"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/201 E., 2023/691 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/428 E., 2020/371 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, erkeğin tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf edilmeyen yönler kesinleşmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı kadının boşanma davasının kabulü yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı- karşı davacı erkek vekilinin kadının boşanma davasının kabulü yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davalı- karşı davacı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadının 11 yaş küçük olmasını sorun haline getirdiğini, giyimini kendine göre sınırladığını, yersiz kıskançlıklar yaptığını, kendi ailesinin taleplerini kadına dayatmaya başladığını, eşi ve çocukları için yaptığı harcamalar için defter tutmaya başladığını, kışın kombiyi kapatmak suretiyle eşi ve çocuklarını soğuk evde oturmaya zorladığını, aşırı tutumlu davranışları ile ailenin ihtiyaçlarını karşılamaktan kaçındığını, çocuklar hastalandığında masraf olmasın diye doktora götürmekten kaçındığını, eş ve çocuklarının haklı ve makul isteklerini sorun haline getirmek suretiyle kadına ve çocuklara psikolojik travma yaşattığını, oturmaya elverişli olmayan evde oturmaya mecbur bıraktığını, bu nedenlerle müvekkilinin ailesinden sağladığı yardım ile yakın mahallede ev kiralamak zorunda kaldığını, tarafların 4-5 senedir karı koca ilişkisinin bulunmadığını, erkeğin tavır ve davranışları nedeniyle yataklarını ayırdıklarını, kadına ve çocuklara karşı hakaret içerikli söylemlerde bulunduğunu, rencide ettiğini, at yarışlarına para yatırdığını, ortak çocukların okul ve sosyal ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, çocukları ile zaman geçirmekten kaçındığını, havadan sudan sebeplerle sorun çıkararak kadını sürekli olumsuz yönde eleştirerek kadının kendisine olan güven ve saygısını zedelediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 300.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, eve pis su değil sadece yağmur suyunun girdiğini, müvekkilinin hemen çözüm için uğraştığını, ancak kadının bir anda evi boşaltarak müvekkilini terk ettiğini, kilidi değiştirdiğini ve hemen adına olan ortak konutun elektrik, su, doğal gaz ve tüm aboneliklerini kestirerek, evin ampullerine kadar sökerek, bir şahsa kiraya vermesi üzerine evine giremediğini, sokakta kaldığını, ablasına sığınmak zorunda kaldığını, kadının ben merkezci, egoist bir yapıda olduğunu, maddîyata aşırı düşkün olduğunu, sadece kendisi için çalışan evin hiçbir giderine katkısı olmayan, nazik ilgili ve düşünceli olmayan, sevgi ve saygıdan uzak, her zaman lüks bir hayat özlemi içinde olup, sürekli sevmediğini, arzu etmediğini, beğenmediğini, boşanacağını söylediğini ve yatağı ayıran bir kişilik olduğunu, müvekkili hastalanıp ameliyat olduğunda bakmadığını, hastaneye dahi gelmediğini, çocukları da getirmediğini, tatile gittiğini, müvekkiline ablasının baktığını, müvekkilinin kanser olup vefat eden annesiyle hiç ilgilenmediğini, cenazesine bile kerhen gelerek cenaze evinde dahi boşanacağını söyleyerek aleyhine dedikodular yaptığını, müvekkilinin çalışarak aldığı evin tapusunu kadının adına yaptığını, müvekkilinin kadın tarafından horlandığını, fiziki ve psikolojik şiddete, hakarete maruz kaldığını, müvekkilinin rahatsızlığına rağmen çalışması fazla para getirmesi için müvekkilini baskı altına aldığını, çocuklarına baba terbiyesi vermesini engellediğini, müvekkilinin ailesini istemediğini, misafir istemediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, evi su bastığında ilgisiz kaldığı, kadının ise erkeğe hakaret ettiği, beğenmediğini söylediği, aşağıladığı, boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Aslınur'un velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, diğer ortak çocuk Asya İrem'in yargılama sırasında ergin olduğu dikkate alınarak velâyeti ve nafaka talepleri hususunda karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının tazminat taleplerinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan erkek lehine 7.500,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, kadına verilen tedbir nafakasının 18.06.2019 tarihinden itibaren kaldırılması, yoksulluk nafakasının reddi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, kadının tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen vakıaların sabit olduğu, erkeğin istinaf kanun yoluna başvurmaması nedeni ile Mahkemece erkeğe yüklenen vakıanın kesinleştiği, erkeğin ayrıca evin koşullarının yaşamaya uygun olmamasına rağmen kiraya çıkmak istemediği, çocuklara ve kadına karşı da ilgisiz olduğu, maddî ve manevî olarak kadını kısıtladığı vakıalarının da sabit olduğu, kadının erkeğe yönelik diğer iddialarını ispat edemediği, taraflar arasındaki geçimsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, bunda da erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu, kadının erkeğin davasının kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine, kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, erkeğin ağır, kadının az kusurlu sayılmalarına, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, kadın lehine dava tarihinden itibaren başlamak üzere verilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının kaldırılmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle kadının bu yöndeki istinaf talebinin kısmen kabulü ile kadın lehine İlk Derece Mahkemesince takdir edilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının mükerrer olmamak kaydı ile erkekten alınarak kadına verilmesine, belirlenen tedbir nafakasının boşanma kararın kesinleşme tarihine kadar devamına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, erkeğin tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, tedbir nafakası ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda erkek ağır, kadın az kusurlu olarak kabul edilmiş ise de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda birinci paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı- karşı davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde davacı- karşı davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı- karşı davacı erkek vekilinin, kadının boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönlerinden erkek yararına BOZULMASINA,
b.Davalı- karşı davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.