Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9272 E. 2024/7640 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, erkeğin ruhsal rahatsızlığı nedeniyle vesayet altına alınması gerekip gerekmediğinin araştırılmadan boşanmaya ve fer'ilerine karar verilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin ruhsal rahatsızlığı iddiası ve tedavi belgeleri dikkate alınarak, vesayet altına alınma durumu incelenmeden boşanma kararı verilmesinin eksik incelemeye dayandığı ve usule aykırı olduğu gözetilerek, bozma kararı verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1864 E., 2023/2322 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/153 E., 2023/215 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık. 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, mal rejiminin tasfiyesine ve ziynet eşyalarının aynen mümkün olmaması halinde nakden iadesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarını kabul etmediğini kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğin iddia ederek kadının davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 25.06.2021 tarihli kararı ile özetle; asıl davanın kabulü karşı davanın reddine, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında yatılı olmadan kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 750,00 TL iştirak nafakasına, iş bu nafakaların her yıl kararın kesinleşme tarihi itibariyle o yıl için belirlenen ÜFE oranında ayrı ayrı artırılmasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, davacının ziynet alacağı davasının kısmen kabulü, tarafların mal rejimine ilişkin dosyalarının iş bu dosyadan tefriki ile başka esasa kaydına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 25.06.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı - karşı davalı kadın; iştirak nafakasının ve tazminatların miktarı ile ziynet eşyasının reddedilen kısımları yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı- karşı davacı erkek; hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli kararı ile özetle; davada, erkeğin ruhsal rahatsızlığı ileri sürüldüğü ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulandığı, bu durumda Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 405 inci maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 56 ncı maddesi uyarınca davalı- karşı davacının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinin gerektiği mahkemece dosya arasına alınan 07.11.2019 tarihli raporda; davalı- karşı davacı erkek ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulup kurulamayacağı hususunun değerlendirildiği, davalı- karşı davacı erkeğin taraf ehliyetine sahip olup olmadığı, vesayet altına alınması gerekip gerekmediği yönünden mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadığı ve bu hususta alınan raporun da bulunmadığı bu nedenlerle tarafların sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; Kozaklı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 27.09.2022 tarih ve 2022/175 Esas, 2022/247 Karar sayılı ilamı ile karşı davacının kısıtlanmasını gerektirir bir rahatsızlığının olmadığına karar verildiği, erkeğin birden çok kere kadına kredi çektirdiği, buna ilişkin tanıkların erkeğin ağzından da duyumlarının olduğu, erkeğin kadının maaş kartını ve parasını aldığı, veyahut istediği, tanıkların bu hususta görgüye dayalı şahitliklerinin olduğu, bazen memleketinde yaptığı hayvancılık faaliyetleri için dahi kadından para aldığı, bu sebeple kadının kardeşinden harçlık istediğinin olduğu, erkeğin kadına 'sen hastalıklısın, kilolusun, 2 yıla felç olursun' şeklinde söylemlerde bulunduğu, hastalığı sebebiyle küçük çocuklarına, sorumluluğu altındaki hastalarına zarar verebilecek davranışlar sergilediği, iş arkadaşı olan tanıkların beyanlarıyla sabit olduğu üzere, iş arkadaşlarına ve yakın akrabalarına hayali anlatımlarda bulunduğu ve davranış problemleri sergilediği, bir tartışma sonrası evin kapılarını yumrukladığı, (her iki tarafın kardeşi olan tanığın beyanıyla sabit, davalının tedavisi bittikten sonra yaşanan hadise.) evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına bir kusur izafe edilemeyeceği, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocukların bakım ve gözetiminin anne tarafından sağlandığı, çocuğun yaş küçüklüğü sebebiyle anne ilgi ve şefkatine muhtaç olduğu, babanın iyilik halinde bulunan psikolojik rahatsızlığı bulunduğunun ancak ataklar halinde yineleyebileceğinin bildirildiği, babanın yaşadığı köyde okul ve doktor hizmetine ulaşmanın zor ve zahmetli olduğu, hazırlanan iki ayrı Sosyal İnceleme Raporunda küçük çocukların velayetinin anneye bırakılmasının küçüklerin üstün yararına olduğunun bildirildiği görülmekle; ortak çocukların velâyetinin davacı anneye bırakılmasına, ortak çocuk ile baba arasında babanın tedavilerinin yapıldığı, küçük çocuklara tedavi sonrasında zarar verecek davranışlar sergilemediği gözetilerek tedbiren de yatısız olarak kişisel ilişkikurulmasına karar verildiği ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; asıl davanın kabulü karşı davanın reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında yatılı olmadan kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 750,00 TL tedbir ve 900,00 TL iştirak nafakasına,, iş bu nafakaların her yıl kararın kesinleşme tarihi itibariyle o yıl için belirlenen ÜFE oranında ayrı ayrı artırılmasına,

kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata kadının ispatlanamayan ziynet alacağı davasının reddine, tarafların mal rejimine ilişkin taleplerinin daha önce yapılan tefrik ile mahkememizin 2021/280 Esas sırasına kaydı yapıldığı anlaşılmış olmakla bu yönde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; çocuklar lehine takdir edilen tedbir, iştirak nafakası ve kadın lehine hükmedilen tazminatların miktarları ile ziynet eşyası davasının reddi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kendi davasının reddi, kadının davasının kabulü, kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminatın esası ve miktarı, çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası ile kişisel ilişki süresi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, eşine azarlamak suretiyle bağıran, ailesini evde istemeyen ve hastalığında davalı ile yeterince ilgilenmeyen kadının hafif kusurlu olduğu, birden çok kere davacıya kredi çektiren, maaş kartını ve parasını alan veyahut isteyen, bazen memleketinde yaptığı hayvancılık faaliyetleri için dahi davacıdan para alan, bu sebeple davacı kadını kardeşinden harçlık istemek zorunda bırakan, eşine 'sen hastalıklısın, kilolusun, 2 yıla felç olursun' şeklinde söylemlerde bulunan, hastalığı sebebiyle küçük çocuklarına, sorumluluğu altındaki hastalarına zarar verebilecek davranışlar sergileyen kocanın ise ağır kusurlu olduğu şeklinde kusurun düzeltilmesine, davalı- karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verildiği ve yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin hükümler de buna göre yeniden düzenlendiği, kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olduğu, istek olduğu halde faize hükmedilmemesinin doğru görülmediği bu nedenle kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata ve boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten itibaren yasal faiz işlemesine, kadının Mahkemece verilen ilk karara karşı tedbir nafakasının miktarı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmadığı, önceki kararda ortak çocuklar yararına hükmedilen 400,00'er TL tedbir nafakaları yönünden davacı- karşı davalı kadın istinaf yasa yoluna başvurmadığından artık erkek yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu, usulü kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası az olduğu bu nedenle ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir nafakasına ve 1.000,00'er TL iştirak nafakasına, söz konusu nafaka miktarlarına kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanmasına, ortak çocuklar ile baba arasında daha uygun süre ile kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, çocuklar lehine hükmedilen nafaka miktarı, kadın lehine hükmedilen tazminat miktarları, çocuklar ve baba arasında kurulan kişisel ilişki, vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davada boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminatın esası ve miktarı, erkeğin tazminat talebinin reddi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki boşanma davasının kabulünün dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına tazminat takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı, çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişki ve çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ıncı, 182 inci ve 323 üncü maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Somut olayda karşılıklı açılan boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesi'nin 17.03.2022 tarihli kararında; davada, erkeğin ruhsal rahatsızlığının ileri sürüldüğü ve bu iddianın dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulandığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından 4721 sayılı Kanun'un 405 inci maddesi ve 6100 sayılı Kanun’un 56 ıncı maddesi uyarınca erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinin gerektiği mahkemece dosya arasına alınan 07.11.2019 tarihli raporda; erkek ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulup kurulamayacağı hususunun değerlendirildiği, erkeğin taraf ehliyetine sahip olup olmadığı, vesayet altına alınması gerekip gerekmediği yönünden mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadığı ve bu hususta alınan raporun da bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğin vesayet altına alınması için gerekli şartların oluşup oluşmadığı hususu Kozaklı Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulduğu, Kozaklı Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 27.09.2022 tarih, 2022/175 E. 2022/247 K. Sayılı kararında Nevşehir Devlet Hastanesi'nden kısıtlı adayı hakkında 12.08.2022 tarih ve 20228121027202355d348 sayılı rapor alındığı, akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlama kararı verilebilmesi için ilgili kişinin kısıtlanmasına karar verilecek düzeyde akıl hastalığının sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi gerektiği, kısıtlı adayının hastaneye sevk edildiği ancak düzenlenen raporda kısıtlanmasını gerektirir akıl hastalığının tespit edilmediği hususuna yer verildiği bu nedenle talebin reddine, davalı- karşı davacı erkeğin kısıtlanmasına ve kendisine vasi tayinine yer olmadığına karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama soncunda; asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine, boşanmanın fer'îlerine ve ziynet alacağı davasının reddine karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulduğu, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 25.09.2023 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararına karşı davacı- karşı davalı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur tespiti, çocuklar lehine hükmedilen nafaka miktarı, kadın lehine hükmedilen tazminat miktarları, çocuklar ve baba arasında kurulan kişisel ilişki, vekalet ücreti yönlerinden, davalı- karşı davacı erkek vekili ise; asıl davada boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen tazminatların esası ve miktarı, erkeğin tazminat talebinin reddi yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarından (6100 sayılı Kanun md. 114/1-d) olup, bu husus kamu düzeniyle ilgilidir. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (6100 sayılı Kanun md.115/1) Davada, davalı- karşı davacı erkeğin ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmış olup Mahkemece bu hususta araştırma yapılmış ise de erkek hakkında dosyaya yansıyan beyanlar ve tedavi evrakları göz önüne alındığında davalı- karşı davacı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediği yönünde yapılan araştırmanın ve aldırılan raporun yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Gerçekleşen bu duruma göre Bölge Adliye Mahkemesince eldeki dava dosyası ve varsa daha önceki tedavi evrakları ile birlikte davalı- karşı davacı erkeğin Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanarak psikolojik rahatsızlığının bulunup bulunmadığı, psikolojik rahatsızlığının bulunması durumunda 4721 sayılı Kanun'un 405 inci maddesi ve 6100 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğine ilişkin İhtisas Dairesinden rapor alınıp, bu hususun bir ön sorun sayılması sonucuna göre yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.