Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1034 E. 2024/7936 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında görülen boşanma davasında, daha önce reddedilen boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl içinde ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı ve bu kapsamda 4721 sayılı TMK'nın 166/4. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilip verilemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında, önceki boşanma davasının kesinleşmesinden sonra tarafların üç yıl süreyle ayrı yaşadıkları, ortak hayatın yeniden kurulmadığı ve bu hususta tanık beyanlarının da bulunduğu gözetilerek, 4721 sayılı TMK'nın 166/4. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/183 E., 2023/2191 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/577 E., 2022/738 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1994 tarihinde evlendiğini, ortak 8 çocuklarının olduğunu, tarafların evliliğinden bu yana sorunların yaşandığını, ortak hayatın taraflar için çekilmez bir hal aldığını, bu nedenle erkeğin 2016 yılında evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle Şanlıurfa 1.Aile Mahkemesinin 2016/904 Esas sayılı dosyası üzerinden boşanma davası açtığını ancak açılan bu davanın reddedildiğini ve kararın 10.09.2018 tarihinde kesinleştiğini, tarafların 2012 yılında ayrı yaşamaya başladıklarını, 2016 yılında açılan boşanma davasından bu yana ayrı evlerde yaşamaya devam ettiklerini, taraflar için evlilik birliğini devam ettirmenin mümkün olmadığını, tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına karar verilmeisini, yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davacının iddialarının soyut olduğunu, kadın ile erkeğin hiçbir sorununun bulunmadığını, kadının eşini çok sevdiğini ve çok saydığını, hiçbir şekilde evlilik birliğinin temelden sarsılması gibi bir durumun olmadığını, erkeğin bir anlık sinirle böyle bir dava açtığını, dava dilekçesinde tarafların ruhen uyuşamadığından söz ettiğini, tarafların 27 yıldır evli olduklarını, herhangi bir şekilde ruhen uyuşmama gibi bir durumla karşı karşıya gelmediklerini, kadının evlilik birliğinin kendisine yüklediği tüm edimleri yerine getirdiğini, kadının ailesinin evine gitmesinin söz konusu olmadığını, tarafların mutlu bir evliliklerinin olduğunu belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Şanlıurfa 1. Aile Mahkemesinin 2016/904 Esas 2018/612 Karar sayılı dosyası ile görülen boşanma davasının reddine ilişkin kararın 10.09.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 24.09.2021 tarihinde açıldığı, dinlenen davacı erkek tanıklarının tarafların boşanmanın kesinleşmesi tarihinden itibaren yeniden bir araya gelmedikleri yönünde beyanda bulundukları, davalı kadın tanıklarının tarafların ortak çocukları olduğu, davalı tanıklarının ise davacının davalıyla aynı evde yaşamaya devam ettiğini beyan ettikleri, velâyet konusunda dinlenen ortak çocuğun ise, tarafların 10 yıldır ayrı yaşadıklarını beyan ettiği dolayısıyla davalı tanıklarının beyanlarının doğruluğu konusunda şüphe oluştuğu, taraflar arasında önceki boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıllık süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tanıklarının beyanlarının dikkate alınmadan karar verildiği, velâyet hususunda dinlenilen ortak çocuğun tanık gibi değerlendirilerek karar verildiği, davacının davasını ispatlayamadığı, kadının boşanmak istemediğini belirterek davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kısa karar ve gerekçenin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanma olarak açıklandığı, hüküm fıkrasındaki 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası olarak yazılmasının ise mahallinde sonradan düzeltilebilecek maddî hata olduğu değerlendirilmekle, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın gerekçesi bulunmadığını, kadının boşanmak istemediğini, kadının bir kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın kabulü yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasında düzenlenen hukuki sebebe dayalı olarak açılan boşanma davasında davanın kabulü kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.