Logo

2. Hukuk Dairesi2023/6917 E. 2023/4589 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında açılan katkı payı ve katılma alacağı davasında, davanın niteliği (kısmi dava veya belirsiz alacak davası), zamanaşımı, kişisel mal savunmasının ispatı, alacak miktarı, katkı payı oranının tespiti ve faiz başlangıcı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın 1086 sayılı HUMK döneminde açılmış olması ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması nedeniyle kısmi dava olarak nitelendirilmesi, ıslahla artırılan miktar yönünden zamanaşımının dolduğu, davalı erkeğin kişisel mal savunmasının ispat yüküne uygun olarak değerlendirildiği ve diğer temyiz itirazlarının da yerinde olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1447 E., 2023/1441 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/289 E., 2023/586 K.

Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili ve davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili ve davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1989 yılında Vergi Dairesinde göreve başladığını, müvekkili ile evlenen davalının o tarihe kadar edindiği hiçbir mal varlığının bulunmadığını, müvekkilinin çalışarak elde ettiği para ve ailesinin yardımı ile edinilen mallara katkısının olduğunu, düğünde takılan altınlar ve çocuklarının doğumunda takılan altınlar ve paralar ile annesinin ölümünden sonra babası tarafından verilen altınların ve babasının ölümünden sonra kalan paranın malların edinilmesinde kullanıldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla, (20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm, 113 ada 69 parsel sayılı taşınmaz, 41558 ada 7 parsel sayılı taşınmaz, kira gelirleri, ...Konut Yapı Kooperatifinde iki adet hisse, ... Konut Yapı Kooperatif hissesi, ... Konut Yapı Kooperatif hissesi, ... Konut Yapı Kooperatif hissesi, ... Menkul Değerler A.Ş. yatırımı, ... ve ... plakalı araçlar) gayrimenkuller ile para ve eşyaların tespiti neticesindeki değerlerinin müvekkilinin katkı payı oranındaki yarı miktarlarının yasal faiziyle birlikte şimdilik 50.000,00 TL'sinin davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın 11.10.2022 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporlarında katkı payı ve katılma alacağı kalemlerinin hesaplandığını, ... Konut Yapı Kooperatifi yönünden 71,113,24 TL katılma alacağı, ... Menkul Değerler A.Ş. yatırımı yönünden 232.651,24 TL katılma alacağı, ... plakalı araç yönünden 37.500,00 TL katılma alacağı, 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm yönünde 3.748,50 TL katkı payı alacağı, ... Konut Yapı Kooperatifindeki hisse yönünden 7.629,00 TL katkı payı alacağı, ... Konut Yapı Koaperatifindeki hisse yönünde 9.066,00 TL katkı payı alacağı olmak üzere toplamda 361.707,98 TL alacağın hesaplandığını, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarım saklı kalmak kaydıyla dava değerinin bilirkişi raporunda hesap edilen miktar olan 361.707,98 TL'ye ıslah ettiklerini belirterek tüm alacak kalemlerinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerine konu taşınmazların tapu kayıtlarının evveliyatları ile birlikte celp edildiğinde esasen babasından intikal eden, davalı babasının hayatta iken mirasını tüm çocuklarına taksim iradesine bağlı olarak davalı oğluna da verdiği ivazsız mal varlığı olduğunu, 20199 ada 5 parsel 29 nolu bağımsız bölümün parasını müvekkilinin babasının verdiğini, zira müvekkilinin babasının Kızılcahamam'da kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile kendisine düşen dairelerden birini müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin işbu daireyi satarak satış parası ile tasfiye konusu taşınmazı satın aldığını; 41558 ada 7 parsel sayılı arsa üzerindeki gecekondunun 30-40 yıl önce müvekkilinin babası ve dedesi tarafından yapıldığını, tarafların evlendikten sonra birlikte edindikleri mal varlığının olmadığını, müvekkilinin Ankara'da olması nedeniyle müvekkilinin babasının tahsis belgesini müvekkili adına yapılmasını istediğini, tapu müvekkili adına çıkmış ise de taşınmazın aslında müvekkiline babasına ait olduğunu, tahsis belge tarihininde evlenme tarihinden önce olduğunu; müvekkilinin babasına ait olan taşınmazın müvekkilinin babasının tasarrufunda olduğundan kira gelirinin söz konusu olmadığını, 9400 ada 36 parsel sayılı taşınmazın babasına ait olduğunu, babasının hayatta iken mal varlığını çocuklarına paylaştırdığını, müvekkilinin kişisel mallarının gelirlerlerinden davacının hakkı olmadığını; ... Konut Yapı Kooperatifine müvekkilinin borcu olduğunu müvekkilinin ihraç olmazsa evlerin tesliminin 2011 yılında olacağını; ... Konut Yapı Kooperatifinin tasfiye sürecinde olduğunu ve müvekkilinin üyesi olmadığını; ... Konut Yapı Kooperatifinin faal olmadığını, .... Yapı Kooperatifinin müvekkilinin yedek subay olarak görevini Güneydoğu'da yapmasına bağlı olarak kendisine ödenen olağanüstü hal tazminatı parası ile üye olduğu bir kooperatif olduğunu ve kooperatifin halen inşaat faaliyetinin olmadığını; ... Menkul Değerler A.Ş. yatırımı hesabında olduğu bildirilen paranın boşanmanın da anlaşmalı boşanma şeklinde olması hususunda tarafların anlaşmalarına bağlı olarak davacıya verildiğini, ancak davacının bu parayı kendisinin aldığını inkar ettiğinin görüldüğünü; ... plakalı aracın 08.03.2003 tarihinde satıldığını ve satış parasının çocukların özel okul parasına kullanıldığını; ... plakalı aracın müvekkilinin çalışmış olduğu şirkete ait hizmet aracı olduğunu; davacı ait altınların malların edinilmesinde kullanılmadığını, altınların davacıda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı erkek vekili 20.10.2022 tarihli dilekçesinde; davacının ıslahla artırdığı miktarın zamanaşımının dolduğunu, davacının sadece katkı payı alacağı davası açtığını, ıslahla katılma alacağı yönünden talep sonucunu genişletemeyeceği ve değiştiremeyeceğini, muvafakatlarının da bulunmadığını beyan etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

1. Dava ilk Ankara 1. Aile Mahkemesinde açılmış olup, Ankara 1. Aile Mahkemesince 26.12.2006 tarih ve 2006/1004 Esas, 2006/1325 Karar sayılı kararı ile davanın yetkisiz mahkemede açıldığı gerekçesiyle; Mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili Konya Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 26.10.2020 tarih ve 2007/485 Esas, 2022/1561 Karar sayılı kararı ile, Mahkemece aldırılan 14.12.2021 tarihli ve 26.05.2022 tarihli hesap bilirkişinin dosya kapsamına göre yerinde ve itibar edilir raporuna göre karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 20.443,50 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 341.264,48 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 07.02.2023 tarih ve 2023/90 Esas, 2023/294 Karar sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararda hangi mal varlığı yönünden nasıl değerlendirme yapıldığı irdelenmeden sadece bilirkişi raporlarına atıf yapmak suretiyle verilen kararın hiçbir gerekçe içermediği; ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; davalının bu kooperatife 24.08.1994 yılında üye olduğu, kooperatife ait arsanın 537 parsel iken 14.11.2001 tarihinde imar işlemi görerek 3 ayrı parsele ayrıldığı, 51104 ada 2 parselin park alanı, 50770 ada 9 nolu parselin konut alanı, 50552 ada 2 nolu parselin konut alanı olarak belirlendiği, bu parsellerin de halen kooperatif adına kayıtlı olup kooperatifin herhangi bir inşaat faaliyetinin olmadığı, ayrıca taşınmaz tapu kaydı üzerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine 09.08.1994 tarihinde verilen karar nedeni ile Kamulaştırma Kanunu gereğince şerh olduğu, davalının kooperatife 08.08.1994 tarihinde eski para ile 40.000.000,00 TL ve 15.09.1994 tarihinde eski para ile 20.000.000,00 TL ödeme yaptığı, her ne kadar davalı Ohal tazminatının bu kooperatif hissesi alınırken kullanıldığını iddia etmiş ise de, kooperatife toplamda 1994 yılının Ağustos ve Eylül ayında eski para ile 60.000.000,00 TL ödeme yapıldığı, Ohal tazminatının ise 29.06.1993 tarihinde davalıya ödendiği, kooperatife 1 yıl 2 ay sonra üye olunduğu, Ohal tazminatı ile kooperatife yapılan ödeme arasında nedensellik bağı ispat edilemediği gibi toplu ödeme miktarı ile Ohal tazminat miktarının da örtüşmediği, her ne kadar davalı taşınmazın kamulaştırıldığını iddia etmiş ise de, henüz kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin bulunmadığı, taşınmazın tapu kaydına sadece şerh işlendiği, imar uygulaması sonucu park alanı olarak belirlenen 51104 ada 2 nolu parselin halen kooperatif adına kayıtlı olduğu, tarafların evlilik tarihinden kooperatife yapılan son ödeme tarihi olan 15.09.1994 tarihi itibariyle gelirleri gözetildiğinde davacının katkı oranının 0,4836 TL olarak belirlenmek suretiyle davacı lehine, davalının 1/35 hissesine isabet eden arsa değeri üzerinden 9.066,18 TL katkı payı alacağı hesaplanmasında isabetsizlik olmadığına karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; kooperatifin 1999 yılında kurulduğu, kooperatif tarafından davalının başvurusu üzerine verilen belgeye göre davalının kooperatife resmen 31.07./2002 tarihinde üye olup, üyelerden aidatların önemli bir bölümünün 1999 yılında toplanıp, arsa alındığı ve resmi kayıtlara göre üyelik işlemlerinin 2002 yılında yapıldığının bildirildiği, davalının kooperatife 1999 yılında toplam 5.000,00 DEM ödeme yaptığı, ayrıca 1999-2001 yılları için TL ödemesi de yaptığı, davalının kooperatife başka bir borcunun bulunmadığı, hissesini 06.03.2005 tarihinde üçüncü kişiye devrettiği, her ne kadar bilirkişi tarafından hazırlanan raporda kooperatif hissesi edinilmiş mal olarak kabul edilmek suretiyle davacı lehine katılma alacağı hesaplanmış ise de, davalının tüm ödemeleri2002 tarihinden önce yaptığı, kooperatife başka bir borcunun olmadığı hususu gözetildiğinde, davalının 1999 yılında kooperatife üye olduğu kabul edilmek suretiyle kooperatif hissesinin mal ayrılığı rejimine tabii olması gerektiği, buna göre, kooperatif hissesinin boşanma davasının açıldığı tarihteki durumu dikkate alınarak dava tarihindeki değeri belirlendikten sonra davacının katkı oranı üzerinden katkı payı alacağının hesaplanması gerektiği, bunun için de kooperatife ait tapu kaydının celbi ile kooperatife ait arsanın 28.09.2006 tarihindeki değeri ve bu değerden kooperatifin yine bu tarih itibariyle üye sayısına göre davalıya düşen miktarın tespit ettirilerek, tarafların evlenme tarihinden en son ödemenin yapıldığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine göre belirlenecek davacının katkı payı oranında davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; davalının kooperatife 16.04.1998 tarihinde üye olduğu, aidat ödemelerinin 1998-2002 yılları arasında eski para ile toplam 1.600.000.000,00 TL olarak yatırıldığı ve 2002 yılından sonrası için üyelerden aidat alınmadığı, 18.08.2006 tarihinde yapılan sözleşme ile kooperatif arsası üzerine inşaat yapılmasının planlandığı, 19.01.2009 tarihinde davalının kooperatifte bulunan hissesini üçüncü kişiye devrettiği, arsa üzerinde bulunan inşaatın 30.09.2014 tarihinde tamamlandığı, her ne kadar bilirkişi tarafından davalı tarafından hissesinin üçüncü kişiye devir tarihinde inşaatın halen devam etmesi, davalının hissesine düşen bağımsız bölümün belli olmaması gibi etkenlerle kooperatif hissesinin dava tarihindeki değeri 30.000,00 TL olarak belirlenmiş ise de, burada belirlenecek hak süjesinin, boşanma davasının açıldığı tarihteki kooperatif hissesinin durumu dikkate alınarak davanın açıldığı 28.09.2006 tarihindeki değeri olduğu, boşanma dava tarihinde henüz bir inşaat yapımının planlanmadığı gibi inşaat yapımının boşanma davası açıldıktan sonra kararlaştırıldığı, dolayısıyla davalının hisse değeri hesaplanırken boşanma davasının açıldığı tarihte henüz herhangi bir inşaat durumu olmadığı, davalının 2009 yılında hissesini 8.000,00 TL'ye devrettiği hususları da gözetilerek kooperatif hissesinin boşanma davasının açıldığı tarihteki durumu dikkate alınarak işbu dava tarihindeki değeri belirlendikten sonra, tarafların evlenme tarihinden en son ödemenin yapıldığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine göre belirlenecek davacının katkı payı oranında davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

4. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; davalının işbu kooperatife 27.05.2004 tarihinde boşanma davası açıldıktan sonra üye olduğu, davacının davalının kooperatife 1999 tarihinde üye olduğunu ispat edilemediği gibi kooperatiften gelen kayıtlar ile de bunun doğrulanmadığı, dolayısıyla boşanma davası açıldıktan sonra üye olunan kooperatif hissesi yönünden mal rejiminin tasfiyesi kapsamında değerlendirme yapılamayacağından kararın doğru olduğuna karar verilmiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm ve 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölüm açısından yapılan değerlendirmede; davalının babasına ait 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün 10.11.1999 tarihinde satış işlemi ile davalı tarafından alındığı, davalının burayı 04.10.2000 tarihinde üçüncü kişiye satıp, 16.10.2000 tarihinde 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölümü satın aldığı; davalının babasından satış suretiyle devraldığı 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün bağış olarak kabul edilmesine imkan olmadığı, bu işlemin bağış olduğunu iddia eden davalının bunu senet kuvvetindeki bir belge veya yemin gibi kesin bir delil ile ispat etmesi gerektiği, davalının bu konuda senet kuvvetindeki bir belge ibraz edemediği gibi yemin delilinin de olmadığı, dolayısıyla 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün davalının kişisel malı olarak kabul edilmek suretiyle bu taşınmaz yönünden davacı lehine katkı payı alacağının hesaplanmamasının hatalı olduğu gibi bu taşınmaz devredildikten sonra alınan 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm yönünden de, taşınmazın bedelinin bir kısmının davalının kişisel malı ile karşılandığı kabul edilerek davacı lehine eksik katkı payı alacağına hükmedilmesi de hatalı olduğu; her ne kadar davacı 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm alınırken müşterek çocuk Simay'a doğumda takılan ziynet eşyalarının kullanıldığını iddia etmiş ise de, bu iddia ispatlanamadığı gibi çocuğun doğumunda takılan ziynet eşyasının davacının kişisel malı olarak kabul edilemeyeceğine karar verilmiştir.

6. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 41558 ada 7 parsel sayılı taşınmaz açısından yapılan değerlendirmede; taşınmaz için 21.04.1986 tarihinde davalının babası adına tapu tahsis belgesi düzenlendiği, 09.03.1994 tarihinde davalı ile babası arasında enkaz satış senedi düzenlenmek suretiyle davalının burayı babasından devraldığı, bu senede istinaden 18.04.1995 yılında davalı adına tapu kaydının oluşturulduğu, her ne kadar davalı ile babası arasındaki devir tapuda yapılmamış ise de, davalı ile babası arasında düzenlenen enkaz satış senedi ile davalının burayı babasından satış suretiyle devraldığının görüldüğü, dolayısıyla bu devrin bağış olduğunu iddia eden davalının bu iddiasını aynı senet kuvvetindeki bir belge veya yemin delili ile ispat etmesi gerektiği, davalının senet kuvvetindeki bir belge ibraz edemediği gibi yemin delilinin de olmadığı, dolayısıyla işbu taşınmazın davalı tarafından satış suretiyle edinildiği gözetilerek, davacı lehine katkı payı alacağı hesaplanması gerektiği; davacı bu taşınmaz alınırken düğünde takılan 60 adet bileziğinin kullanıldığını iddia ettiği, tanık Elmas'ın yeniden dinlenmek suretiyle bu ev alınırken ne miktarda altın bozdurulduğu veya bozdurulan altınların ne kadar tuttuğu konusunda beyanı alındıktan sonra, davacının çalışması ve tanık beyanına itibar edilir ise, altınları ile katkı yaptığı hususu da gözetilerek, tarafların evlenme tarihinden taşınmazın enkaz satış sözleşmesi ile devralındığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine ve altınların aynı tarih itibarı ile tespit edilecek değerine göre belirlenecek davacının katkı payı oranında, taşınmazın boşanma dava tarihindeki durumuna göre iş bu dava tarihindeki değeri üzerinden davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

7. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 9400 ada 36 parsel sayılı taşınmaz ve bu taşınmazın kira geliri açısından yapılan değerlendirmede; davalının işbu taşınmazdaki 1/6 hissesinin 11.09.1996 tarihinde amcasından devraldığı, davalının işbu hissesinin babasından bağış yolu ile geldiği iddiasının senet kuvvetindeki bir belge veya yemin delili ile ispat edilmesi gerektiği, davalının senet kuvvetindeki bir belge ibraz edemediği gibi yemin delilinin de olmadığı, dolayısıyla işbu taşınmazdaki davalıya ait hissenin davalının kişisel malı olarak kabul edilemeyeceği, hal böyle olunca bu hissenin boşanma davasının açıldığı tarihteki durumuna göre işbu dava tarihindeki değeri belirlendikten sonra tarafların evlenme tarihinden hissenin devralındığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine göre, davacının belirlenecek katkı oranı karşılığında davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine; davacı, bu taşınmazdaki hisse alınırken müşterek çocuk Fazlı'nın doğumunda takılan ziynet eşyalarının kullanıldığını iddia etmiş ise de, bu iddianın ispatlanamadığı gibi çocuğun doğumunda takılan ziynet eşyalarının davacının kişisel malı kabul edilemeyeceği, hal böyle olunca bu ziynetler yönünden davacı adına herhangi bir hesaplama yapılmamasının yerinde olduğuna karar verilmiştir.

8. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Menkul Değerler A.Ş. yatırımı açısından yapılan değerlendirmede; davalının portföyünde 07.05.2003 tarihinde eski para ile toplam 40.360.268.026,00 TL tutarında çeşitli hisse senetlerinin bulunduğu, davalının 15.01.2004 tarihinde hesaptan eski para ile 32.300.000.000,00 TL para çektiği, boşanma dava tarihi itibariyle hesap bakiyesinin eksi olduğu, taraflar arasında fiili ayrılığa konu olayın gerçekleştiği tarih ve bu tarihten sonra tarafların fiilen bir araya gelmemeleri de gözetilerek dava konusu paranın mal kaçırma kastı ile çekildiğinin kabulü suretiyle davacı lehine paranın belirlenen güncel değeri üzerinden katılma alacağına hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı, her ne kadar davalı anlaşmalı boşanma yapılacağı için bu parayı çekerek davacıya verdiğini iddia etmiş ise de, bu iddianın ispatlanamadığı görülerek bu para yönünden verilen kararda isabetsizlik olmadığına karar verilmiştir.

9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, araçlar açısından yapılan değerlendirmede; 42 EJ 006 plakalı aracın davalı adına kayıtlı olmadığı, 06 AES 37 plakalı aracın 26.08.2002 tarihinde davalı adına edinildiği, 05.06.2003 tarihinde tarafların henüz evliliği devam ederken üçüncü kişiye devredildiği, bu tarihte taraflar arasında herhangi bir boşanma konusunun gündemde olmaması sebebi ile bu devrin mal kaçırma kastı ile yapıldığına imkan olmadığı, dolayısıyla bu iki araç yönünden davacı lehine tasfiye alacağına hükmedilmemesinde isabetsizlik olmadığına; ... plakalı aracın 21.12.2000 tarihinde davalı adına edinildiği, davalının işbu aracı 18.09.2002 tarihinde devrettikten sonra ... plakalı aracın alındığı, her ne kadar ... plakalı aracın 08.03.2003 tarihinde harici satış sözleşmesi ile devredildiği bedelinin bir kısmının yatırım hesabına yatırıldığı iddia edilmiş ise de, o tarih itibarı ile hesaba yatan bir para olmadığı gibi, trafikte tescilli araçların satış ve devrine yönelik sözleşmelerin noterde yapılmasının zorunlu olup, bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmenin hukuken geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerin taraflarına hak doğurmayacağı, dolayısıyla dosyaya ibraz edilen 08.03.2003 tarihli harici satış sözleşmesine itibar edilmesinin mümkün olmadığına; buna göre ... plakalı araç alınırken mal ayrılığı rejimine tabii ... plakalı aracın devredildiği ve bu aracın parasının ... plakalı araç alınırken kullanıldığının devir ve edinme tarihlerinin birbirine yakınlığı gözetilerek kabul edilmesi gerektiği, her ne kadar ... plakalı araç yönünden davacı lehine katılma alacağına hükmedilmiş ise de, bu araç alınırken ... plakalı aracın bedelinin kullanıldığının kabul edilmesi karşısında ... plakalı araç alınırken her iki tarafın gelirleri ile yaptığı katkı oranları gözetilerek ... plakalı araç için davacı lehine tasfiye alacağı belirlenmesi gerekirken bu husus gözetilmeden davacı lehine doğrudan katılma alacağına hükmedilmesi hatalı olduğuna karar verilmiştir.

10. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, işbu davanın 28.09.2006 tarihinde açılmış olduğu, davanın açıldığı tarihte henüz 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) yürürlüğe girmediği; eldeki davada dava dilekçesinin Mahkemeye verilmesi ve gerekli harçların yatırılması ile dava açma işlemi tamamlanmış olduğunda o tarihte henüz yürürlükte bulunmayan 6100 sayılı Kanun ile getirilen belirsiz alacak davasına ilişkin hükümlerin işbu davada uygulanması mümkün olmadığına, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu dönemde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava şeklinde açılan işbu davanın 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle kendiliğinden belirsiz alacak davasına dönüşeceğine kabul edilemeyeceği gibi kısmi veya tam ıslahla dahi davanın belirsiz alacak davası halinde getirilmesi mümkün olmadığını; davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olmasının zaman aşımını kesmeyeceği; dolayısıyla davacının 11.10.2022 tarihli dilekçesinin talep belirleme dilekçesi olarak değil, ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, boşanma kararının 28.09.2005 tarihinde kesinleştiği, dava konusu edilmeyen alacak kesimi için zamanaşımının 28.09.2015 tarihinde dolduğu gözetilmeden talebi aşar şekilde davacı lehine alacağa hükmedilmesinin de hatalı olduğuna; ancak yargılamada geçen sürenin uzunluğu, davacının davasının yukarıda açıklanan gerekçeler ile kısmi dava olması, davacının ikinci kez ıslah dilekçesi vermesinin mümkün olmaması, ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımına uğraması nedeni ile usul ekonomisi de gözetilerek yeniden yargılama yapılması sonuca etkili olmayacağından, dava ve ıslah dilekçesindeki taleplerle bağlı kalınarak karar verilmemesi hatalı olmakla tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kaldırma kararı gereğince; işbu davanın 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde kısmi dava olarak açıldığı, boşanma kararının 28.09.2005 tarihinde kesinleştiği, dava konusu edilmeyen alacak kesimi için zamanaşımının 28.09.2015 tarihinde dolduğu, davacının ikinci kez ıslah dilekçesi vermesinin mümkün olmaması, ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımına uğraması hususları gözetilerek karar verildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 20.443,50 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 29.556,50 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; mal rejiminin tasfiyesi davalarında alacakların davanın açıldığı tarihte belirlenmesinin mümkün olmadığından kısmi dava olarak açıldığının kabul edilemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, davanın açılmasından bu yana 17 yıl geçtiğini, yargılamanın 17 yıl boyunca bitirilemediği için hakkın zamanaşımına uğramasına Mahkemenin sebep olduğunu, defalarca alınan bilirkişi raporuna rağmen Mahkemenin henüz alacağı kesin olarak belirlemediğini, somut olayda 7 adet taşınmaz, araçlar ve yatırımı hesabındaki birikimlerden davacının emeğinin karşılığının 50.000,00 TL olarak belirlenmesinin doğru olmadığını, davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü talebin yeni bir dava niteliğinde olmayıp, dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması olduğunu, bu nedenle dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek zamanaşımı def'inin ıslaha karşı ileri sürülemeyeceğini; 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm açısından 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün kişisel mal olduğu ve bu sebeple davalı lehine denkleştirme yapılmasının hatalı olduğunu; 41558 ada 7 parsel sayılı taşınmazın da davalı tarafından satış sureti ile edinildiğini, müvekkili lehine katkı payı alacağının hesaplanması gerektiğini; 9400 ada 36 parsel sayılı taşınmaz yönünden de müvekkili lehine katkı payı alacağının hesaplanması gerektiğini, Mahkemece zamanaşımı nedeniyle kaldırma kararına rağmen inceleme ve değerlendirme yapmadığını, daha fazla katkı payı alacağına hükmedilmiş olsaydı faiz başlangıcının değişeceğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde sadece katkı payı alacağı talep ettiğini, katılma alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hangi taşınmaz için katkı payı, hangi taşınmaz için katılma alacağına hükmedildiğinin belli olmadığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını, katkının ispatlanamadığını; ... Yapı Kooperatifinin kamulaştırılan arsasının dikkate alınmadığını, kooperatif ödemelerinin OHAL tazminatı ile yapıldığının gözetilmediğini; ... Yapı Kooperatifi hissenin değerinin yanlış belirlendiğini, devri parasının bir kısmı ile kooperatif borcunun kapatıldığını, bu hususun göz ardı edildiğini; 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün satış parası ile alındığını, satış parasının üzerine para eklenmediğini, 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölümün edinme değerinin yanlış belirlendiğini; davacının katkı oranın yanlış ve fazla belirlendiğini, davacı adına da dört adet taşınmaz bulunduğunu; katılma alacağı hükmedilen malların da müvekkilinin kişisel malı olduğunu; ... Konut Yapı Kooperatifine müvekkilin 1999 yılında üye olduğunu, ödemelerin 2002 yılından önce bittiğini, kooperatife olan borcun da dikkate alınmadığını; bütün araçların evlilik birliğinden önce edinilen aracın devamı olduğunu, kişisel malın dikkate alınmadan alacağın hesaplanmasının hatalı olduğunu; yatırım hesabındaki paranın da aracın satışından elde edilen para olduğunu, katılma alacağını azaltma kastı ile çekilmediğini, mevduatın değerlemesininde fahiş olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,İlk Derece Mahkemesi kararında hangi mal varlığı yönünden nasıl değerlendirme yapıldığı irdelenmeden sadece bilirkişi raporlarına atıf yapmak suretiyle verilen kararın hiçbir gerekçe içermediği görülmekle eleştirildiği; ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; davalının bu kooperatife 24.08.1994 yılında üye olduğu, kooperatife ait arsanın 537 parsel iken 14.11.2001 tarihinde imar işlemi görerek 3 ayrı parsele ayrıldığı, 51104 ada 2 parselin park alanı, 50770 ada 9 nolu parselin konut alanı, 50552 ada 2 nolu parselin konut alanı olarak belirlendiği, bu parsellerin de halen kooperatif adına kayıtlı olup kooperatifin herhangi bir inşaat faaliyetinin olmadığı, ayrıca taşınmaz tapu kaydı üzerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi lehine 09.08.1994 tarihinde verilen karar nedeni ile Kamulaştırma Kanunu gereğince şerh olduğu, davalının kooperatife 08.08.1994 tarihinde eski para ile 40.000.000,00 TL ve 15.09.1994 tarihinde eski para ile 20.000.000,00 TL ödeme yaptığı, her ne kadar davalı Ohal tazminatının bu kooperatif hissesi alınırken kullanıldığını iddia etmiş ise de, kooperatife toplamda 1994 yılının Ağustos ve Eylül ayında eski para ile 60.000.000,00 TL ödeme yapıldığı, Ohal tazminatının ise 29.06.1993 tarihinde davalıya ödendiği, kooperatife 1 yıl 2 ay sonra üye olunduğu, Ohal tazminatı ile kooperatife yapılan ödeme arasında nedensellik bağı ispat edilemediği gibi toplu ödeme miktarı ile Ohal tazminat miktarının da örtüşmediği, her ne kadar davalı taşınmazın kamulaştırıldığını iddia etmiş ise de, henüz kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin bulunmadığı, taşınmazın tapu kaydına sadece şerh işlendiği, imar uygulaması sonucu park alanı olarak belirlenen 51104 ada 2 nolu parselin halen kooperatif adına kayıtlı olduğu, tarafların evlilik tarihinden kooperatife yapılan son ödeme tarihi olan 15.09.1994 tarihi itibariyle gelirleri gözetildiğinde davacının katkı oranının 0,4836 TL olarak belirlenmek suretiyle davacı lehine, davalının 1/35 hissesine isabet eden arsa değeri üzerinden 9.066,18 TL katkı payı alacağı hesaplanmasında isabetsizlik olmadığına karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; kooperatifin 1999 yılında kurulduğu, kooperatif tarafından davalının başvurusu üzerine verilen belgeye göre davalının kooperatife resmen 31.07./2002 tarihinde üye olup, üyelerden aidatların önemli bir bölümünün 1999 yılında toplanıp, arsa alındığı ve resmi kayıtlara göre üyelik işlemlerinin 2002 yılında yapıldığının bildirildiği, davalının kooperatife 1999 yılında toplam 5.000,00 DEM ödeme yaptığı, ayrıca 1999-2001 yılları için TL ödemesi de yaptığı, davalının kooperatife başka bir borcunun bulunmadığı, hissesini 06.03.2005 tarihinde üçüncü kişiye devrettiği, her ne kadar bilirkişi tarafından hazırlanan raporda kooperatif hissesi edinilmiş mal olarak kabul edilmek suretiyle davacı lehine katılma alacağı hesaplanmış ise de, davalının tüm ödemeleri 2002 tarihinden önce yaptığı, kooperatife başka bir borcunun olmadığı hususu gözetildiğinde, davalının 1999 yılında kooperatife üye olduğu kabul edilmek suretiyle kooperatif hissesinin mal ayrılığı rejimine tabii olması gerektiği, buna göre, kooperatif hissesinin boşanma davasının açıldığı tarihteki durumu dikkate alınarak dava tarihindeki değeri belirlendikten sonra davacının katkı oranı üzerinden katkı payı alacağının hesaplanması gerektiği, bunun için de kooperatife ait tapu kaydının celbi ile kooperatife ait arsanın 28.09.2006 tarihindeki değeri ve bu değerden kooperatifin yine bu tarih itibariyle üye sayısına göre davalıya düşen miktarın tespit ettirilerek, tarafların evlenme tarihinden en son ödemenin yapıldığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine göre belirlenecek davacının katkı payı oranında davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; davalının kooperatife 16.04.1998 tarihinde üye olduğu, aidat ödemelerinin 1998-2002 yılları arasında eski para ile toplam 1.600.000.000,00 TL olarak yatırıldığı ve 2002 yılından sonrası için üyelerden aidat alınmadığı, 18.08.2006 tarihinde yapılan sözleşme ile kooperatif arsası üzerine inşaat yapılmasının planlandığı, 19.01.2009 tarihinde davalının kooperatifte bulunan hissesini üçüncü kişiye devrettiği, arsa üzerinde bulunan inşaatın 30.09.2014 tarihinde tamamlandığı, her ne kadar bilirkişi tarafından davalı tarafından hissesinin üçüncü kişiye devir tarihinde inşaatın halen devam etmesi, davalının hissesine düşen bağımsız bölümün belli olmaması gibi etkenlerle kooperatif hissesinin dava tarihindeki değeri 30.000,00 TL olarak belirlenmiş ise de, burada belirlenecek hak süjesinin, boşanma davasının açıldığı tarihteki kooperatif hissesinin durumu dikkate alınarak davanın açıldığı 28.09.2006 tarihindeki değeri olduğu, boşanma dava tarihinde henüz bir inşaat yapımının planlanmadığı gibi inşaat yapımının boşanma davası açıldıktan sonra kararlaştırıldığı, dolayısıyla davalının hisse değeri hesaplanırken boşanma davasının açıldığı tarihte henüz herhangi bir inşaat durumu olmadığı, davalının 2009 yılında hissesini 8.000,00 TL'ye devrettiği hususları da gözetilerek kooperatif hissesinin boşanma davasının açıldığı tarihteki durumu dikkate alınarak işbu dava tarihindeki değeri belirlendikten sonra, tarafların evlenme tarihinden en son ödemenin yapıldığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine göre belirlenecek davacının katkı payı oranında davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

4. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Konut Yapı Kooperatifi açısından yapılan değerlendirmede; davalının işbu kooperatife 27.05.2004 tarihinde boşanma davası açıldıktan sonra üye olduğu, davacının davalının kooperatife 1999 tarihinde üye olduğunu ispat edilemediği gibi kooperatiften gelen kayıtlar ile de bunun doğrulanmadığı, dolayısıyla boşanma davası açıldıktan sonra üye olunan kooperatif hissesi yönünden mal rejiminin tasfiyesi kapsamında değerlendirme yapılamayacağından kararın doğru olduğuna karar verilmiştir.

5. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm ve 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölüm açısından yapılan değerlendirmede; davalının babasına ait 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün 10.11.1999 tarihinde satış işlemi ile davalı tarafından alındığı, davalının burayı 04.10.2000 tarihinde üçüncü kişiye satıp, 16.10.2000 tarihinde 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölümü satın aldığı; davalının babasından satış suretiyle devraldığı 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün bağış olarak kabul edilmesine imkan olmadığı, bu işlemin bağış olduğunu iddia eden davalının bunu senet kuvvetindeki bir belge veya yemin gibi kesin bir delil ile ispat etmesi gerektiği, davalının bu konuda senet kuvvetindeki bir belge ibraz edemediği gibi yemin delilinin de olmadığı, dolayısıyla 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün davalının kişisel malı olarak kabul edilmek suretiyle bu taşınmaz yönünden davacı lehine katkı payı alacağının hesaplanmamasının hatalı olduğu gibi bu taşınmaz devredildikten sonra alınan 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm yönünden de, taşınmazın bedelinin bir kısmının davalının kişisel malı ile karşılandığı kabul edilerek davacı lehine eksik katkı payı alacağına hükmedilmesi de hatalı olduğu; her ne kadar davacı 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm alınırken müşterek çocuk Simay'a doğumda takılan ziynet eşyalarının kullanıldığını iddia etmiş ise de, bu iddia ispatlanamadığı gibi çocuğun doğumunda takılan ziynet eşyasının davacının kişisel malı olarak kabul edilemeyeceğine karar verilmiştir.

6. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 41558 ada 7 parsel sayılı taşınmaz açısından yapılan değerlendirmede; taşınmaz için 21.04.1986 tarihinde davalının babası adına tapu tahsis belgesi düzenlendiği, 09.03.1994 tarihinde davalı ile babası arasında enkaz satış senedi düzenlenmek suretiyle davalının burayı babasından devraldığı, bu senede istinaden 18.04.1995 yılında davalı adına tapu kaydının oluşturulduğu, her ne kadar davalı ile babası arasındaki devir tapuda yapılmamış ise de, davalı ile babası arasında düzenlenen enkaz satış senedi ile davalının burayı babasından satış suretiyle devraldığının görüldüğü, dolayısıyla bu devrin bağış olduğunu iddia eden davalının bu iddiasını aynı senet kuvvetindeki bir belge veya yemin delili ile ispat etmesi gerektiği, davalının senet kuvvetindeki bir belge ibraz edemediği gibi yemin delilinin de olmadığı, dolayısıyla işbu taşınmazın davalı tarafından satış suretiyle edinildiği gözetilerek, davacı lehine katkı payı alacağı hesaplanması gerektiği; davacı bu taşınmaz alınırken düğünde takılan 60 adet bileziğinin kullanıldığını iddia ettiği, tanık Elmas'ın yeniden dinlenmek suretiyle bu ev alınırken ne miktarda altın bozdurulduğu veya bozdurulan altınların ne kadar tuttuğu konusunda beyanı alındıktan sonra, davacının çalışması ve tanık beyanına itibar edilir ise, altınları ile katkı yaptığı hususu da gözetilerek, tarafların evlenme tarihinden taşınmazın enkaz satış sözleşmesi ile devralındığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine ve altınların aynı tarih itibarı ile tespit edilecek değerine göre belirlenecek davacının katkı payı oranında, taşınmazın boşanma dava tarihindeki durumuna göre iş bu dava tarihindeki değeri üzerinden davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir.

7. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 9400 ada 36 parsel sayılı taşınmaz ve bu taşınmazın kira geliri açısından yapılan değerlendirmede; davalının işbu taşınmazdaki 1/6 hissesinin 11.09.1996 tarihinde amcasından devraldığı, davalının işbu hissesinin babasından bağış yolu ile geldiği iddiasının senet kuvvetindeki bir belge veya yemin delili ile ispat edilmesi gerektiği, davalının senet kuvvetindeki bir belge ibraz edemediği gibi yemin delilinin de olmadığı, dolayısıyla işbu taşınmazdaki davalıya ait hissenin davalının kişisel malı olarak kabul edilemeyeceği, hal böyle olunca bu hissenin boşanma davasının açıldığı tarihteki durumuna göre işbu dava tarihindeki değeri belirlendikten sonra tarafların evlenme tarihinden hissenin devralındığı tarihe kadar tespit edilen gelirlerine göre, davacının belirlenecek katkı oranı karşılığında davacı lehine katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiğine; davacı, bu taşınmazdaki hisse alınırken müşterek çocuk Fazlı'nın doğumunda takılan ziynet eşyalarının kullanıldığını iddia etmiş ise de, bu iddianın ispatlanamadığı gibi çocuğun doğumunda takılan ziynet eşyalarının davacının kişisel malı kabul edilemeyeceği, hal böyle olunca bu ziynetler yönünden davacı adına herhangi bir hesaplama yapılmamasının yerinde olduğuna karar verilmiştir.

8. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ... Menkul Değerler A.Ş. yatırımı açısından yapılan değerlendirmede; davalının portföyünde 07.05.2003 tarihinde eski para ile toplam 40.360.268.026,00 TL tutarında çeşitli hisse senetlerinin bulunduğu, davalının 15.01.2004 tarihinde hesaptan eski para ile 32.300.000.000,00 TL para çektiği, boşanma dava tarihi itibariyle hesap bakiyesinin eksi olduğu, taraflar arasında fiili ayrılığa konu olayın gerçekleştiği tarih ve bu tarihten sonra tarafların fiilen bir araya gelmemeleri de gözetilerek dava konusu paranın mal kaçırma kastı ile çekildiğinin kabulü suretiyle davacı lehine paranın belirlenen güncel değeri üzerinden katılma alacağına hükmedilmesinde isabetsizlik olmadığı, her ne kadar davalı anlaşmalı boşanma yapılacağı için bu parayı çekerek davacıya verdiğini iddia etmiş ise de, bu iddianın ispatlanamadığı görülerek bu para yönünden verilen kararda isabetsizlik olmadığına karar verilmiştir.

9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, araçlar açısından yapılan değerlendirmede; ... plakalı aracın davalı adına kayıtlı olmadığı, ... plakalı aracın 26.08.2002 tarihinde davalı adına edinildiği, 05.06.2003 tarihinde tarafların henüz evliliği devam ederken üçüncü kişiye devredildiği, bu tarihte taraflar arasında herhangi bir boşanma konusunun gündemde olmaması sebebi ile bu devrin mal kaçırma kastı ile yapıldığına imkan olmadığı, dolayısıyla bu iki araç yönünden davacı lehine tasfiye alacağına hükmedilmemesinde isabetsizlik olmadığına; ... plakalı aracın 21.12.2000 tarihinde davalı adına edinildiği, davalının işbu aracı 18.09.2002 tarihinde devrettikten sonra ... plakalı aracın alındığı, her ne kadar ... plakalı aracın 08.03.2003 tarihinde harici satış sözleşmesi ile devredildiği bedelinin bir kısmının yatırım hesabına yatırıldığı iddia edilmiş ise de, o tarih itibarı ile hesaba yatan bir para olmadığı gibi, trafikte tescilli araçların satış ve devrine yönelik sözleşmelerin noterde yapılmasının zorunlu olup, bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmenin hukuken geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerin taraflarına hak doğurmayacağı, dolayısıyla dosyaya ibraz edilen 08.03.2003 tarihli harici satış sözleşmesine itibar edilmesinin mümkün olmadığına; buna göre ... plakalı araç alınırken mal ayrılığı rejimine tabii ... plakalı aracın devredildiği ve bu aracın parasının ... plakalı araç alınırken kullanıldığının devir ve edinme tarihlerinin birbirine yakınlığı gözetilerek kabul edilmesi gerektiği, her ne kadar ... plakalı araç yönünden davacı lehine katılma alacağına hükmedilmiş ise de, bu araç alınırken ... plakalı aracın bedelinin kullanıldığının kabul edilmesi karşısında ... plakalı araç alınırken her iki tarafın gelirleri ile yaptığı katkı oranları gözetilerek ... plakalı araç için davacı lehine tasfiye alacağı belirlenmesi gerekirken bu husus gözetilmeden davacı lehine doğrudan katılma alacağına hükmedilmesi hatalı olduğuna karar verilmiştir.

10. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, işbu davanın 28.09.2006 tarihinde açılmış olduğu, davanın açıldığı tarihte henüz 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) yürürlüğe girmediği; eldeki davada dava dilekçesinin Mahkemeye verilmesi ve gerekli harçların yatırılması ile dava açma işlemi tamamlanmış olduğunda o tarihte henüz yürürlükte bulunmayan 6100 sayılı Kanun ile getirilen belirsiz alacak davasına ilişkin hükümlerin işbu davada uygulanması mümkün olmadığına, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu dönemde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava şeklinde açılan işbu davanın 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle kendiliğinden belirsiz alacak davasına dönüşeceğine kabul edilemeyeceği gibi kısmi veya tam ıslahla dahi davanın belirsiz alacak davası halinde getirilmesi mümkün olmadığını; davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olmasının zaman aşımını kesmeyeceği; dolayısıyla davacının 11.10.2022 tarihli dilekçesinin talep belirleme dilekçesi olarak değil, ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, boşanma kararının 28.09.2005 tarihinde kesinleştiği, dava konusu edilmeyen alacak kesimi için zamanaşımının 28.09.2015 tarihinde dolduğu gözetilmeden talebi aşar şekilde davacı lehine alacağa hükmedilmesinin de hatalı olduğuna; davacının davasının yukarıda açıklanan gerekçeler ile kısmi dava olması, davacının ikinci kez ıslah dilekçesi vermesinin mümkün olmaması, ıslah edilen miktar yönünden davanın zamanaşımına uğraması nedeni ile taleple bağlı kalınarak karar verilmesinde hata olmadığı gerekçesiyle; taraf vekillerinin başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; mal rejiminin tasfiyesi davalarında alacakların davanın açıldığı tarihte belirlenmesinin mümkün olmadığından kısmi dava olarak açıldığının kabul edilemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olduğunu, davanın açılmasından bu yana 17 yıl geçtiğini, yargılamanın 17 yıl boyunca bitirilemediği için hakkın zamanaşımına uğramasına Mahkemenin sebep olduğunu, defalarca alınan bilirkişi raporuna rağmen Mahkemenin henüz alacağı kesin olarak belirlemediğini, somut olayda 7 adet taşınmaz, araçlar ve yatırımı hesabındaki birikimlerden davacının emeğinin karşılığının 50.000,00 TL olarak belirlenmesinin doğru olmadığını, davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü talebin yeni bir dava niteliğinde olmayıp, dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması olduğunu, bu nedenle dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek zamanaşımı def'inin ıslaha karşı ileri sürülemeyeceğini; 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm açısından 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün kişisel mal olduğu ve bu sebeple davalı lehine denkleştirme yapılmasının hatalı olduğunu; 41558 ada 7 parsel sayılı taşınmazın da davalı tarafından satış sureti ile edinildiğini, müvekkili lehine katkı payı alacağının hesaplanması gerektiğini; 9400 ada 36 parsel sayılı taşınmaz yönünden de müvekkili lehine katkı payı alacağının hesaplanması gerektiğini, Mahkemece zamanaşımı nedeniyle kaldırma kararına rağmen inceleme ve değerlendirme yapmadığını, daha fazla katkı payı alacağına hükmedilmiş olsaydı faiz başlangıcının değişeceğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde sadece katkı payı alacağı talep ettiğini, katılma alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hangi taşınmaz için katkı payı, hangi taşınmaz için katılma alacağına hükmedildiğinin belli olmadığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını, katkının ispatlanamadığını; ... Yapı Kooperatifinin kamulaştırılan arsasının dikkate alınmadığını, kooperatif ödemelerinin OHAL tazminatı ile yapıldığının gözetilmediğini; ... Yapı Kooperatifi hissenin değerinin yanlış belirlendiğini, devri parasının bir kısmı ile kooperatif borcunun kapatıldığını, bu hususun göz ardı edildiğini; 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölüm 113 ada 69 nolu parsel 23 nolu bağımsız bölümün satış parası ile alındığını, satış parasının üzerine para eklenmediğini, 20199 ada 5 parsel 32 nolu bağımsız bölümün edinme değerinin yanlış belirlendiğini; davacının katkı oranın yanlış ve fazla belirlendiğini, davacı adına da dört adet taşınmaz bulunduğunu; katılma alacağı hükmedilen malların da müvekkilinin kişisel malı olduğunu; ... Konut Yapı Kooperatifine müvekkilin 1999 yılında üye olduğunu, ödemelerin 2002 yılından önce bittiğini, kooperatife olan borcun da dikkate alınmadığını; bütün araçların evlilik birliğinden önce edinilen aracın devamı olduğunu, kişisel malın dikkate alınmadan alacağın hesaplanmasının hatalı olduğunu; yatırım hesabındaki paranın da aracın satışından elde edilen para olduğunu, katılma alacağını azaltma kastı ile çekilmediğini, mevduatın değerlemesininde fahiş olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın niteliği, ıslah dilekçesiyle artırılan miktar yönünden zamanaşımının dolup dolmadığı, kişisel mal savunması ve ispatı, alacak ve talep miktarı, katkı payı oranı ve katkının ispatı ile faiz noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 107 nci maddesi, 109 uncu maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 1086 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi; 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı ve devamı maddeleri. 646 ncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince ve davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.