Logo

2. Hukuk Dairesi2023/958 E. 2023/1356 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen maddi tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının yetersiz olduğu iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur oranları, paranın alım gücü ve çocuğun ihtiyaçları gözetilerek, hükmedilen maddi tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu ve hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarları yönünden bozulmasına, sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; iştirak nafakası ile kadın lehine maddî ve manevî tazminat yönünden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili; davalının ... düzenini sağlayamadığını, düzensiz borçlandığını, pornografik sitelerde uzun zaman geçirdiğini, kadına şiddet uyguladığını, ufak şeylerden tartışma çıkardığını, kadının maaşına el koyduğunu, işlerinin yoğunluğunu bahane ederek eve gelmemeye başladığını, toplantısı olduğu bahanesiyle kadınla görüntülü konuşmaktan kaçındığını, sadakatsiz davranışlar sergilediğini, evine ve ailesine ilgisiz davrandığını, hakaret ettiğini, aşırı alkol tükettiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 3.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yine kadın lehine 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2020 tarihli ve 2019/178 Esas, 2020/229 Karar sayılı kararıyla; davalı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin mutluluğuyla bağdaşmayan sözler söylediği, kadının rahatsız olduğu zamanlarda onunla ilgilenmediği ve birlik görevlerini yerine getirmediğinden bahisle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacının boşanma davsının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 600,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın için ise aylık 400,00 TL tedbir nafakası takdiri ile yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili kusur tespiti, maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı, kişisel ilişki ve reddedilen yoksulluk nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.12.2021 tarihli ve 2021/110 Esas, 2021/2671 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğundan bahisle davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası ve kişisel ilişki yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 28.03.2022 tarih ve 2022/1168 Esas, 2022/3004 Karar sayılı kararı ile; davacı kadının maddî ve manevî tazminat miktarları ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz başvurularının kabulüyle, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, kişilik haklarına yapılan saldırı ve ortak çocuğun ihtiyaçları göz önüne alındığında takdir edilen tazminat ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddiyle kararın kısmen onanmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ortak çocuk lehine 1.000,00 TL iştirak nafakası, kadın lehine 70.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminat takdiri ile belirtilen miktarların davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davalı erkeğin maddî durumunun iyi olduğunu, İlk Derece Mahkemesi'nin ilk karar tarihinden itibaren uzunca geçen süre içerisinde paranın alım gücünün düştüğünü, erkeğin evlilik birliği boyunca ağır kusurlu davranışlarda bulunduğu ve ortak çocuğun ihtiyaçlarının yaşı itibariyle arttığı, ortak çocuğun doğumundan itibaren gelen hiperaktivite rahatsızlığı nedeniyle masraflarının fazla olduğu gerekesiyle kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olması ve İlk Derece Mahkemesince yeniden hüküm tesis edildiği halde vekâlet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle kararın usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında erkeğin tam kusurlu kadının ise kusursuz bulunması neticesinde, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile ortak çocuğun ihtiyaçları nazara alınarak hükmedilen iştirak nafakası miktarının dosya kapsamı ile hakkaniyete uygun olup olmadığı, İlk Derece Mahkemesince bozma sonrasında yeniden hüküm tesisi yoluna gidilmiş olmasının davacı kadın lehine yeniden vekâlet ücretine hükmedilmesini gerektirip gerektirmediği, Mahkemece yeniden vekâlet ücretine hükmedilmemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ici maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat az olup, bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre 17.09.2016 doğumlu ortak çocuk Hakan yararına takdir edilen iştirak nafakası az olup bozma ilamının amacına uygun bulunmamıştır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Yukarıda (1) nolu paragrafta belirtildiği üzere bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının davacı kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarı ile ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönünden BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.