"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1149 E., 2023/413 K.
KARAR : Kararın kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/601 E., 2019/489 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, velâyet düzenlemesi yönünden ise kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; kadının ailesinin baskıları neticesinde evlilik birliğinin sarsıldığını, kadının eşine ve eşinin yakınlarına hakaret edildiğini, kadının 14.06.2018 günü evi terkettiğini, çocuğunu dahi almadığını, ablası vasıtasıyla eve dönmeyeceği, çocuğu almayacağı, eşi ile görüşmeyeceği yönünde haber yolladığını, kadının abisinin erkeği tehdit ettiğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın davaya süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının evden bir sebep olmaksızın ayrıldığı, her ne kadar beyanında evden kavga üzerine ayrılmak zorunda kaldığını ifade etmiş ise de süresinde cevap dilekçesi verilmediği için, iddialarının bu dosya bakımından hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, yine dinlenen tanık beyanları ile davalı kadının evden ayrılırken çocuğunu da almasına engel bir durum belirtilmediği, çocuğu bırakarak evden ayrıldığı, bu durumda davalı kadının evlilikte birlik görevini yerine getirmediği, davalının tam kusurlu davranışları sebebi ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin sosyal inceleme raporundaki tespitler doğrultusunda babaya bırakılmasına, anne ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi ve nafaka taleplerinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince tespit edilen kusurların gerçekleştiği, boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkına sahip olan kadın yararına tedbir nafakası ödenmesine ilişkin yasal koşulların oluşmuş olmasına rağmen kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğu, velâyet düzenlemesi yapılırken tek kişilik uzman raporunun yetersiz olduğu ve üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından rapor düzenlemesi gerekirken bu hususa riayet edilmediği gerekçesiyle kadının tedbir nafakası ve velâyet düzenlemesine yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, velâyet düzenlemesi yönünden gereken araştırma yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine, velâyet düzenlemesi yönünden kesin olmak üzere karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; velâyet düzenlemesinde verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, kadının işe girdiğini, geliri olan kadına tedbir nafakası verilemeyeceğini ileri sürerek kararın velâyet düzenlemesi ve aleyhine hükmedilen tedbir nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadına yapılan tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, kadının cevap dilekçesi sunmamasından dolayı kusurlu bulunmasının hatalı olduğunu, Mahkemece re'sen araştırma yapılması gerektiğini, erkeğin kadına karşı şiddet, baskı ve korkutma eylemlerini gerçekleştirdiğini, velâyet düzenlemesinin hatalı yapıldığını, nafaka miktarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi ve tedbir nafakasının miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, ortak çocuğun velâyetine ilişkin verilen kaldırma ve gönderme kararının hatalı olup olmadığı, kadın yararına tedbir nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ile oluşmuş ise miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Taraflar arasındaki davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesine karar verilmiş, kararın davalı kadın tarafından "kusur belirlemesi, nafaka ve velayet düzenlemesi" yönünden istinaf edilmesi üzerinde Bölge Adliye Mahkemesince istinaf edilmeyen boşanma hükmünün kesinleştiği, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu, velayet yönünden ise eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının velayet ve tedbir nafakası yönünden kaldırılarak kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, velayet yönünden gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, sair yönlerden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı erkek tarafından "velâyet düzenlemesi ve tedbir nafakası" yönünden, davalı kadın tarafından ise "kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi ve tedbir nafakasının miktarı" yönünden temyiz yoluna başvurulmuştur.
Boşanma davalarında gerek taraflara atfedilen kusurlar, gerekse boşanmanın eki (fer’îsi) niteliğindeki maddî ve manevî tazminat, nafaka ve özellikle velâyet gibi konular boşanmaya bağlı ve birbirinden ayrılamayacak niteliktedir. Boşanma davası ve eklerinin biri hakkında verilecek hüküm diğerinin sonucunu etkileyecek olup, bu istemler hakkında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi ancak bu istemlerin birlikte görülüp değerlendirilmesi suretiyle mümkündür.
Kural olarak, İlk Derece Mahkemesince verilen karar sonrasında tarafların istinaf itirazı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince boşanma veya boşanma davasının ekleri yönünden istinaf incelemesi yapılırken; şayet dosyada giderilebilecek bir eksiklik varsa bu eksikliğin 6100 sayılı Kanun'un 353 vd. maddeleri uyarınca ve usul ekonomisi de göz önünde bulundurularak Bölge Adliye Mahkemesince giderilip İlk Derece Mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dahil gerekli kararları verebilir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından giderilemeyecek nitelikte bir eksiklik bulunması durumunda ise, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmadığından kesinleşen yönler hariç olmak üzere boşanma ve ekleri ayrılmadan, istinaf edilen tüm yönlerden kararın tamamının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi gerekir (6100 sayılı Kanun md. 353). Aksi uygulamayla, birbiriyle bağlantılı ve sonuçları birbirlerini doğrudan etkileyebilen istemlerin ayrılması; sağlıklı, isabetli infazı kabil kararlar verilmemesine sebep olacağı gibi bu durum usul ekonomisine de aykırıdır.
Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesince verilecek yeni karar ile temyiz incelemesi sonucu verilecek olası bozma kararı sonrası, İlk Derece Mahkemesince verilecek karara karşı kanun yollarında da değişiklik olacaktır. Çünkü, temyiz incelemesi sonucu bozma kararı verildiğinde (Bölge Adliye Mahkemesi daha evvel bu konuda esastan ret kararı verdiğinden), yeni karar sadece temyiz yoluna tabi olacak, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırıp gönderdiği yönlerle ilgili İlk Derece Mahkemesi bir karar verdiğinde bu karar ise önce istinaf, sonra temyiz aşamalarından geçecektir. Dolayısıyla, zorunlu olarak birlikte görülmesi gereken dava ve ekleri ayrı ayrı dosyalarda görüşülüp ayrı ayrı yasa yollarından geçerek ortaya hukuken ve usulen karmaşık ve hukuki güvenirlik ilkesine aykırı bir durum çıkabilecektir.
Boşanma davası ve ekleri birbirinden ayrıldığında, biri hakkında verilecek hüküm diğerinin sonucunu etkileyecek nitelikte olması nedeniyle; örneğin, boşanma sorunu halledilmeden velâyete ilişkin uyuşmazlık, velayete ilişkin uyuşmazlık çözülmeden kişisel ilişki ve iştirak nafakası, kusur sorunu çözülmeden maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına ilişkin uyuşmazlık çözülemeyeceğinden, bu istemlerin biri diğerinin sonucunu bekleyecek, gereksiz zaman kaybı ve usul ekonomisine aykırı bir yargılama süreci başlatılmış olacaktır.
Diğer yandan, bilindiği üzere Bölge Adliye Mahkemelerinin, esasa ilişkin hiçbir hüküm içermeyen ve yalnızca (münhasıran) gönderme kararları kesindir (6100 sayılı Kanun md. 353/1-a). Ancak, somut olayda Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf istemi üzerine vermiş olduğu karar, yalnızca (münhasıran) gönderme kararı olmayıp aynı dava ve eklerine ilişkin esas hükümle birlikte, aynı davanın eki niteliğinde olan velayetle ilgili kaldırma ve gönderme kararı verilmiştir. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesinin eldeki dosyaya ilişkin kararı tüm yönleriyle temyizi kabil bir karardır. Diğer bir anlatımla, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının tüm yönleriyle temyizen incelenmesi yönünden herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Somut olayda incelendiğinde, boşanmanın eki niteliğinde bulunan ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde boşanma davasının eki olması sebebiyle tüm istinaf istemlerinin bir bütün hâlinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, boşanma davasının eki niteliğindeki velayet düzenlemesinin asıl davadan ayrılmak suretiyle velayete ilişkin hükmün kaldırılarak dosyanın bu yönüyle İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi, sair yönlerden ise kısmen istinaf incelemesi yapılarak esastan karar verilmesi hatalı olmuş, temyiz edilen hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.