"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/286 E., 2023/1036 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/310 E., 2020/762 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; tarafların 1987 yılında gayri resmi olarak evlendirildiklerini, sonradan kendisinin yaşı dolunca resmi nikah yapıldığını, hali hazırda ergin 5 çocukları olduğunu, davalı kadının vefat eden ağabeyinin eşi olduğunu, o zaman kendisinin 13 yaşında olduğunu, aile baskısıyla töre kurbanı olarak davalı kadın ile evlendirildiğini, ağabeyinin eşi ile evlendirilmeyi bir türlü kabul edemediğini, 12 yıldan beridir davalı ile ayrı yaşadıklarını belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadına dava dilekçesi 25.04.2019 tarihinde bizzat tebliğ edilmiş, davalı kadın yasal süre geçtikten sonra cevap dilekçesi vermiştir. Davalı kadın beyan dilekçesinde özetle; davacı ile daha reşit yaşta değil iken ailelerin isteği ile görücü usulü evlendirildiğini, davacı erkekle aralarında problem olmadığını, problemin davacının ikinci evlilik kararından sonra ortaya çıktığını, 12 sene önce de evi terk edip başka kadınla yaşamaya başladığını, o kadından da bir çocuğunun olduğunu, o zamanlar çocuklarının küçük olduğunu, çocuklarının maddi ve manevi sorumluluğunun kendisi üzerine kaldığını, kendisinin ve 4 çocuğunun tüberküloz olduğunu, 12 yıl her şeyi tek başına üstlendiğini, davacı erkeği bir gün hatasını anlayıp eve döner umudu ile beklediğini, boşanma davası açmadığını belirterek öncelikle evlilik süresince elde edilen mal ve varlıkların eşit şekilde paylaştırılmasına, kendisi için aylık 1.400,00 TL nafaka ile 60.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, gayriresmi olarak başka bir kadınla yaşadığı bu kadından çocuk sahibi olduğu, birlikte olduğu bu kadını bir dönem davalının oturduğu apartmanda başka bir daireye yerleştirdiği, onunla aile apartmanının giriş katında bir süre yaşadığı ondan 2009 doğumlu bir çocuk sahibi olduğu, evin giderlerine destekte bulunmadığı davalının ev ve özel masraflarının çocukları tarafından giderilmeye çalışıldığı, davacının gayriresmi birlikte olduğu kadına düğün salonunda düğün yaptığı dönemde davacının davalı ile ilgilenmediği, davacının boşanma sebebi olarak dayandığı töre kurbanı olması, çocuk yaşta davalı ile zorla evlendirildiği iddiaları evlenme tarihi itibarıyla geçerli ise de aradan geçen zaman, ortak çocukların sayısı ve yaşları, süreç içerisinde taraflar arasındaki evlilik birliğinin sevgi olmasa da saygı çerçevesinde devam etmiş olması, davacının dava tarihinden 9-10 yıl önce başka kadınla birlikte olmaya başladıktan sonra önceye dayalı mağduriyete dayanmasının samimi bulunmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacının tam kusurlu olduğu ancak davalının da davacıdan boşanmak istemesi, davacının bu kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, davalı için takdir edilmiş olan aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının hüküm tarihi itibarıyla 600,00 TL' ye düşürülmesine, kadın lehine aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 30.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata, davalı tarafından mal paylaşımına ilişkin harcı yatırılarak açılmış bir karşı dava bulunmadığından bu talep ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; delil ve tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, Mahkeme hakiminin davalı tarafa destek olduğunu, tarafsız davranmadığını, delillerin değerlendirilmesinde yanlı, hatalı ve keyfi davrandığını, tanıklarının beyanı alınırken tutanağa eksik geçirildiğini, zapta da yazdırdıklarını, davalıya tercümanlık yapan tanık ...'in tanık olarak dinlenmesinin usule aykırı olduğunu tutanağa geçirilip itiraz ettiklerini, kadın lehine tedbir/yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat verilmesi ve miktarının gerekçelendirilmediğini, kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını ileri sürerek; kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadın tanığı olan tarafların ortak çocuğu ...'in tanıklık celsesinden önce duruşmada olup kadına tercümanlık yaptığı belirtilmiş olup bu hususta tanıklığına itiraz edilmiş ise de, dosyada tercümanlık yaptığına dair bir kayıt olmadığı gibi tanıklığa engel durumu da bulunmadığı, akrabalık nedeniyle çekilme hakkını kullanmayan tanığın yeminli olarak beyanının alınmasının usul hükümlerine uygun olduğu gerekçesiyle erkeğin davalı tanığı ...'in tanıklığına yönelik istinaf talebinin reddine, davalı kadının ispatlanan kusuru bulunmadığı, davalı kadının davaya yasal cevap süresi içerisinde cevap vermediği, kadının dilekçesindeki iddialar kapsamında delilleri toplanıp, tanıkları dinlenerek erkeğe kusur verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davacı erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin kabulüne, tarafların her ikisinin de kusursuz sayılmalarına, Mahkemece davalı kadının kusuru ispatlanamadığı halde boşanma kararı verilmesi doğru değil ise de, boşanma kararı taraflarca istinaf edilmediğinden hataya değinilmekle yetinilmesine, davalı kadın davaya yasal süre içerisinde cevap vermediğinden yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davalı kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talepleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılmadığını, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun'un “İncelemenin kapsamı” başlıklı 355 inci maddesi “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. O halde, bölge adliye mahkemesince, istinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “taraflarca ileri sürülen” nedenler olmak üzere iki ayrımda incelenmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırılık mutlak istinaf sebebidir ve bölge adliye mahkemesince kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle kamu düzenine aykırı bir sebebin istinaf dilekçesinde ileri sürülüp sürülmemesinin de bir önemi bulunmamaktadır. Ne var ki kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı olmayan bir istinaf sebebi istinaf dilekçesinde gösterilmemiş ise Bölge Adliye Mahkemesince kendiliğinden dikkate alınamaz. Çünkü istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.
2.Somut olay ve dosya kapsamına göre; yargılama boyunca, davacı erkek tarafından davalı kadının cevap dilekçesinin süresinde olmadığına ilişkin bir itirazın olmadığı, İlk Derece Mahkemesince ön inceleme duruşmasında verilen sürede kadının tanıklarını bildirdiği ve tanıklarının dinlendiği, tanıkların dinlenmesine davacı erkeğin itirazı olmadığı gibi davacı erkeğin istinaf dilekçesi incelendiğinde, istinaf sebebi olarak davalı kadının cevap dilekçesinin süresinde olmadığına, bildirdiği delillerin toplanıp tanıklarının dinlenmesine itirazda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde öngörüldüğü üzere, davalı kadının cevap dilekçesindeki deliller esas alınmak suretiyle erkeğe kusur olarak yüklenen vakıaya, süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak dayanılmamasında kamu düzenine aykırılık da söz konusu olmadığına göre Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması gerekirken ve davacı erkek tarafından kadının cevap dilekçesinin süresinde olmadığı açıkça istinaf sebebi olarak ileri sürülmediği halde somut olayda olduğu gibi bu sınırın aşılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve boşanma hükmünün kesinleştiği de gözetilerek istinaf sebepleriyle bağlı olarak dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek istinaf incelemesi yapılması ve sonucu uyarınca karar verilmesi yönünde hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı kadının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.