Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8328 E. 2023/5275 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanmış eşler arasında, velayeti babada olan çocuklarla anne arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılıp kaldırılmaması gerektiği.

Gerekçe ve Sonuç: Çocukların üstün yararı gözetilerek, anne ile çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasının çocuklar ile anne arasındaki bağı tamamen koparacağı ve çocukların üstün yararına uygun düşmeyeceği gerekçesiyle, yerel mahkemenin kişisel ilişkiyi kaldıran kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1661 E., 2023/1603 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ...6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/643 E., 2023/493 K.

Taraflar arasındaki anne ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların ...3. Aile Mahkemesinin 2016/75 Esas - 2016/804 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verildiğini, çocuklar ile davalı arasında kişisel ilişki kurulduğunu ancak 2015 yılında davalının çocukları terk ederek gittiğini, çocuklar ile ilgilenmediğini, çocuklarında annelerini görmek istemediğini, davalının alkol ve uyuşturucu kullandığını, gece hayatının olduğunu, sürekli başka erkeklerle görüştüğünü, davalının yaşam biçimi ve davranışlarının çocukları tehlikeye düşürdüğünü belirterek davanın kabulü ile, çocuklar ile davalı arasında boşanma ilamı ile kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde; ...Eğitim Araştırma Hastanesinin 15.10.2016 tarihli toksik madde araştırma raporunda davalının idrarında Benzodiyazenin ve Amfetamin maddesine rastlanıldığının belirtildiğini bildirmiş, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, davacının boşanma davası açtıktan sonra müvekkilinin sınır dışı edilmesi için ihbarda bulunduğunu, hakkında sınır dışı etme amaçlı idari gözetim kararı verildiğini, Azerbaycan'a gitmek zorunda kaldığını ve 5 yıl süreyle Türkiye'ye giriş yapamadığını, bu süreçte müvekkilinin, çocuklarıyla konuşmak için defalarca davacıyı aramasına rağmen davacının çocukları ile görüşmesini engellediğini, daha sonra müvekkilinin Türkiye'ye dönüş yapması ile çocuklarını icra yolu ile görebildiğini, bu görüşme sırasında çocukları ile müvekkilinin gayet iyi ilgilendiğini, bütün ihtiyaçlarını karşıladığını, davacının çocukları annelerine karşı düşman gibi yetiştirdiğini, annelerine karşı doldurduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının, davacının çok fazla fiziksel şiddetine maruz kaldığını, uyuşturucu kullandığına ilişkin raporun yine gördüğü şiddet nedeni ile tedavisi sırasında doktorlar tarafından uygulanan tedavideki ilaçlar olduğunu belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kişisel ilişki sebebiyle çocukların huzurunun tehlikeye girdiği, davalının çocuklara ilgili davranmadığı, çocuklara hoşlanmayacakları şekilde davrandığı ve çocuklara karşı hoşlanmayacakları şekilde söylemlerde bulunduğu, bu durumun çocukların hem fiziksel hem de ruhsal yönden gelişimini olumsuz etkileyeceği, velâyette ve de kişisel ilişkide asıl olanın çocukların yüksek menfaati olduğu, aldırılan sosyal inceleme raporu, idrak çağındaki ortak çocukların duruşmadaki beyanları, dinlenen tanıklar ve tüm dosya kapsamına göre çocuklarla davalı anneleri arasında mevcut olan kişisel ilişki düzenlemesinin çocukların yüksek menfaatine uygun olmadığı, davalı anne ve çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin çocukların gelişimlerini olumsuz etkileyeceği kanaatine varıldığı belirtilerek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 324 üncü maddesi şartlarının somut olayda gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı ile ortak çocuklar ... ve ... arasında ...3. Aile Mahkemesinin 2016/75 Esas, 2016/804 Karar sayılı kararı ile kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, ortak çocukların gelişimi açısından anneleri ile aralarında kişisel ilişkinin devam etmesi gerektiğini, 5 yıl görüşülememesi nedeni ile çocukların anneye karşı tepkisinin oluşmasının normal olduğunu, zamanla çocukların da anne şevkatine alışacaklarını, alınan bilirkişi raporunda değerlendirmenin hatalı olduğunu, yeniden rapor alınması gerektiğini, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması yerine en azından azaltılabileceğini beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının davalı anne lehine kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda davacı tanıklarının ve ortak çocukların duruşmada dinlendikleri, sosyal inceleme raporunun alındığı, tüm delillerin toplandığı, sosyal inceleme raporunda ve duruşmada çocukların anneleri ile görüşmek istemediklerini belirttikleri, yine raporun sonuç kısmında da çocukların anneleri ile görüşmelerinin çocukların yararına olmayacağının bildirildiği, bu nedenle Mahkemenin kabul kararında her hangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasının çocukların üstün yararına olduğu tespiti ve değerlendirmesinin hatalı olduğunu, zira kişisel ilişkinin devamı ile davalı anne ile çocuklar arasında manevî bağın yeniden kurulabileceğini, çocukların davalının yönlendirmesi altında olduklarını, davalının şikayeti üzerine çocuklarla kişisel ilişki kurulan evde yapılan incelemede çocukları tehlikeye sokacak bir durumun bulunmadığının tespit edildiğini, kişisel ilişki kurmanın hem çocuk hem anne için bir hak olduğunu, bu kararla çocukların anne figüründen mahrum kalmasına neden olunduğunu belirterek kararın bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı anne ile ortak çocuklar arasında boşanma ilamı ile kurulan kişisel ilişkinin kaldırılmasını gerektirir olguların ispatlanıp ispatlanmadığı, davanın kabulü kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 339 uncu, 343 üncü, 346 ncı maddeleri. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun ( 5395 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (b) bendi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü maddesi, 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke çocuğun üstün yararıdır. (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, md.l; 4721 sayılı Kanun, md. 339/1, 343/1, 346/1; 5395 sayılı Kanun, md.4/b). Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Yine, 4721 sayılı Kanun'un 324 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir" hükmü yer almaktadır. Anne ve babasından veya bunlardan birinden ayrılan çocuğun ana veya babasıyla düzenli kişisel ilişki kurması ve sürdürmesi, çocuk için bir hak olduğu gibi ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında analık veya babalık duygularını tatmini de önemlidir. 4721 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 324 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kişisel ilişki düzenlenmesinde çocuğun sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından üstün yararı esas tutulur. Somut uyuşmazlıkta yapılan yargılama ve toplanan deliller, dosyada yer alan bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı baba her ne kadar kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması yönünde talepte bulunmuş ise de çocuklarla anne arasında kurulan kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını gerektirecek ağırlıkta bir olgunun ispatlanamadığı, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasının anne ile çocuklar arasındaki bağı tamamen koparacağı, böyle bir durumun da öncelikle çocukların üstün yararına uygun düşmeyeceği, ne var ki azın içinde çoğun da bulunduğu ilkesi gözetildiğinde talebin kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını da kapsadığı, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; annelik duygularının tatmini ve çocukların üstün yararı dikkate alınarak kişisel ilişkinin tümden kaldırılması yerine yatılı kişisel ilişkinin kaldırılması suretiyle yeniden yatısız olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) nolu paragrafta belirtilen nedenlerden dolayı davalı yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda (2) nolu paragrafta belirtilen nedenlerden dolayı davalı yararına BOZULMASINA,

3.Yukarıda (1) nolu paragrafta belirtilen nedenlerden dolayı davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.11.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY YAZISI

Kişisel ilişki düzenlenirken göz önünde bulundurulması gereken temel ilke çocuğun üstün yararıdır. (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, md.l; 4721 sayılı Kanun, md. 339/1, 343/1, 346/1; 5395 sayılı Kanun, md.4/b). Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Yine, 4721 sayılı Kanun'un 324 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir" hükmü yer almaktadır.

Toplanan delillerden; tarafların 2009 yılında evlendikleri, bu evlilikten 2010 doğumlu ... ile, 2011 doğumlu ... isimli çocuklarının olduğu, 2016 yılında ise boşandıkları, çocukların velâyet hakkının davacı babalarına verildiği yurt dışına giden davalı anne ile çocuklar arasında beş yıldır görüşme ve kişisel ilişki kurulmadığı beş yılın sonunda anne ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkide ise dosya arasındaki inceleme raporundan da anlaşılacağı üzere, çocukların anneye karşı tepkili oldukları, kişisel ilişkiden, kurulduğu ortamdan rahatsız oldukları, anne ile hiç görüşmek istemedikleri de bizzat kendi beyanlarından anlaşılmaktadır.

Bu haliyle; kişisel ilişki sebebiyle çocukların huzurunun tehlikeye girdiği, davalı annenin çocuklara ilgili davranmadığı, çocuklara hoşlanmayacakları şekilde davrandığı, çocukların davalıya ismi ile hitap ettikleri, birlikte kaldıkları 25 günlük sürede annenin yaşadığı ortam, çocuklara karşı beyanları da dikkate alındığında kurulan kişisel ilişkinin ileride çocuklar yönünden telafisi imkansız zararlara yol açabilme tehlikesinin bulunduğu kaldı ki ortak çocukların idrak çağında oldukları ve bu isteklerini destekleyen anne ile birlikte geçirilen deneyimlerinin bulunması karşısında çocuklarla anne arasında kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasına karar verilmesinin çocukların üstün yararına uygun olduğu, bu haliyle kararın onanması gerektiği görüşünde olduğumdan değerli çoğunluğun Bozma yönündeki kararına katılmıyorum.