Logo

2. Hukuk Dairesi2023/7994 E. 2024/290 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sırasında yapılan uzlaşma tutanağında davacının İsviçre'deki emeklilik fonundan feragat ettiği belirtilmesine rağmen, davalının sonradan bu fondan hak talep etmesi nedeniyle davacı tarafından açılan maddi tazminat davasının kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının boşanma davası sırasındaki feragat beyanı ve dava dışı uzlaşma tutanağının İsviçre’deki emeklilik hakları yönünden sonuç doğurmayacağı, davalının kötü niyetli hareketi nedeniyle davacı erkeği zarara uğrattığının ispat edilemediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1265 E., 2023/1000 K.

DAVA TARİHİ : 17.09.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çeşme Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/537 E., 2022/174 K.

Taraflar arasındaki maddî tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen kısım yönünden kaldırılmasına ve bu kısım yönünden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazının ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki boşanma kararının 19.03.2018 tarihinde kesinleştiğini, boşanma dava dosyası arasında taraflarca düzenlenen 06.02.2018 tarihli uzlaşma tutanağının mevcut olduğunu ve tutanağın 3/c maddesinde "...Elif Yolalan, İsviçre'de bulunan emeklilik birikimi diğer taşınmazlar ve herhangi bir mal varlığı ile ilgili haklarından şartsız olarak feragat edip hiçbir hak ileri süremeyecektir..." şeklinde belirtildiği gibi bu hususun mahkeme kararı hüküm fıkrasının üç numaralı bendinde "...tarafların maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası, katkı-katılma payı alacağı taleplerinden vaki feragat nedeniyle reddine..." şeklinde belirtildiğini, belirtilen maddeler gereği tarafların boşanma davasından sonra birbirlerinden hiçbir talepte bulunmayacağı yönünde iradelerinin birleştiğini, taraflar arasındaki boşanma kararının kesinleşmesinden sonra davacı erkeğin, İsviçre'de bulunan emeklilik birikimini çekmek amacıyla başvuruda bulunduğunu, ancak İsviçre yetkili makamının, davalı kadının rızası olmadan paranın tamamının davacı erkeğe teslim edilemeyeceğinin belirtildiğini, kadınla kurulan iletişim neticesinde rıza göstermeyeceğini beyan ettiğini ve sonrasında kadın aleyhine İsviçre'de dava açıldığını, davalı kadının paranın yarısı üzerinde hak iddia ettiğini ve İsviçre yetkili mahkemesi tarafından emeklilik birikiminin yarısının kadına ödenmesine karar verildiğini, taraflar arasındaki boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında davalı kadının son duruşmasında hazır bulunduğunu, davalı kadının, emeklilik birikimi de dahil olmak üzere herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmadığını belirttiğini, kararın bu hali ile kesinleştiğini ve davalı kadının kesinleşen bu mahkeme kararı ile yapmama borcu altında girdiğini, davalı kadının bu yükümlülüğüne aykırı davrandığını, erkeğin, kadına 168.763-CHF ödeme yaptığını ve zararı doğduğunu, bu hususun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 113 üncü maddesinde de düzenlendiğini, her ne kadar İsviçre Kanunlarının davalı kadına emeklilik tasarruflarının akıbeti ile ilgili İsviçre Mahkemelerinin münhasır yetkisi olduğu bu nedenle birikimden talepte bulunabilme hakkı vermişse de davalı kadının bu davranışının açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000-CHF maddî tazminatın dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan ıslah dilekçesinde özetle; tazminat miktarının 168.763-CHF olarak ıslah ettiklerini ve yasal faizi ile birlikte kadından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların 1998 yılında evlendiğini ve anlaşmalı olarak boşandıklarını, taraflar arasında düzenlenen uzlaşma tutanağında; emeklilik sigortası ile ilgili kadının payına düşecek kısımdan feragat edildiği ve bu haktan vazgeçildiğinin belirtildiğini, 15.02.2018 tarihli duruşmada da tarafların beyanlarında bu hususa değinildiğini, ancak gerekçeli kararın hüküm fıkrasında uzlaşma tutanağının mahkemece onaylandığına dair bir hüküm bulunmadığını, gerekçe kısmında her iki tarafında da bu haktan feragat ettiklerinin yazıldığını, uzlaşma tutanağında belirtilenin, karşı tarafın hakkı olan yüzde elli hisseden fazlasının istenemeyeceği olduğunu, bu hususun İsviçre Mahkemesi kararında da belirtildiğini, feragatin karşı tarafın payına ilişkin olduğu ve yüzde ellisinin davalı kadına verildiğini, duruşma tutanağındaki beyanın, her iki yanın da diğerinin sahip olduğu pay için dava açma haklarından feragat ettiklerine ilişkin olduğunu, davalı kadının üstlendiği yapmama borcunun, davacı erkeğe düşen emeklilik payından hak talep etmemeye ilişkin olduğunu, emeklilik birikiminin davacı erkek tarafından tek başına yapılmadığını, her iki tarafa da ait olduğunu, davalı kadın, sadece davacı erkeğe ait olan birikimin üzerindeki hakkından vazgeçtiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, sulh protokolüne aykırılıktan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, her ne kadar Çeşme Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2013/290Esas, 2018/123Karar Sayılı dosyasında sulh doğrultusunda tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına karar verilmiş ve hüküm 19.03.2018 tarihinde taraflarca istinaf edilmeden kesinleşmiş ise de Aile Hukuku uyuşmazlıklarında; tarafların dava konusu üzeride tasarruf yetkileri bulunmadığı için teknik anlamda sulhün mümkün olmadığı, 4721 sayılı Kanun'un 184 üncü maddesi hükmü uyarınca tarafların kabulünün hâkimi bağlamayacağı, tarafların sulh ile davayı sonlandıramayacağı, yine ikrarın da hâkimi bağlamayacağı, tarafların duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle sulh protokolü doğrultusunda şartları haiz ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilmesi gerektiği, davacı ve davalı asıllar dinlenilmeksizin vekâletnamelerinde sulh yetkileri bulunduğu ve sulh protokolü düzenledikleri gerekçe gösterilip vekillerin beyanı ile yetinilerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanma hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, öte yandan mahkemeye sunulu "Boşanma ve Fer'ilerine İlişkin Uzlaşma Tutanağı" başlıklı 06.02.2018 tarihli sözleşmenin taraflarca bizzat imzalanmadığı, protokolün taraf vekilleri tarafından imzalı olduğu işbu sebeplerle Çeşme Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2013/290Esas, 2018/123Karar sayılı dosyasındaki boşanma ve fer'îlerine yönelik sulhün tarafları bağlamayacağı, davacının işbu sulh protokolüne dayanarak alacak talep etme hakkı olmadığı, hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine, kadın yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7 inci maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekâlet ücreti takdirine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, taraflar arasında görülen ve kesinleşen mahkeme kararının bağlayıcı olmadığı yönündeki gerekçenin isabetli olmadığı, kesinleşen mahkeme kararının etkisinin ancak yargılamanın iadesi davası ile ortadan kalkacağı, tarafların sulh yolu ile boşandıkları, protokol hükmünde de yazılı olduğu üzere davalı kadının, davacının emeklilik birikimi üzerinde hak talep edemeyeceği, ancak kadının İsviçre'de bulunan emeklilik hesabından hak talep ettiği, davacı erkeği zarara uğrattığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın; tarafların boşanmalarına ilişkin mahkeme dışı düzenlenen uzlaşma tutanağı ile boşanma davası sırasında duruşmada alınan beyanlara aykırı eylem nedeniyle maddî tazminat istemine ilişkin olduğu, İlk Derece Mahkemesince; bir yandan taraflarca yasa yoluna başvurmaksızın kesinleşen mahkeme kararı tartışılarak verilen boşanma hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğu kabul edilmiş, diğer taraftan da; mahkemeye sunulu sözleşmenin taraflarca imzalanmadığı için bu sulhün tarafları bağlamayacağından davacının anılan sulh protokolüne dayanarak alacak talep etme hakkı bulunmadığı kabul edilerek işin esasının incelenmesine rağmen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilerek gerekçe de kendi içinde çelişki oluşturulduğu, öncelikle kesinleşen bir mahkeme hükmü yasal olarak ortadan kalkmadıkça kesin hüküm etkisini sürdüreceği, elde ki olayda; boşanma kararı ortadan kalkmadığına göre mahkemenin kesinleşen bu kararı gerekçede tartışarak usul ve yasaya aykırı bulmasının doğru olmadığı, bundan ayrı davacı, davalının haksız hareketi nedeniyle maddî zarara uğradığını iddia ederek bu zararın giderilmesi için eldeki davayı açtığına göre dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, somut olayda çözümlenmesi gereken hususun; tarafların boşanmalarına ilişkin dosyadaki beyan ve taraf vekillerince düzenlenen 06.02.2018 tarihli boşanma ve fer'îlerine ilişkin uzlaşma tutanağının davalı kadını bağlayıp bağlamadığı, buna göre davalı kadının kötüniyetli bir hareketi nedeniyle davacı erkeği zarara uğratıp uğratmadığı olduğu, taraflar arasındaki boşanma dava dosyasının incelenmesinde; 15.02.2018 tarihli celse davacı erkek vekili, davalı kadın ve davalı kadın vekilinin hazır bulunduğu, taraf vekilleri imzalı olarak alınan beyanlarında; celse arasında tarafların 06.02.2018 tarihli mahkeme dışı uzlaşma tutanağı ile uzlaştığı, davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca kabulüne karar verilmesi, karşılıklı olarak maddî ve manevî tazminat, katılma alacağı ve katkı payı ve yoksulluk nafakası talebi bulunmadığı, bu taleplerinden feragat ettikleri, birleşen boşanma davasının geri alınması ve geri alınmaya muvafakatlerinin olduğu, İsviçre'de bulunan emeklilik sigortası, emeklilik bildirimi, diğer taşınmazlar veya herhangi bir malvarlığı ile ilgili haklarından feragat ettikleri, duruşmada davalı kadının hazır bulunmasına rağmen beyanının alınmadığı gibi vekilinin beyanına karşı diyeceklerininde sorulmadığı, aynı celse tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, birleşen boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, hüküm fıkrasında bunlardan ayrı olarak tarafların maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası, katkı payı ve katılma payı alacağı taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verildiği, davacının beyanlarında geçen 06.02.2018 tarihli mahkeme dışı uzlaşma tutanağının yargılama sırasında dosyaya ibraz edilmediği, bu sebeple hükme de geçmediği ve tutanağın tarafların imzaları bulunmaması sebebiyle geçersiz olduğu, dosya kapsamı bir bütün olarak incelenip değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki boşanmanın anlaşmalı olarak gerçekleşmediği, kadın vekilinin, taraf vekillerince düzenlenip usulen geçersiz olan uzlaşma tutanağına atıfta bulunarak duruşmada dava konusu emeklilik haklarından feragat ettiklerini beyan ettiği, boşanma davası ile birlikte aynı dosyada emeklilik haklarına ilişkin olarak açılmış bir dava bulunmadığından, her ne kadar vekilin vekâletnamesinde davadan feragat yetkisi olsa da; burada ki feragatin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 307 inci ve devamı maddelerinde düzenlenen hukuki anlamda feragat olmadığı, çünkü anılan feragatin davayı sona erdiren bir taraf işlemi olduğu, davalının ya da vekilinin emeklilik haklarını aldıkları, bu konuda alacakları kalmadığı yönünde mahkeme içi ikrar sayılabilecek bir beyanlarının da olmadığı, kesinleşen İsviçre Mahkemesi ilamına göre emeklilik haklarının, ancak münhasıran İsviçre'de görülebilecek bir dava sırasında ve koşullarının varlığı halinde feragata konu olabilecek bir hak olduğu, Türkiye'de görülmekte olan çekişmeli boşanma davasında henüz feragat hakkının da doğmadığı, doğmamış bir haktan feragatin söz konusu olamayacağı, nitekim boşanma davasında emeklilik haklarına ilişkin herhangi bir hüküm de kurulmadığı gibi tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmüne dayalı olarak boşanmasına karar verildiği, her ne kadar davacı vekili yargılama aşamasında ileri sürmemekle birlikte istinaf dilekçesinde; davalı kadının Çeşme Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2016/50 Esas sayılı dosyasında dava konusu emeklilik hakları yönünden katılma alacağı davası açıp, uzlaşma tutanağı gereği bu davayı geri aldığını ileri sürerek mahkeme kararını ibraz etmiş ise de; anılan mahkeme kararının dava dilekçesinde emeklilik haklarına ilişkin bir davadan bahsedilmediği gibi bu davanın açılmış olması halinde dahi davacının davadan feragat etmeyip 6100 sayılı Kanun'un 123 üncü maddesine göre davasını geri aldığı, geri alınan bir davanın da her zaman açılabileceği, davadan feragat hali söz konusu olmadığından hakkın ortadan kalkmadığı, açıklanan nedenlerle, davalının, boşanma davası sırasındaki feragat beyanı ve dava dışı uzlaşma tutanağı emeklilik hakları yönünden sonuç doğurmayacağından mahkemenin bu yönü amaçlayan gerekçesi yerinde ise de; davanın, davacının davalıdan kaynaklı bir sebeple maddî zarara uğradığı ispat edilemediğinden reddine karar verilmesi gerekirken gerekçeye aykırı bir şekilde hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru değil ise de; sonucu itibariyle ret kararının doğru olduğu, bu durumda davacının istinaf başvurusunun davanın reddine ilişkin gerekçe yönünden kabulü ile gerekçenin yukarıda açıklanan şekilde düzeltilerek, hükmün bir numaralı bendinin kaldırılarak, yerine davanın reddine şeklinde hüküm kurulmasına, davalı tarafın kararı istinaf etmemiş olması nedeni ile kararı istinaf eden davacı aleyhine hüküm kurulamayacağından vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesince verilen miktarın aynen korunmasına, davacı vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabul dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile hükmün tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın esastan reddine karar verildiği, vekâlet ücretini bu kapsamda düzenlemesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu, kadın yararına nispi vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiği belirtilerek; vekâlet ücreti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; tarafların boşanmalarına ilişkin dava dosyasında, mahkeme dışı düzenlenen uzlaşma tutanağı ile boşanma davası sırasında duruşmada alınan beyanlarına aykırı olarak hareket edilmesi nedeniyle maddî tazminat istemine ilişkin olup uyuşmazlık davacı tarafça kusurlu hareketin ispatlanıp ispatlanmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 307 inci maddesi, 323 üncü ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.