Logo

2. Hukuk Dairesi2024/1856 E. 2024/2277 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında, baba hakkında cinsel istismar iddiasıyla açılan davanın devam etmesi nedeniyle, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulup kurulmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Baba hakkında cinsel istismar iddiasıyla açılmış davanın beraatle sonuçlanıp temyiz aşamasında olması ve çocukların menfaati gözetilerek, uzman eşliğinde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş olup, yerel mahkemenin bu yöndeki kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1038 E., 2023/1632 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Avukat ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : ...,...

KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki yönünden bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sadakatsiz olduğunu, müvekkilinin davalı erkeğin escort servisini aradığını gördüğünü, davalının sadakatsizliğini hazmedemeyen müvekkilinin 16.02.2017 tarihinde 2 çocuğu ile birlikte müşterek konuttan ayrıldığını, müvekkilinin müşterek konuttan ayrıldıktan sonra anlaşmalı olarak boşanmak istediğini davalıya söylediğini, davalının "Geri dönüşü olmayan yollara girmeyelim bu hepimiz için felaket olur, kılıçlar çekilmesin, kan gövdeyi götürür yoksa." şeklinde ifadeler kullanarak müvekkilini tehdit ettiğini, davalının müvekkilinin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, ilgi ve alaka göstermediğini, müvekkilini yok saydığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetinin müvekkiline bırakılmasına, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir-iştirak nafakası ile müvekkili için aylık 3.000,00 TL tedbir - yoksulluk nafakasına ve 450.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı kadının ... isimli şahısla ilişki yaşadığını öğrendiğini, ortak arkadaş çevrelerinden bu durumun çekilen fotoğraflarla kendisine bildirildiğini ve eşinin gece geç saatlere kadar bu kişi ile el ele gezdiklerini ve çeşitli mekanlarda baş başa vakit geçirdiklerini, bu kişinin eşinin evinde kaldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.09.2020 tarihli ve 2017/259 Esas, 2020/409 Karar sayılı kararıyla; erkeğin başka bir kadınla görüşmek ve yazışmak suretiyle evlilik birliğinde olması gereken sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, buna karşılık erkek tarafından davacı-davalı kadının ... isimli kişi ile zina yaptığı iddia edilmiş ise de dosya kapsamına göre kadın ile ... arasında bir ilişkinin olduğunun anlaşıldığı, fakat bu ilişkinin zina boyutuna vardığının ispat edilemediği, bunun yanında kadının, davalı-davacı erkek ve erkeğin kardeşleri tarafından tehdit edildiği ve erkeğin güven sarsıcı davranışlarının olduğu böylelikle kocanın kadına göre daha fazla kusurlu olduğunun kabul edildiği, sosyal hizmet uzmanı tarafından düzenlenen raporlar, ... Üniv. Pendik Eğit. Araş. Hastanesi rapor ve yazıları nazara alınarak çocukların velâyetlerinin anneye bırakılmasına, çocuklar için aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davacı-davalı kadının asgari ücretin üzerinde gelire sahip bir işte çalıştığı üzerine kayıtlı 1 gayrimenkulün bulunduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, davalı-davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusurlu olduğu nazara alınarak maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerektiği, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına, boşanmaya yol açan olaydaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile kadının boşanmakla en azından eşinin desteğini yitirecek olması, erkeğin tutum ve davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 52 nci maddesi hükümleri de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci maddesi gereğince kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davalı davacı erkeğin zina sebebine dayalı davasının reddine, asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar için aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL iştirak nafakasına, davacı-davalı kadın yararına 15.000,00 maddî, 15.000,00 manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarları, nafakalara ÜFE oranında artırılması talebi hakkında karar verilmemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili; reddedilen zina hukuki nedenli boşanma davası, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.02.2022 tarihli ve 2021/299 Esas, 2022/138 Karar sayılı kararıyla; toplanan delillerden Mahkemece erkeğe ve kadına yüklenen kusurların sabit olduğu, erkeğin ayrıca eşiyle vakit geçirmemesi ve eşiyle ilgilenmemesi nedeniyle de kusurlu olduğu, geçimsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, ibraz edilen delillerle zina eyleminin gerçekleştiğinin ispat edilemediği anlaşıldığından erkeğin zina hukuki nedenine dayalı davasının reddi, kadının davasının kabulü, birleşen davanın kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, erkeğin eksik incelemeye yönelik istinaf itirazının incelenmesine gelince; cevap dilekçesinin dördüncü maddesinde belirtilen ... isimli şahısla yapılan görüşmelere ilişkin telefon ve sosyal medya kayıtlarının incelenmesinin, kadının kira gelirleri hakkında araştırma yapılmasının, arkadaşlık sitelerine üyelik hakkında sahtelik, gerçeklik araştırması yapılmasının verilecek karara etkisinin bulunmadığı görülmekle erkeğin bu hususlarda eksik inceleme yapılarak karar verildiğine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı, velâyet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilkenin, çocuğun üstün yararı olduğu, çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesinin gerektiği, ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulacağı, ortak çocukların uzun zamandır anneleriyle birlikte yaşamaları, anne yanında kalmalarının gelişimlerine olumsuz etki edeceğine ilişkin delil bulunmaması, uzmana vermiş oldukları beyanlar ve sosyal inceleme raporundaki tespitler ile velâyet konusunda çekişme olduğu dikkate alınarak velâyet düzenlemesinde, yargılama aşamasındaki kişisel ilişki düzenlemesinde ortak velâyet verilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı; ortak çocukların yaşları ve ihtiyaçları, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi tarafından iştirak nafakasına hükmedilmesinde ve miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu görüldüğünden iştirak nafakası miktarlarında isabetsizlik görülmediği, nafakalara ÜFE oranında artırım yapılması talebinin ön inceleme duruşmasından sonra ileri sürülmesi nedeniyle bu husustaki kadının istinaf talebinin kısmen kabulüne, bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde ve erkeğin tazminat taleplerinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak kadına lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile yüklenmeyen vakıalara yönelik kadının istinaf talebinin kabulüne, nafakalara ÜFE oranında artırım yapılması talebinin ön inceleme duruşmasından sonra ileri sürülmesi nedeniyle bu husustaki kadının istinaf talebinin kısmen kabulüne, bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının tazminat miktarlarına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf taleplerinin reddine, erkeğin istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarları, nafakalara ÜFE oranında artırılması talebi hakkında karar verilmemesi, maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden, davalı-davacı erkek vekili; reddedilen zina hukuki nedenli boşanma davası, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kişisel ilişki, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 23.03.2023 tarih 2022/11579 Esas 2023/1303 Karar sayılı kararı ile ortak çocuk Hilda'nın baba ile kişisel ilişki sırasında meydana gelen olaylar nedeni ile babanın Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2022/227 esas sayılı dosyası üzerinden yargılandığı, yargılamanın derdest olduğu, bu kapsamda baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki bakımından uzmandan rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra baba ile kişisel ilişki yönünden hüküm tesisinin zorunlu olduğu gerekçesi ile kararın ortak çocuklar ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden re'sen bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sosyal inceleme raporundaki tespitler, müşterek çocukların beyanları ve ceza dosyasındaki tüm bilgi ve belgeler dikkate alınarak çocuklarla baba arasındaki bağın tamamen koparılması ve çocukların babalarına yabancılaşması sonucunu doğuracak şekilde kişisel ilişkinin tamamen koparılmasının uygun görülmediği gerekçesi ile kişisel ilişki kamu düzeninden olmakla İlk Derece Mahkemesince ara karar ile ve hüküm ile verilen kişisel ilişki düzenlemelerinin kaldırılmasına, müşterek çocuklar 03.08.2013 doğumlu ..., 06.11.2015 doğumlu ... ile baba arasında her ayın 1. ve 3. Pazar günü saat:12:00 ila 17:00 arası ve dini bayramların 2. günü saat:12:00 ila 17:00 arası uzman refakatinde yargılama aşamasında tedbiren ve kalıcı olarak kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili; davalı-davacı baba hakkında cinsel istismar iddiası ile açılan davada verilen beraat kararının kesinleşmediğini, temyiz incelemesinin devam ettiğini, baba hakkında iddianame düzenlenmiş olmasının kişisel ilişkinin kurulmaması için yeter neden olduğunu, müşterek çocuklar için takdir edilen nafaka miktarının her yıl üfe oranında artırılması yönünde hüküm kurulması talep edilmesine rağmen istinaf mahkemesi kararında, talebin kısmen kabulüne karar verilmesi sonrasında bu hususta hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmek sureti ile çelişkili karar oluşturulduğunu, nafaka miktarının her yıl üfe oranında artırılmasına karar verilmesini talep ederek kararın kişisel ilişki ve nafakalara arttırım kararı verilmesi gerektiği yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ortak çocuklar ve davalı-davacı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin çocukların menfaatine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 323 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 4 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacı-davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı-davalı kadın vekilnin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...