Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5271 E. 2024/756 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eşin evlilik birliği içindeki sadakatsizlik eylemi nedeniyle açılan manevi tazminat davasında görevli mahkemenin hangisi olduğu ve davanın reddinin yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, eşi ve üçüncü kişiye karşı açtığı manevi tazminat davasında, eşe karşı açılan kısım için talebin boşanmanın fer'isi niteliğinde olması ve aile hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle de görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu gözetilerek yerel mahkemenin kararı bozulmuştur; üçüncü kişiye karşı açılan davanın reddine yönelik temyiz itirazlarının ise reddiyle, yerel mahkemenin bu davalı yönünden verdiği ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/471 E., 2023/21 K.

DAVA TARİHİ : 27.08.2015

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki manevî tazminat davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı lehine manevî tazminata karar verilmiş, davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı eşinin diğer davalı ... ile kendisini aldattığını, müvekkilinin, öğrencileri, arkadaşları, çevresi nazarında olumsuz bir izlenime yol açtığını, bu olayların müvekkilinin yaptığı işi ve hayatını olumsuz etkilediğini, manevî yönden telafisi imkansız zararlar gördüğünü belirterek davalılardan ayrı ayrı 100.000,00 TL olmak üzere davacı lehine toplamda 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, aldatma iddialarının gerçeği yansıtmadığını, ortada bir aldatma durumunun yaşanmadığını, davalılar arasında amir-memur ilişkisinin olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Kozan 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 17.02.2016 tarihli kararı ile; davacının ... İlçesinde bir özel dershanede çalıştığı, kadınının ise Kur'an kursu öğreticisi olarak görev yaptığı, davalı kadının görev yapmakta iken ilçe müftüsü ile gönül ilişkisi içerisine girdiği, Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılan soruşturmaya göre de, davalı ve üçüncü şahıs müftünün bu olay nedeniyle görevden atılmaları yönünde ceza verildiği, tarafların boşanma davalarının görüldüğü, davalının zina nedeniyle kusurlu bulunduğu, yaşanan bu aldatma olayının basın ve medyaya yansıdığı, davacının çalıştığı iş yeri ve çevresinde duyulduğu, davacının manevî olarak acılar çekmesine neden olduğu, davacının yaşanan bu olaylardan dolayı kişilik haklarının zarar gördüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile davalılardan ortaken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03.05.2016 tarihli kararıyla; uyuşmazlığın bir bölümünün aile hukukuna ilişkin olmasına ve aile mahkemesi sıfatıyla karar verilmiş bulunmasına göre, temyiz inceleme görevinin Yargıtay Kanunu'nun 14 üncü maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait olduğu gerekçesiyle dosyanın görevli Daire belirlenmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulunun 29.09.2016 tarihli kararıyla; 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 Sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası “………Dosya kendisine gönderilen ilgili hukuk dairesi, bir ay içinde yapacağı ön inceleme sonucunda iş bölümü bakımından kendisini görevli görmez ise gerekçesiyle birlikte dosyayı görevli olduğu kanısına vardığı ilgili hukuk dairesine gönderir. Bir aylık sürenin bitiminden sonra veya duruşma günü verilen dosya hakkında gönderme kararı verilemez. Gönderme Kararı üzerine dosya kendisine gelen hukuk dairesi iki hafta içinde yapacağı ön inceleme sonucunda görevli olmadığı kanaatindeyse, varsa geçici hukuki koruma tedbirlerine dair talepler hakkında da karar vermek suretiyle dosyayı Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderir. İki haftalık sürenin bitiminden sonra gönderme kararı verilemez. Kurul tarafından yapılan ön inceleme sonunda verilen iş bölümüne ilişkin karar kesindir.” hükmünü içermekte olup, anılan bu yasa gereğince dosyanın HİİK’na gelebilmesi için görevli gösterilen İkinci daireden HİİK’na gönderilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca Hukuk Dairesince dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli olarak 2. Hukuk Dairesi gösterilmiş olduğundan, anılan bu daireye dosyanın tetkiksiz olarak gönderilmesi, bu dairece yapılacak inceleme sonucu dosyanın temyiz incelemesini yapma görevini Dairelerine ait olduğu görüşüne varılması halinde; dosyanın dairede bırakılması, aksi halde hangi dairenin görevli olduğunun gerekçeleri gösterilerek HİİK’na gönderilmesi için dosyanın tetkiksiz olarak gönderme kararında gösterilen Yargıtay Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarihli kararıyla; davanın, davalılar tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan haksız fiil nedeniyle uğranılan manevî zararın tazminine ilişkin manevî tazminat davası olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndan (6098 sayılı Kanun) kaynaklandığı, davacının tüm aşamalardaki iddia ve beyanları dikkate alındığında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasına dayanan manevî tazminat istemi bulunmadığı gibi davacı ile davalı ...'ın evliliklerinin de halen devam ettiği, gerçekleşen bu durum karşısında, bu davaya bakma görevinin Asliye hukuk mahkemesine ait olduğu, Mahkemece Asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla dava görülüp karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde esasının incelenmesi doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Kozan 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli kararıyla; davalı kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalılar arasında yaşanan olayların davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 20.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile davalılardan ortaken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.

2. Dairenin 05.12.2019 tarihli kararı ile; 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen sadakat yükümlüğünün evlilik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ihlal edilmesi durumunda yalnızca sözleşmenin taraflarının yani eşlerin birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri nispi hak niteliğinde olduğu, mutlak bir hak mahiyetinde olmadığı için herkese karşı ileri sürülemeyeceği, bir kişinin eşi tarafından aldatılmamayı isteme hakkı şeklinde herkese karşı ileri sürebileceği mutlak bir kişilik hakkı yasalarda yer almadığına göre, aldatma eylemine katılan üçüncü kişinin aldatılan eşin bir mutlak hakkını ihlal ettiğinden de söz edilemeyeceği, evlilik birliğinin tarafı olmayan ve dolayısıyla sadakat yükümlülüğü bulunmayan üçüncü kişinin eşler arasındaki evlilik sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklere uyma zorunluluğu da bulunmadığı, eş olmayan davalının eyleminin haksız fiil sorumluluğu kapsamında kalmayacağı zira haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için, eylemin emredici bir hukuk normuna aykırı olması gerekmesine karşın üçüncü kişi yönünden bu unsur gerçekleşmediğinden 6098 sayılı Kanun'un 49 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında da davacının üçüncü kişi konumunda olan diğer davalıdan talep ve dava hakkı bulunmadığı, üçüncü kişi davalının, davacıya zarar verme kastıyla hareket ettiği de iddia ve ispat edilemediğine göre, 6098 sayılı Kanun'un 49 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da üçüncü kişi olan davalı yönünden davanın kabul olanağı bulunmadığı, davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalıların ortaken ve müteselsilen sorumlu tutularak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre davalı ... aleyhine hükmedilen tazminata ilişkin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davacı ve davalı ... vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, Dairenin 28.06.2021 tarihli kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, yaşanan olayların davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, sadakat yükümlüğünün, evlilik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ihlal edilmesi durumunda yalnızca sözleşmenin taraflarının yani eşlerin birbirlerine karşı ileri sürebilecekleri nispi hak niteliğinde olduğu, herkese karşı ileri sürülemeyeceği, eş olmayan davalının eyleminin haksız fiil sorumluluğu kapsamında kalmayacağı zira haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için, eylemin emredici bir hukuk normuna aykırı olması gerekmesine karşın üçüncü kişi yönünden bu unsur gerçekleşmediğinden davacı tarafından, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat miktarının az olduğunu, talebinin tümüyle kabul edilmesi gerektiğini, davalı ... yönünden ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; manevî tazminatın miktarı ve davalı ... yönünden verilen ret kararı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacının iddiasını ispatlayamadığını, tazminat miktarının fazla olduğunu ileri sürerek davanın kabulü yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, eşin evlilik birliği içinde gerçekleştirdiği kusurlu eylemi nedeniyle manevî tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kabulünün yerinde olup olmadığı ve görev noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi. 6098 sayılı Kanun'un 49 uncu maddesi. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacının, davalı ...'e karşı açılan davanın reddine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir (6100 sayılı Kanun md. 33). Davacı erkek, 05.08.2015 tarihinde Kozan Aile Mahkemesinin 2020/5 Esas sayılı dosyasında evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davası açmış, ıslah ile zina hukuki sebebine dönüştürdüğü davasında eldeki işbu manevî tazminat davasına atıfta bulunarak eşinden ve üçüncü kişiden manevî tazminat talebinde bulunduğunu belirtmiştir. Temyiz yolu incelemesine konu işbu davanın dava dilekçesinde davacı erkek, eşinin ve üçüncü kişinin sadakatsizlik eylemi nedeniyle manevî tazminat talebinde bulunmuş; bilahare açtığı boşanma davasında ise kişilik haklarına saldırı nedeniyle eşinden de manevî tazminat talep ettiğini ancak genel mahkemede bu yönde talepte bulunduğu için ayrıca ve yeniden talepte bulunmadığını ifade etmiş olup davacının açıklanan beyan içerikleri bütünüyle ve birlikte değerlendirildiğinde açılan davanın üçüncü kişi yönünden genel hükümlere tabi manevî tazminat talebi; davalı eş yönünden ise boşanmanın fer'î niteliğindeki manevî tazminat talebi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, davacı erkeğin boşanma dosyasına sunduğu ıslah dilekçesindeki beyanlarından da davalı eşe yönelttiği manevî tazminat talebinin baştan beri aile hukuku kapsamında ve boşanmanın fer'îsi niteliğinde olduğu görülmektedir. (4721 sayılı Kanun md.174/2) Açıklanan sebeplerle ve davacı tarafından açılan ve halen de derdest olan boşanma davası bulunduğu da gözetildiğinde; davalı eş yönünden yapılan manevî tazminat talebi aile mahkemesinde ve boşanma davası ile birleştirilerek incelenebilir hale gelmiştir. Görev kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4 üncü maddesi; 4721 sayılı Kanun'un ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (4721 sayılı Kanun md. 118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. O halde talep hakkında delilleri takdir ve ifa etme görevinin Aile Mahkemesinin görevi kapsamında kaldığı nazara alınarak gelinen bu aşamada talebin niteliği gereği görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde ve usulü kazanılmış haklara da riayet edilmeyerek hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Mahkeme kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtilen sebeple davalı ...'a karşı açılan dava yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı ...'ın tüm, davacının Sultan'a yönelik davası yönünden yapılan temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacının davalı ...'e karşı açılan davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan kararın, davalı ...'e karşı açılan davanın reddi yönünden ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.