Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8139 E. 2024/7103 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirleme, nafaka miktarı ve tazminat taleplerinin yerindeliği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların fiili ayrılık süresi, davalının daha önce açtığı boşanma davasından feragat etmesi, davacıya kusur olarak yüklenen TV programına çıkma eyleminin daha önceki davada affedilmiş olması ve davalının haksız olarak birlikte yaşamaktan kaçınması hususları gözetilerek, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/912 E., 2023/1091 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/562 E., 2023/417 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince Mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin,müvekkiline şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, Ankara ili, ... İlçesi, ... Mah. 60581 ada 8 parselde kayıtlı 5 nolu bağımsız bölümün ortak konutun dava süresince müvekkile tahsisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde, davacı iddialarının doğru olmadığını, yetki itirazlarının bulunduğunu ve Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak talep edilen tazminatların reddini, yararına aylık 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 1.6.2022 tarih, 2022/394 Esas ve 2022/402 Karar sayılı kararı ile; mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Ankara nöbetçi aile mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının, müvekkilini evden kovduğunu, oğlu ile yaşamaya başladığını, davalı ile yaklaşık 6 yıldır ayrı yaşadıklarını, müvekkilinin yerleşim yerinin Ankara ili ... ilçesi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Bölge Adiye Mahkemesinin 19.7.2022 tarih ve 2022-1091 esas 2022-1209 Karar sayılı kararı ile; davalı erkeğin yetki itirazı İlk Derece Mahkemesince ön sorun şeklinde incelenmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karara bağlandığı, İlk Derece Mahkemesince yapılacak iş Hukuk Muhakemeleri Kanununun 164 ve 117/3 maddelerinde gösterilen şekilde inceleme yapılabilmesi için duruşma açılarak taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınıp, gösterdiği takdirde toplanarak gerçekleşecek sonuca göre yetki itirazı hakkında bir karar vermekten ibaret olduğu, yine dosya içerisindeki davalı hakkındaki 27.10.2014 tarihli sağlık kurulu raporunda gözetildiğinde davalının taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığı, bulunmuyorsa davalıya vasi tayin ettirilmesi hususu da gözetilmemiş olup, bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm tesisinin doğru görülmediği, bu sebeple, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yukarıda gösterilen şekilde araştırma yapılıp sonucu uyarınca karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı erkeğin eşine hortumla ve et tahtasıyla vurarak şiddet uyguladığı, erkeğin davacı kadın hakkında boşanma davası devam ederken almış olduğu uzaklaştırma kararları sonrası dosyadan feragat etmiş olmasına rağmen davalı kadını eve davet etmediği ve ortak konuta almadığı; kadının da TV programına çıktığı ve aile içerisindeki sorunları televizyon programında anlattığı, tv programları altında aile hayatının mahremiyetinin paylaşılması davacı kadının kusurlu eylemleri olarak kabul edildiği, bu yüzden tarafların eşit kusurlu olduğu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, davacı yararına aylık 1.000,00 TL tedbir, 1.800,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, davacının maddî ve manevî tazminat, davalının manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1-Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalının kusurlu olduğunu, müvekkilinin ortak eve dönmek istese de davalının eve almadığını, yaklaşık yedi yıldır çocuklarının yanında yaşadığını, tedbir nafakası miktarının az olduğunu, davalının 9.000,00 TL'den fazla gelirinin olduğunu, nafakanın 4.500,00 TL'ye artırılması gerektiğini, boşanma davası açıp müvekkilini uzaklaştırma kararı ile evden uzaklaştırıldığını, müvekkilinin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını, müvekkili yararına aylık 4.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2-Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; emekli olduğunu, emekli aylığı dışında gelirinin bulunmadığını, çalışmasının mümkün olmadığını, torunun kendisi ile birlikte yaşadığını, davacı yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması gerektiğini, manevî tazminat talebinin reddinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, boşanmaya neden olan olaylarda kusurunun olmadığını, davacının kusurlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, lehine manevî tazminata hükmedilmesini, tedbir ve yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, nafakanın kaldırılmasının mümkün olmaması halinde nafaka miktarının indirilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan yargılama ve toplanılan delillerden, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilmiş ise de, tarafların 2016 yılından bu yana ayrı yaşadıkları, davalı erkek tarafından davacı kadına karşı 30.06.2016 tarihinde açılan boşanma davasında erkeğin 18.01.2017 tarihli dilekçesiyle davasından feragat etmesi nedeni ile Ankara 11. Aile Mahkemesinin 18.01.2017 tarih ve 2016/1230 esas, 2017/20 karar sayılı ilamı ile davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiği, feragatle, kadından kaynaklanan önceki olayları af etmiş veya en azından hoşgörü ile karşıladığı, feragat tarihinden sonra tarafların biraraya gelmedikleri gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddî olayın varlığı da kanıtlanamadığı, her ne kadar ilk derece mahkemesince kadının feragat sonrası ayrı yaşanılan dönemde 18.12.2017 tarihinde bir TV programına çıkarak aile hayatının mahremiyetini paylaştığı gerekçesi ile kusur verilmiş ise de kadın tarafından 11.06.2019 tarihinde açılan tedbir nafakası davasında Eskişehir 3. Aile Mahkemesinin 05.12.2019 tarih ve 2019/358 esas, 2019/875 karar sayılı ilamı ile "davalı her ne kadar ayrılık sürecinde davacının televizyona çıkıp kendisini tehdit ettiğini ve bu sebeple davacı ile bir araya gelmekten korktuğunu dile getirmiş olsa da, duruşmada davalının televizyona çıkma olayı sonrası zaten davacıyı affettiğini beyan etmesi" gerekçesi ile kadına bu yönde bir kusur verilmediği, bu kararın istinaf edilmeksizin kesinleştiği, bu hali ile kadına bu yönde herhangi bir kusur yüklenemeyeceği, ilk derece mahkemesince davacı kadına yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiğinin anlaşıldığı, İlk derece mahkemesince erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında kadın tarafından açılan tedbir nafakası davasında erkeğe yüklenen ve istinaf edilmeksizin kesinleşen kusurların da ("davalının açmış olduğu boşanma davası ve uzaklaştırma kararı ile davalının ortak konuttan ayrılmak zorunda kaldığı ve bir daha ortak konuta dönemediği, davalının boşanma davasından feragat ettiği halde boşanmasalar da artık davacıyla birlikte yaşamak istemediğini ve bir araya gelmeyeceğini beyan etmesi ile davalının haksız olarak birlikte yaşamaktan kaçınması") gerekçeye eklenmesi gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesinin hatalı kusur belirlemesinin düzeltilmesi gerektiğinden kadın lehine aylık 1800 TL yoksulluk nafakası ile 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, davalı kadının sair davalı erkeğin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin,emekli olduğunu, emekli aylığı dışında gelirinin bulunmadığını, çalışmasının mümkün olmadığını, torunun kendisi ile birlikte yaşadığını, davacı yararına hükmedilen nafakaların kaldırılması gerektiğini, boşanmaya neden olan olaylarda kusurunun olmadığını, davacının kusurlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, nafakanın kaldırılmasının mümkün olmaması halinde nafaka miktarının indirilmesi kararın sadece davacı tarafın tanıklarının gerçekdışı beyanları esas alınarak oluşturulduğunu, kusur tespitinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının "boşanma" dışındaki bütün taleplerinin reddine karar verilmesi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ıncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.