"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/772 E., 2024/1333 K.
DAVA TÜRÜ : Boşanma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/49 E., 2022/746 K.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, sonradan sunulan delillerin toplanmamış olması ile erkek lehine hükmolunan tazminatlar yönünden; davacı erkek vekili tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, erkeğin reddedilen nafaka talepleri ile velâyet kararı yönünden temyiz edilmekle yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda dinlenen tanık beyanlarından davalı kadının agresif davrandığı, eşine kötü davrandığı, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşinin telefonunun arama kayıtlarını kontrol ettiği, eşinin ailesini istemez şekilde davrandığı, müşterek çocukları eşinin annesine göstermek istemediği, eşinden habersiz eşinin kardeşine eşinin telefonundan mesaj atarak akabinde kavga çıkardığı, eşinin iş yerindeki bir kısım eşyalara el koyduğu, iş yerini basıp eşine küfür ettiği vakıalarının sabit olduğu, buna karşılık davalının ablası olan tanık ...'ın da "Kız kardeşim sürekli barışmak için kapılarına gitti, kocasının eve dönmesini istedi, ... defalarca kardeşimi darp etti, ama kardeşim ...'yı seviyor, barışmak istiyor, iki tane çocukları var." şeklinde beyanlarda bulunduğu, bu haliyle davalı kadının erkeğe atfettiği kusurlu davranışları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı kanaatine varıldığı, sonuç olarak evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine hükmedilmiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince karar usul ve kanuna uygun bulunmakla tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir.
Yapılan incelemede; davalı kadın tanığı beyanında; “... davacı ile davalının bir problemlerinin olmadığı, aradaki sorunların aşılabilir boyutta olduğunu, kardeşinin sürekli barışmak için kapılarına gittiği, kocasının eve dönmesini istediği, ama ...'nın annesinin ...'yı göstermek istemediği, ... nerede diye sorduklarında bilmediklerini söylediklerini...” ifade etmiştir. Bu haliyle kadının barışma önerisinde bulunmak için davacının yaşadığını bildiği eve gitmesine karşın barışma girişiminde bulunmak için dahi fırsatını bulamadığı anlaşılmıştır. Kadının bu davranışı evlilik birliğini kurtarma yolunda çaba göstermekten öteye geçemeyen barışma girişimi olup erkekten karşılık görmediğine ve kabul edilmediğine göre, af boyutuna ulaşmamıştır. Kadın eşin bu iyi niyetli davranışının diğer tarafın varsa kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı şeklinde kabul edilmesi somut uyuşmazlık bakımından mümkün bulunmamaktadır.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kadının kusurlarının yanında erkeğin de kadına karşı süre gelen şekilde fiziksel şiddet uyguladığı, zaman zaman habersiz şekilde uzun süreler evden ayrılarak sorumsuz davrandığı, miktarı belirtmeden ipotek belgesine eş imzası almak suretiyle kadının güvenini sarstığı, çocukların hastalığında onlarla ilgilenmediği anlaşılmaktadır. O halde belirlenen ve gerçekleşen bu kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde isteğin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkek ağır, davalı kadın ise az kusurlu olup davacı erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ve erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden kadın yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ve erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.