Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6868 E. 2023/4379 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesinde bozulması ve daha sonra direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından onanması üzerine, tazminat miktarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Karşılıklı hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair kesinleşmiş ceza mahkemesi kararına rağmen, kadının istinaf başvurusunda bulunup erkeğin vazgeçmiş sayıldığı hakaret kusurunun, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin tazminatlara hükmeden direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/281 E., 2022/357 K.

KARAR : Direnme

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve ziynet alacağının kısmen kabulü yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, diğer istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 15.12.2021 tarihli ve 2021/8530 Esas, 2021/9581 Karar sayılı kararı ile hükmün bozulmuş, bozma üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilâmına direnilmiş ve bu kararın da davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2023 tarihli ve 2022/2-682 Esas 2023/752 Karar sayılı ilâmı ile direnme kararının yerinde olduğuna karar verilerek bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve

diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, davacı-karşı davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddine ilişkin verilen karar davacı-karşı davalı erkek vekilince istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı karşı davalı erkek vekilinin tazminat taleplerinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı-karşı davalı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tüm birlik görevlerini yerine getirmesine rağmen kadının ailesinin etkisinde kaldığını, aile içerisinde konuşulan konuları ailesi ve yakınlarına anlattığını, ailesinin evliliğe olan müdahalesine sessiz kaldığını, haklı sebep olmaksızın ortak konutu terk ettiğini, davacı karşı davalı erkeği ailesinin evinde kalmaya zorladığını, kız kardeşinin günlerce ortak konutlarında kalmasına müsaade ettiğini, davacı karşı davalı erkeğin ailesini kabul etmediğini, arkadaşları ile görüşmesine izin vermediğini, en son aralarında çıkan tartışmada davalı karşı davacı kadının müvekkiline hakaret edip şiddet uyguladığını, bundan sonra evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davacı karşı davalı babaya verilmesine, çocuk yararına 500,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evliliğin ilk yıllarında erkeğin düzenli bir işi olmadığını, eşlerin kadının ailesinin maddi desteği ile geçindiklerini, ortak çocuk doğduktan sonra erkek eşin düzenli bir işe girdiğini, bu nedenle tarafların maddi açıdan rahatladığını, ne ver ki erkeğin işten ayrılarak 2014 yılı ortalarında eşinden gizli işyeri açtığını, kadının bu durumu üçüncü kişilerden öğrendiğini, müvekkilinin eşinin düzenli işini bırakıp işyeri açmasını istemediğini, bu işyerinin açılması nedeniyle eşlerin sorun yaşamaya başladıklarını, davacı karşı davalı erkeğin kadının ailesinin eve gelmesini istemediğini, hakaret ve tehdide varan sözler söylediğini, annesinin evinde kaldığını, kadını evden kovduğunu, en son olayda hakaret ve tehdit edip şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davalı karşı davacı anneye verilmesine, çocuk yararına 350,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 400,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat ile düğünde takılan 10 adet 22 ayar bilezik, 2 adet 22 ayar kalın bilezik, set takımı, 1 adet söz bileziği ve 20 adet çeyrek altının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ve 5.000,00 TL bedelin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 2017/122 Esas, 2018/443 Karar sayılı kararıyla; evliliğin ilerleyen yıllarında her iki tarafın ailesinin de evliliğe müdahale ettiği, eşlerin yapılan müdahalelere sessiz kaldığı, son gerçekleşen olay nedeniyle eşlerin Milas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/179 Esas sayılı dosyası ile yargılandıkları, dosyanın incelenmesinde her iki tarafın da karşılıklı yaralama fiilini gerçekleştirdiği, hâl böyle olunca boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davalı-karşı davacı anneye verilmesine, çocuk yararına 200,00 TL tedbir, 400,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, eşlerin karşılıklı olarak nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, ziynet eşyası alacağı davasına yönelik olarak yapılan yargılamada ise 1 adet 14 ayar 12 gram söz bileziğinin (1 adedi 12 gr x 84,00 TL=1008,00 TL) ve 1 adet 14 ayar toplam 18 gram (kolye, küpe, bileklikten oluşan set toplamı karşılığı 18 gr x 84,00 TL=1.476,00 TL) takı setinin aynen iadesine, olmadığı takdirde toplam 2.484,00 TL bedelin davalı-karşı davacı kadına ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.06.2021 tarihli ve 2018/2540 Esas, 2021/918 Karar sayılı kararıyla; mahkemece yapılan yargılama sonunda her iki tarafa da ailelerinin evliliğe müdahalelerine sessiz kalma ve karşılıklı yaralama kusurlarının yüklenerek eşit kusurlu kabul edildikleri, ceza dosyasının incelenmesinde taraflara 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun (5237 sayılı Kanun) 129 uncu maddesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu`nun (5271 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının c bendi gereği karşılıklı hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına da karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, kesinleşen ceza yargılaması ilamının hüküm fıkrasında karşılıklı hakaret ile ilgili kurulan hüküm kısmının dikkate alınması zorunlu bulunmakla; erkeğin istinaf başvurusu bulunmadığından ve kararın onanmasını istediğinden hakaret kusurunun tek istinaf başvurusunda bulunan kadın aleyhine olacak ve kusur vakıaları yönünden usuli kazanılmış hakkını bertaraf edecek şekilde kadına yüklenebilmesinin artık mümkün olmadığı, erkeğe ise kadının istinaf başvurusu kapsamında eşine hakaret kusurunun yüklenmesi gerektiği, bu halde erkeğin kadına göre daha ağır kadının daha az kusurlu olduğu gerekçesi ile davalı-karşı davacı kadının istinaf başvurusunun kusur, maddi ve manevi tazminat talebine yönelik kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesine, yeniden hüküm tesisine, 15.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine, diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.12.2021 tarihli ve 2021/8530 Esas, 2021/9581 Karar sayılı kararıyla; davacı-karşı davalı erkeğe Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince kesinleşmiş ceza mahkemesi ilamı uyarınca yüklenen kusurun, davalı-karşı davacı kadın ile birlikte gerçekleştirdikleri karşılıklı hakaret eylemi olduğu, bu kapsamda ceza mahkemesi hakiminin tespit ettiği ve hukuk mahkemesi hakimi açısından da bağlayıcı olan maddî olayın davacı-karşı davalı erkeğin ve davalı-karşı davacı kadının karşılıklı olarak birbirine hakaret etmesi olduğu, 5237 Sayılı Kanun’un 129 uncu maddesi kapsamında verilen hükmü istinaf edenin sıfatı itibari ile bölüp, istinaf etmeyenin aleyhine olacak şekilde değerlendirme yapmaya yasal olanak bulunmadığı, neticeten İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlar yanında davacı karşı davalı erkeğin ceza mahkemesi ilamı ile sabit kabul edilen karşılıklı hakaret eylemi nedeni ile tarafların kusur nispetinin değişeceğinden söz edilemeyeceği, bu eylemin kabulünde dahi evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata karar verilemeyeceği, davalı-karşı davacı kadının maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozularak dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hakaret eyleminin bir suç olduğu, 5237 sayılı Kanun`da karşılıklı hakaret şeklinde ayrıca yasal unsurları düzenlenmiş bir suç tipinin bulunmadığı, 5237 sayılı Kanun`un 129 ncu maddesi uyarınca aynı yasanın 125 inci maddesinde düzenlenen hakaret suçunun karşılıklı işlenmesi hâlinde kısmi ya da tamamen cezasızlık hâlinin düzenlendiği, dolayısıyla her iki tarafın da birbirlerine karşı işledikleri hakaret eylemi ile ilgili hukuka aykırılığın ortadan kalkmadığı, hakaret fiilini önce gerçekleştiren gibi buna karşılık hakaretle cevap verenin de hakaret suçunu işlemiş olacağı, nitekim 5237 sayılı Kanun`un 129 uncu maddesinde tam cezasızlık yanında kısmi cezasızlığın da kabul edilmesinden bu hususun anlaşıldığı, somut olaya gelindiğinde sadece kadın tarafından istinaf yoluna başvurularak erkeğe hakaret kusurunun yüklenmesi gerektiğinin ileri sürüldüğü, buna karşılık erkeğin istinaf başvurusu bulunmadığı gibi istinaf cevap dilekçesinde kadına hakaret kusurunun yüklenmediği İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasını talep ettiği, böylece kadına hakaret kusurunun yüklenmesine ilişkin vakıasından vazgeçmiş sayılması gerektiği, erkeğin 5237 sayılı Kanun`un 125 inci maddesi kapsamına giren ancak aynı Kanun’un 129 uncu maddesinin uygulanması sebebiyle sadece ceza hukuku yönünden ceza almamasına neden olan ve kesinleşen hakaret eyleminin kendisine yüklenmemesinin hukuka aykırı olacağı gerekçesi ile direnme kararı verilerek davalı-karşı davacı kadının istinaf başvurusunun kusur, maddi ve manevi tazminat talebine yönelik kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin düzeltilmesine, yeniden hüküm tesisine, 15.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminatın davacı-karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine, diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili; istinaf talebinde bulunmamış olmalarının karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğurmayacağını, ceza mahkemesinin tespit ettiği maddi vakıanın karşılıklı hakaret olması sebebiyle istinaf başvurusunda bulunanın sıfatına göre bölünme yapılamayacağını, bu sebeple davacı-karşı davalı erkeğe kusur yüklenemeyeceğini, davalı karşı davacı tarafa da hakaret kusurunun yüklenmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminat ve tazminat taleplerinin reddi yönünden hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. 6100 sayılı Kanun`un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2023 tarihli ve 2022/2-682 Esas 2023/752 Karar sayılı ilâmı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı erkeğin istinaf talebinde bulunmadığı, ceza dosyasının incelenmesinde ise taraflara 5237 sayılı Kanun`un 129 uncu ve 5271 sayılı Kanun`un 223 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendi gereği karşılıklı hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu kararın kesinleştiği, her ne kadar Özel Dairece karşılıklı hakaret eylemi nedeni ile tarafların kusur nispetinin değiştiğinden söz edilemeyeceği belirtilmişse de; direnme karar gerekçesinde de belirtildiği gibi 5237 sayılı Kanun da karşılıklı hakaret şeklinde ayrıca yasal unsurları düzenlenmiş bir suç tipinin bulunmadığı, 5237 sayılı Kanun`un 129 uncu maddesi uyarınca aynı yasanın 125 inci maddesinde düzenlenen hakaret suçunun karşılıklı işlenmesi hâlinde kısmi ya da tamamen cezasızlık hâlinin düzenlendiği, dolayısıyla her iki tarafın da birbirlerine karşı işledikleri hakaret eylemi ile ilgili hukuka aykırılığın ortadan kalkmadığı, hakaret fiilini önce gerçekleştiren gibi buna karşılık hakaretle cevap verenin de hakaret suçunu işlemiş olacağı, nitekim 5237 sayılı Kanun`un 129 uncu maddesinde tam cezasızlık yanında kısmi cezasızlığın da kabul edilmesinden bu hususun anlaşıldığı, somut olaya gelindiğinde sadece kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu ve erkeğe hakaret kusurunun yüklenmesi gerektiğinin ileri sürüldüğü, buna karşılık erkeğin istinaf başvurusu bulunmadığı gibi istinaf cevap dilekçesinde kadına hakaret kusurunun yüklenmediği İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasını talep ettiği, böylece kadına hakaret kusurunun yüklenmesine ilişkin vakıasından vazgeçmiş sayılması gerektiği, erkeğin 5237 sayılı Kanun`un 125 inci maddesi kapsamına giren ancak aynı Kanun’un 129 uncu maddesinin uygulanması sebebiyle sadece ceza hukuku yönünden ceza almamasına neden olan ve kesinleşen hakaret eyleminin kendisine yüklenmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile direnme kararı yerinde bulunarak davacı karşı davalı vekilinin tazminatların miktarına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden bu yönler hakkında gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

D. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda kadın yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 107 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi, 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükümleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 4 üncü maddesi. 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-karşı davalı erkek vekilinin tazminat taleplerinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE

2. Davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.