"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1389 E., 2023/1201 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/136 E., 2022/333 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan boşanma davaları ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer'îlerine ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulü, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının evlilik birliğinin yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, ailesinin birliğe müdahalesine sessiz kaldığını, müvekkilinin ailesiyle görüşmek istemediğini, ailesine hakaret ettiğini, ekonomik gücünü aşan isteklerde bulunduğunu, aşırı kıskanç olduğunu, müvekkiline hakaret ettiğini, duygusal şiddet uyguladığını, evi sık sık terk ettiğini belirterek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli eve geç geldiğini, müvekkiline hakaret ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, ilgi göstermediğini, ailesini ön planda tuttuğunu, ailesinin telkin ve yönlendirmesiyle hareket ettiğini, müvekkilinin ailesi ve arkadaşlarıyla görüşmesini engellediğini, ailesinin birliğe müdahalesine sessiz kaldığını, ekonomik şiddet uyguladığını, kadını evden kovduğunu, kapı kilidini değiştirdiğini belirterek; erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının ve çeyiz eşyalarının aynen iadesinine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde ayrı ayrı 3.000,00 TL bedele hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kıskanç olduğu, erkeğe karşı hoş olmayan, aşağılayıcı davranışlarda bulunduğu, evin temizliği ile ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, erkeğin ailesine saygı göstermediği ve ailesini evden kovduğu, erkeğin ise evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediği, eşinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, eşine psikolojik şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, taraflar eşit kusurlu olduklarından haklarında tazminat verilmesi şartlarının oluşmadığı, ziynet eşyalarına yönelik olarak erkek eşin ziynetlerin kendisine ait olduğunu ve söz konusu ziynet eşyalarının evin ihtiyaçları için bozdurulduğunu, harcandığını ispat edemediği gibi gerek tanık beyanlarından gerekse dosyadaki belgelerden ziynet eşyalarının, iade edilmemek üzere kendisine verildiğini ispatlayamadığı gerekçesi ile; her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, kadın yararına aylık 400.00 TL tedbir ve 600,00 TL yoksulluk nafakasına, kararın kesinleştiği tarih itibariyle Tuik tarafından belirlenen Üfe oranda arttırım yapılmasına, kadının çeyiz eşya alacağı davası yönünden yargılama sırasında çeyiz eşyaları teslim edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulü ile;1 adet ziynet tam altın(7 gramlık) toplam 2.218,00 TL, 1 adet Ata lira tam altın (7.20 gramlık) toplam 2.270,00 TL, 4 adet yarım altın tanesi 1.109.00 TL 'den toplam 4.436,00 TL, 7 adet çeyrek altın tanesi 555.00 TL'den toplam 3.885,00 TL, 6 adet 22 ayar tanesi ortlama:10 gram toplam 60 gram hediyelik bilezik gramı 314.00 TL'den toplam 18.840,00 TL'nin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde toplam 31.649,00 TL'nin 3.000,00 TL'sinin 20.05.2020 karşı dava tarihinden, 28.649,00 TL'nin ıslah tarihi olan 14.05.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle;kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile ziynet alacağı davasının kabulü yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadının tazminat taleplerinin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarı, ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı ile çeyiz eşya alacağı davasında lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kadının kıskanç olduğu, erkeğe karşı hoş olmayan, aşağılayıcı davranışlarda bulunduğu, evin temizliği ile ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği, erkeğin ailesine saygı göstermediği ve ailesini evden kovduğu, erkeğin ise evliliğin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediği, eşinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği anlaşılmıştır. Mahkemece belirlenen kusurların yanında toplanan delillere göre kadının erkeğe hakaret ettiği, işini küçümsediği mahkemece bu vakıaların kusur belirlemesinde dikkate alınmamasının, yine dosyada erkeğin kadına psikolojik şiddet uyguladığına dair herhangi bir delil bulunmamasına rağmen psikolojik şiddet vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kadının ağır erkek eşin az kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, kadının kusurlu davranışlarının erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde, erkek yararına tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi gereği maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken reddi kararının doğru görülmediği, kadının ağır kusurlu olduğu gözetildiğinde netice itibariyle kadının tazminat taleplerinin reddi kararının yerinde olduğu, ağır kusurlu kadın lehine yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı, Mahkemece konusuz kalan eşya alacağı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, haklılık durumuna göre vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği, eşyaların yargılama sırasında ve ön inceleme duruşmasından sonra kadına teslim edildiğinden, kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin doğru olmadığı gerekçesi ile; davacı-davalı erkek vekilinin kusur belirlemesine, tazminatlara ve yoksulluk nafakasına; davalı-davacı kadın vekilinin ise kusur belirlemesi ve çeyiz eşya alacağı davasında lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesine yönelik istinaf isteminin kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bentleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkek eşin az kadının ise ağır kusurlu olduğunun tespitine, erkek yararına kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, çeyiz eşya alacağı davasında kendini vekille temsil ettiren kadın yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan vekâlet ücretine hükmedilmesine ve tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve erkeğin kabul edilen tazminat talepleri ve reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesince eşine hoş olmayan aşağılayıcı davranışlarda bulunan, onu kıskanan, birlik görevlerine yerine getirmeyen, eşinin ailesine saygı göstermeyen ve eşinin ailesini evden kovan, eşine hakaret eden kadının ağır; evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve eşinin ihtiyaçları ile ilgilenmeyen erkeğin az kusurlu olduğuna hükmedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar erkek tarafından temyize başvurulmamak suretiyle kesinleşmiştir. Yapılan yargılama toplanan delillerden özellikle tanık beyanlarından en son ayrılık olayından sonra, erkek eşin müşterek konutun kilidininin değiştirdiği ve kadının kapıyı açamadığından eve giremediği anlaşılmıştır. Bu eylemlerin erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerekir. Bu hale göre Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlar ile birlikte değerlendirildiğinde, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmış olup kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulması gerektirmiştir.
3.Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Yukarıda ikinci bentte açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
4.Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. Yasal olarak yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Yukarıda ikinci bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmıştır. Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası nazara alınarak "toptan ödeme" yönünde karar verilip verilemeyeceği hususu da değerlendirilmek suretiyle kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar ve kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönlerinden BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.