Logo

2. Hukuk Dairesi2024/817 E. 2024/8014 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğin kusur oranı, maddi ve manevi tazminat ile nafaka yükümlülüklerinin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tanık beyanları ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu, davacı kadının geçmişteki fiziksel şiddet olayını affettiği, son fiziksel şiddet iddiasını ise ispatlayamadığı, ancak erkeğin diğer kusurlarının boşanmaya sebebiyet vermesi nedeniyle tam kusurlu olduğunun kabulü gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/413 E., 2023/1903 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/159 E., 2020/568 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin evliliğin ilk yıllarından itibaren davacı kadına manevi ve fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin alkol, kumar, gece hayatı, güven sarsıcı hareketleri olduğunu, borç yaptığını, eve icra getirdiğini ve evi ile ilgilenmediğini, en son Mayıs 2014'te davalı erkeğin eve sarhoş geldiğini ve gece davacı kadını ve çocuklarını fiziki ve manevi şiddet altında kovduğunu, hakaretler ettiğini, davacı kadın ve çocukların o tarihten itibaren babasının evinde kaldığını, davacı kadının yaşadığı eziyet ve sıkıntı karşısında göğüs kanseri olduğunu, göğüsünün alındığını ve kemoterapi gördüğünü, psikiyatrik tedavi de gördüğünü, bu süreçte davalı erkeğin hiç ilgilenmediğini, tedavisi olumsuz etkilenmesin diye bu süreçte dava açmadığını iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye verilmesine, müşterek çocuk Kenan İnanç için 750,00 TL, Melisa için 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın için 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile 100.000,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, müşterek çocuk Melisa 10.03.2015 tarihinde operasyon geçirdiğinde tarafların birlikte yaşadığını, 2014 yılında evden kovulduğuna ilişkin iddianın doğru olmadığını, ailenin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, kötü alışkanlığı olmadığını, Mart 2015 tarihinde davacı kadının evi terk ettiğini ve davalı erkeğin tüm çabalarına rağmen eve dönmediğini, olay günü davacı kadının bağırıp iki üç gün babasının evinde kalmak üzere evden ayrıldığını, gittikten sonra iki üç ay davalı erkeğin telefonlarına cevap vermediğini, davacı kadının evlenmeden önce depresyon ilaçları kullandığını, davalı erkeğin bunu evlendikten sonra öğrendiğini, evlendikten sonra da birçok kez psikiyatri doktoruna gittiğini, davacı kadının operasyon geçirdiği gün davalı erkeğin de hastaneye gittiğini, kemoterapi sürecinde de hastalığa iyi geldiği düşünülen yiyecekleri temin edip davacı kadına ulaştırdığını, davacı kadının evlilik süresince üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, aşarı sinirli, karamsar ve çevresi ile iletişiminin iyi olmadığını, erkeğe hiçbir zaman güler yüzlü davranmadığını, en küçük sorunları dahi büyüttüğünü, hakaret ettiğini, ev işlerini, temizliği ve yemeği dahi tam yapmadığını, müşterek kızları bebek iken "seni neden doğurdum ki lanet olsun" gibi sözler söylediğini beyan ederek davanın reddini, davanın kabulüne karar vermesi halinde lehine yasal faizi ile 75.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin sarhoş olacak derecede alkol kullandığı, davacı karısına "gidişin olsun da dönüşün olmasın" diyerek evden kovduğu, şiddet uyguladığı, davacı kadının ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı, eşinin hastalığı ile ilgilenmediği, maddi ve manevi bir destekte bulunmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve artık birliğin devamına olanak vermeyecek derecede geçimsizlik bulunduğu ve davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk Melisa'nın velayetinin davacı anneye verilmesine, baba şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuk için belirlenmiş olan aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamına, kararın kesinleşmesinden sonra 200,00 TL artırılarak 500,00 TL'ye yükseltilmesine ve iştirak nafakası olarak devamına, davacı kadın için belirlenmiş olan aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar aynen devamına, kararın kesinleşmesinden sonra 300,00 TL artırılarak 800,00 TL'ye yükseltilmesine ve yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına karar tarihinden itibaren yasal faizi ile 30.000,00 TL maddi tazminata ve 30.000,00 TL manevi tazminata, davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının müşterek evi terk ettiğini ve tüm çağrılara rağmen dönmediğini, kadının hastalığı sürecinde maddi ve manevi destekte bulunduğunu, çocukların eğitim masrafları ile ilgilendiğini, kabul anlamına gelmemekle maddi ve manevi tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının çok yüksek olduğunu, indirilmesi gerektiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddi, talepleri doğrultusunda boşanmalarına ve lehine 75.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki talepleri tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur tespiti, davanın kabulü ile erkek aleyhine hükmedilen tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafaka şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkek lehine tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun 50 ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle tanık beyanları ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadının tanıkların evliliğin ilk başlarında kadının gözünde bir kez morluk gördüklerini ve bundan sonra görmediklerini beyan ettikleri görülmüş olup davacı kadının tanıklarının beyanlarından anlaşılan bu olaydan sonra tarafların evlilik birliği devam ettiğinden davacının davalıyı affettiğinin en azından hoşgörü ile karşıladığının, bu nedenle bu fiziksel şiddet vakıasının af kapsamında değerlendirileceğinin, bu olaydan sonraki ve evden ayrılmadan önceki son olaydaki fiziksel şiddet iddiasının da herhangi bir tanık veya başka bir delil ile ispatlanamadığının anlaşılmasına göre fiziksel şiddet vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin ancak kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurları uyarınca erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.