"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1978 E., 2022/1248 K.
DAVA TARİHİ : 05.01.2015
KARAR : Başvurunun kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Avanos Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2015/3 E., 2019/242 K.
Taraflar arasındaki tapu iptal tescil ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne 143.452,96 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile 200.463,67 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının Avanos Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/294 Esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, müvekkilinin yurt dışında uzun yol tır şöförlüğü yaptığını, müvekkilinin ekonomik durumunun oldukça iyi olduğunu, müvekkilinin maddî olarak eşine ve ailesine katkıda bulunduğunu, hem bu davanın hem de boşanma dosyasının davalısının evlilik birliği devam ederken fiilen oldukça zenginleştiğini, ancak bu fiilen zenginliğin resmi anlamda hiç bir zaman davalı tarafından yansıtılmadığını, gelinen noktada davalının evliliğin başından itibaren boşanma planı üzerinde hareket ettiğini, bu amaçla boşanma sebepleri haricinde maddî anlamda da müvekkilini aldattığını ve 14 yıllık evlilik süresince ortak edinilen tüm edinimleri sistematik bir şekilde kaçırdığının ortaya çıktığını, evlilik süresince davacının tüm birikimlerini davalıya emanet ettiğini ve bu birikimler ile alınan arsa ve bağımsız bölümlerin boşanma davası açılmadan kısa bir süre önce ihbar olunanlara muvazaalı olarak devir ve temlik edildiğini, davalının adına kayıtlı olan taşınmazları peyderpey muvazaalı olarak elinden çıkardığını, davalı tarafın tüm mallarını babasının ve kız kardeşleri adına kayıt ve tescil ettirdiğini, bu nedenlerle öncelikle davalı tarafından boşanma davası sırasında muvazaalı olarak ihbar olunanlara satışı yapılan bahsi geçen ve ileride tespit edilecek diğer taşınmazların tapusunun iptaline ve davalı adına tesciline, bu talepleri kabul görmediği takdirde, katılma alacağının belirlenerek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davada müvekkilinin davanın tarafı olmadığını, davaya konu taşınmazların maliki konumunda olmadığından davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, gayrimenkulün aynına ilişkin davalarda davanın tapu maliklerine karşı açılmasının gerektiğini, müvekkilinin davaya konu taşınmazların her birini kanunun öngördüğü şekilde şartlarına uygun bir şekilde satmak suretiyle devrettiğini, bu hususun tapu kayıtları ile anlaşılacağını, taşınmazların yeni maliklerinin ise sicile itimat prensibi gereği iyi niyetli üçüncü kişiler konumunda olduğunu, aksini iddia eden davacının bu asılsız iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, müvekkilinin davacı ile evliliği döneminde yıllarca aldatıldığını, madden ve manen sürekli yıprandığını, taraflara ait borçlar sürekli müvekkilince ödenmek zorunda kaldığını, hatta yurt dışından taraflara ait çekilmiş kredilerin dahi müvekkilince ödendiğini, yurt dışında evlilik birliği içinde alınmış evin kredisini davacının hiç bir katkısı olmadığı için müvkkilinin ödemek zorunda kaldığını, iş bu kredi borçlarının davacı adına olmasına rağmen sırf ev satılmasın diye müvekkili ve ablasının bu ödemeleri yaptığını, buna ilişkin belgenin delilleri arasında olduğunu, genç yaşta çocukları ile hayata tutunmaya çalışan müvekkilinin zorda kalmasından ötürü düğün takıları ve yıllarca biriktirdikleri karşılığında almış olduğu yerleri satmak zorunda kaldığını, müvekkilinin yıllar boyu birikimleri ile aldığı yerleri yine yıllar boyu davalının hiç bir katkısı olmadığı için birikmiş borçları ve kredileri kapatmak için satmak zorunda kaldığını, davacının ise yurt dışında bankada biriken paraları bile müvekkilini terk ettikten sonra kendisinin alıp harcadığını, davacının açmış olduğu davanın her türlü hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen tanıklar ve toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazların evlilik birliği içeresinde alındığı ancak davalı üzerine tescil edildiği , davalının boşanma davası açılmadan önce taşınmazın ihbar olunanlara devrettiği ve kısa süre içeresinde devredilen kişinin de bir başka kişiye devrettiği , devrin amacının iyi niyetli olduğunun davalı tarafından ispat edilemediği, tanıkların para alışverişine ilişkin bilgilerinin olmadığı, devir yapılan kişiler ile davalının komşu ve kızkardeş olması nedeniyle yapılan devirlerin muvazaalı olduğu, dava konusu taşınmazların değerinin tespit ettirildiği ve mal rejimi hukuku bilirkişisine tevdi edilerek rapor tanzim ettirildiği, sonuç olarak muvaazalı satışlar olduğu, davacının da dava konusu taşınmazlarda katılma payı olduğununun tespiti nedeniyle 143.452,96 TL katılma alacağının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 239 ncu maddesinin 3 üncü fıkrası gereği karar tarihi olan 18.04.2019'den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının babasının, davalı kızına 10.000 mark gönderdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının 2 nolu bağımsız bölüm için katılma alacağının 79.915,00 TL olarak hesaplanması gerekirken, Mahkemece eksik katılma alacağına hükmedildiğini, faiz başlangıcınında yanlış gösterildiğini belirterek davanın reddedilen kısmı ile bilirkişi tarafından belirlenen katılma alacağının miktarı ile faiz başlangıcı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehlerine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dinlenilen tanık beyanları ile ortaya çıkan hususların hükme esas alınmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili tarafından katılma alacağına dayanak yapılan taşınmazların satıldığını ve davacının borçlarının ödendiğini, taşınmazların satımından elde edilen paraların evliliğin devamı sırasında aile bütçesine dahil edilip edilmediği, ailenin borçları için harcanıp harcanmadığı hususlarının tanıklara sorulmadan hüküm kurulduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, tarafların mallarının davadan önce paylaştığını, boşanma dosyası yargılama dosyasının içerisine alınmadan karar verildiğini, bu durumun da bilirkişi raporunu etkileyecek düzeyde olduğunu, davanın kabulü koşullarının oluşmadığını belirterek davanın kabul edilen kısmı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehlerine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı, toplanan delillerden, tasfiyeye konu 1167 ada 6 parselde kayıtlı arsa ile 1116 ada 14 parselde bulunan 1 numaralı bağımsız bölümün 1/3 oranındaki payının alım tarihi itibariyle davalının edinilmiş malı olduğu ve tarafların gelirleri ile edinildiği, ancak boşanma dava tarihinden önce taşınmazların sırasıyla 18.01.2012 ve 26.07.2012 tarihlerinde üçüncü kişilere satılıp devredildiği, satışların gerçek bir satış olduğunun, diğer anlatımla, satımın bedeli mukabilinde yapıldığının, yapılmış ise bedelin evlilik birliğinin giderlerine tüketildiğinin davalı tarafından ispat edilemediğinden, 4721 sayılı Kanun'un 219 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca eklenecek değer olarak katılma alacağı hesabında gözetilmesi gerektiği, mahkemece uzman bilirkişi tarafından keşfen belirlenen taşınmazların tasfiye tarihindeki güncel (rayiç) sürüm değerleri üzerinden hesaplanan 120.648,67 TL katılma alacağının davacı lehine hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediği, tasfiyeye konu 1116 ada 14 parselde 2 numaralı bağımsız bölüm yönünden yapılan incelemede ise; anılan taşınmazın edinme tarihi itibariyle davalının edinilmiş malı olduğu, davacının taşınmazın alımında çalışmaları ile elde ettiği paraların kullanıldığını, davalının ise, kendi gelirleri ve çabası ile edindiğini, davacı eşin çok miktarda borcu bulunduğunu, taşınmazın alımında katkısı olmadığını ileri sürdüğü, dinlenen davacı tanıklarının, davacının çalıştığını, Almanya'dan para gönderip taşınmazı edindiğini bildirdikleri, davalı tanıkları ise, alımda davalının babası tarafından 10 bin mark verildiği (bir tanık ise/davalının kardeşinin 10 bin Euro verildiğini belirttiği) paranın banka kanalıyla gönderildiği bildirilmiş ise de, bankadan gönderildiğine ilişkin bir kaydın dosyaya sunulmadığı, esasen baba tarafından 10 bin Mark/Euro verildiğine ilişkin davalının gerek cevap dilekçesinde gerekse öninceleme yargılama oturumunda bir savunmasının bulunmadığı, ayrıca 2. cevap dilekçesi vermek suretiyle bu yönde bir savunma getirmediği, tanıkların taraflarca ileri sürülmeyen hususları açıkladıkları, usulen ileri sürülmeyen bu hususun gözönünde bulundurulamayacağı gibi iddianın somut delillerle de ispatlanmadığı, yine ziynetlerle katkı iddiasının tanıklarca bildirildiği, ancak beyanların soyut içerikli açıklamalardan ibaret olup, bu husus da usulüne uygun olarak kanıtlanmadığından, taşınmazın edinilmiş mal niteliğinde olduğu, tarafların gelirleri ile edinildiğinin kabulü ve uzman bilirkişi tarafından keşfen belirlenen tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri olan 159.630,00 TL'nin yarısı oranındaki bölümü olan 79.815,00 TL'ye davacı lehine katılma alacağı olarak hükmedilmesi gerekirken dosya içerisine uymayan gerekçelerle daha az miktarın katılma alacağı olarak belirlenmiş olması yerinde bulunmadığı, kabule göre de ; mahkemece, davacının talebinin kabulüne denilerek hüküm kurulup, ancak fazlaya ilişkin isteğin de reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu, diğer anlatımla, davacının talep sonucunun tamamen kabul edildiği durumda davanın kabulüne karar verilmesinin icap ettiği, bu halde, kabul edilmeyen başkaca bir talep bulunmadığından bu yönde bir hüküm kurulamayacağı, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde bulunmadığından, esastan reddine, davacı vekilinin istinaf itirazları kısmen yerinde bulunduğundan kabulü ile kararın kaldırılarak 1116 ada 14 parselde kayıtlı 2 numaralı bağımsız bölüm yönünden yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, dava konusu 1167 ada 6 parselde kayıtlı arsa ile 1116 ada 14 parselde kayıtlı 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler yönünden belirlenen 200.463,67 TL katılma alacağının karar tarihi olan 18.04.2019 tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde öne sürdükleri sebeplerlerin yanında, taşınmazın alımı sırasında müvekkilinin babasının 10.000 Euro gönderdiği iddiasının kabul edilmemesine karşın buna ilişkin makbuzu temyiz dilekçesi ekinde sunduklarını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının hükmün tamamı yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muvazaaya dayalı tapu iptal ve davalı adına tescil, katkı payına dayalı tapu iptal ve tescil isteği, bunun mümkün bulunmaması halinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, katılma alacağının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.