları erkek eşin, kadına yönelik "O, kadın değil" şeklinde aşağılayıcı söz söylediği, hakaret ettiği, evin maddi giderlerine katkı sağlamadığı evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde, erkek eşin ağır , kadının ise az kusurlu olduğu, kadının, yoksulluk nafakası talebinden vazgeçtiği, uzman raporu da dikkate alındığında yargılama sürecinde her iki çocuğunda farklı ebeveynlerde kaldıkları ve bulundukları düzene alıştıklarından ..un velayetinin babaya, ...un velayetinin ise anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velayeti anneye verilen ...'un bakım ve eğitim giderlerine velâyet kendisine verilmeyen eşin gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...'un velayetinin babaya, ..'un velayetinin ise anneye verilmesine kardeş ilişkilerinin etkilenmemesi adına her hafta sonu bir araya gelecekleri şekilde kişisel ilişki kurulmasına, anne yanında kalan ...için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiştir. Ziynet altınlarına ilişkin olarak ise; düğününde takılan 180 gram bilezik, 50 adet çeyrek altın ve 4.500 USD'nin davalı erkek tarafından bozdurulduğunun ispatlandığı gerekçesiyle kadının ziynet alacağına yönelik talebiyle bağlı kalınarak , 5 Adet tanesi 17,5 gramdan 22 ayar bilezik toplam 11.821,25 TL, 2 adet tanesi 19,00 gramdan 22 ayar bilezik toplam 5.133,80 TL, 9 adet tanesi 6 gramdan 22 ayar bilezik toplam 7.295,40 TL, 50 adet çeyrek altın tanesi 229,60 TL'den toplam 11.480,00 TL ve 200 USD ile 150 Euro'nun erkek eş tarafından kadına aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde toplam 37.048,45 TL'nin kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, velayet ve ziynet alacağı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek eşin davaya süresinde cevap verdiği ancak her hangi bir delile dayanmadığı, mahkemece tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının hafif, erkek eşin ağır kusurlu olduğuna dair yapılan kusur belirlemesinin doğru ve maddi gerçeğe uygun olduğu, davacı kadının, dava dilekçesinde boşanma ve fer'i niteliğinde taleplerde bulunduğu, cevaba cevap dilekçesi ile ziynet altınları ve yabancı cinsli paraya ilişkin taleplerinin bulunduğu ancak usulüne uygun bir şekilde açılmış ziynet eşyası alacağı davasının bulunmadığı, cevaba cevap dilekçesi ile ziynet eşyalarını belirtip, nispi harcı ikmal ederek ziynet eşyası alacağı talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı, davacı kadının bu talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, ziynet eşyası alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davalı erkek vekilinin ziynet eşyası alacağına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bendi kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, davacının usulüne uygun şekilde açılan ziynet eşyası alacağı talebi bulunmadığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile ziynet altınlarına ilişkin talepte bulunduğunu, mahkemenin yönlendirmesi ile altınların nitelik ve nicelikleri yönünden açıklama yaparak harçlarını yatırdıklarını, harcı yatırılmış ziynet eşyası alacağı taleplerinin bulunduğunu beyan ederek; ziynet alacağı davası ile ortak çocuk ...'ın velâyet düzenlemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma hükmü, kusur belirlemesi ve ortak çocuk ...'nin velayet düzenlemesi ile nafaka yönlerinden kararın bozulmasına ve talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık boşanma hükmü, kusur belirlemesi, tazminatlar, ortak çocuk ...'nin velayet düzenlemesi ile ziynet alacağı davası noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 335 inci ve 336 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı kadın vekilinin "ortak çocuk ...'ın velâyet düzenlemesine" yönelik, davalı erkek vekilinin ise "nafakalara" yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı REDDİNE,

2. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

21.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.