"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/713 E., 2022/904 K.
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına edinilen 1868 ada 1 parsel 3 nolu bağımsız bölümde müvekkilinin hakkı olduğunu belirterek; mal rejiminin tasfiyesi ile bilirkişi tarafından tespit edilecek değere ilişik hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 14.05.2013 tarihli dilekçesinde; talep miktarın 300.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, taşınmazın değerinin hatalı belirlendiğini, taşınmazın boşanma dava tarihindeki değerinin esas alınarak alacağın belirlenmesi gerektiğini, taşınmazın müvekkilinin kazancı ve 2002 öncesi alınan dava dışı taşınmazın satışından elde edilen para ile alındığını, davacının katkısının olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 02.10.2013 tarih ve 2012/648 Esas, 2013/660 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın edinilmiş mal, 30.06.2013 tarihindeki güncel değerinin 635.000,00 TL ve talep miktarının 300.000,00 TL olduğu, taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 300.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 30.05.2017 tarih ve 2015/19077 Esas, 2017/7918 Karar sayılı kararı ile, davalıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu, davalı tarafa dava dilekçesinin tebliği ile cevap ve delillerini bildirdikten sonra tarafın bildireceği deliller toplanıp birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davalı erkrk vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tasfiye konusu 1868 ada 1 parsel 3 nolu bağımsız bölümün 21.04.2003 tarihinde, dava dışı 189 ada 27 parsel 21 nolu bağımsız bölümün de 31.10.2002 tarihinde davalı adına edildiği, tescil tarihi itibari ile taşınmazların edinilmiş mal olduğu, ilk kararda kabul edilen 300.000,00 TL'nin davalı tarafından davacıya ödendiği; dava dışı taşınmaz da edinilmiş mal olduğundan davalının kişisel mal savunmasının kabul edilmediği; 09.11.2021 tarihi itibari ile tasfiye konusu taşınmazın değerinin 1.650.000,00 TL olduğu, buna göre davacının 825.000,00 TL katılma alacağı bulunduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince karar verildiği gerekçesiyle; davacının davalıdan 825.000,00 TL katılma alacağı bulunduğunun tespitiyle, taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının 300.000,00 TL katılma alacağının konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, alacağın hesaplanmasında taşınmazın boşanma dava tarihindeki değerinin esas alınması gerektiğini, dava dışı taşınmazın bedelinin 2000 yılında ödendiğini, işbu taşınmaz satılarak tasfiye konusu taşınmazın alındığını, davacının katkısının olmadığını, müvekkilinin kişisel malı olan dava dışı taşınmazın değerinin düşük belirlendiğini, natamam halde 55.037,00 TL'ye alınan taşınmazın bilirkişi raporunda değerinin çok düşük belirlendiğini, talep dışında daha fazla alacağın tespitine karar verilmesinin hatalı olduğunu, faizin karar tarihinden itibaren hükmedilmesi gerektiğini, ilk kararda yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, taşınmazların değeri, zamanaşımının dolup dolmadığı, katılma alacağı hesabında malın hangi tarihteki değerinin esas alınması gerektiği ve faizin başlangıç tarihi, yargılama giderleri, vekâlet ücreti ile usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrası, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un (4722 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ve devamı maddeleri, 646 ncı maddesi; 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 40 ıncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. 4721 sayılı Kanun'un 220 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) ve (4) nolu alt bentlerinde, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri ile kişisel mallar yerine geçen değerlerin kişisel mal olduğunu; aynı Kanun'un 222 nci maddesinin üçüncü fıkrasında da bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul olduğu düzenlenmiştir.
2. Eşler, 25.08.1984 tarihinde evlenmiş, 24.08.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 08.10.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (4721 sayılı Kanun md. 225/2). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Kanun md. 10, 4721 sayılı Kanun md. 202/1). Tasfiyeye konu 1868 ada 1 parsel 3 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 21.04.2003 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 sayılı Kanun md. 179).
3. Somut olayda, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan dava dışı taşınmazın da davalının edinilmiş malı olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, dava dışı taşınmazın kişisel mal olup olmadığına yönelik yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki, tapu kaydına göre dava dışı taşınmazın davalı erkek adına ... Toplu Konut A.Ş.'den 31.10.2002 tarihinde satın alındığı ve tasfiye konusu taşınmaz satın alınmadan kısa süre önce 07.03.2003 tarihinde önce 07.03.2003 tarihinde satıldığı; davalının dava dışı 189 ada 27 parsel 21 nolu bağımsız bölümün ödemelerinin 01.01.2002 tarihinden önce yapıldığını iddia ettiği, davalının sunduğu inşaat firması ile yapılan satış sözleşmeye göre dava dışı taşınmazın 55.037.000.000 eTL'ye satın alındığının, ödemelerin de 31.05.2000 ve 08.06.2000 tarihli iki senetle yapılacağının düzenlendiği, yine inşaat firması tarafından düzenlenen 19.10.2002 tarihli tapu onay formunda da 19.10.2002 tarihine kadar davalının ödediği ve ödemesi gereken miktarların yazılı olduğu bir tablonun olduğu, ancak davalının ödediği miktarların tarihlerine ilişkin bir kayıt olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, dava dışı taşınmazın edinilmesi için yapılan ödemelerin tarihleri ile ödemelere yönelik ilgili dekont ve belgeler ilgili inşaat firmasından sorularak davalının dava dışı taşınmaz için yaptığı ödeme tarihleri netleştirilerek davalının kişisel mal savunması yönünden bir değerlendirme yapılması gerekirken davalının kişisel mal savunmasına yönelik yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan sadece dava dışı taşınmazın tescil tarihi esas alınarak edinilmiş mal kabul edilerek karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
4. Kabule göre de, Mahkemece, yargılamanın devamı sırasında davalı tarafından icra dosyasına yapılan ödemenin 2004 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesi uyarınca icranın iadesi mümkün olduğu göz ardı edilerek tahsil hükmü kurulması gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebeplerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.