"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıların Oval Konut Bahçe projesini yapmayı üstendiklerini, gayrimenkul satış sözleşmesi ve teknik şartnameye uygun olarak konut teslim etmeyi vaad ettikleri halde usulüne uygun teslim yapmadıklarını, bu sebeple jeneratör ve alt yapısı, daire kapılarının sözleşmede kararlaştırılandan daha düşük kalitedeki takılması, yapıların dış cephelerindeki akıntı ve rutubetler, su tesisatında meydana gelen pis su, temiz su akıntı ve sızıntılar, dubleks daire teknik şartnamesinin 7/4. fıkrasına uygun olmayan imalatlar, sosyal tesise yapılmış olan basket ve tenis kortu zemin kaplamasında düşük standartlı malzeme kullanım nedeni ile meydana gelen yapısal bozukluklar, üst kat çatı imalatlarında gerekli özenin gösterilmemesi, eksik ve kalitesiz malzeme kullanılmasından kaynaklı aykırılıklar bulunduğunu bu aykırılıkların giderilmesi için kat malikleri kurulunca alınan karar ile yönetim olarak dava açtıklarını, husumet konusundaki herhangi bir itiraza yönelik ise yine sözleşme imzacılarından olan ...’ın da davada davacı olduğunu ileri sürerek; öncelikle davalılar tarafından sözleşme gereği eksikliklerin giderilebilmesini, aksi takdirde sözleşmeye olan aykırılığın tazmini için şimdilik 10.000 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmişler, 12/09/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 116.820 TL’ye artırmışlardır.
Davalılar; davalı site yönetiminin husumet ehliyeti bulunmadığını, ayrıca davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, herhangi bir ayıp ya da eksik işin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince; davacı ... Yönetiminin açtığı davanın husumetten reddine davacı ... yönünden ise tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizliğine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine
Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 07/11/2013 tarihli ve 2013/11626 E. 2013/27575 K. sayılı kararıyla; her iki davacı açısından görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bir davacı açısından husumet diğer davacı açısından görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrasında verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dava dosyasının gönderildiği tüketici mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde; davacı ... Site Yönetimi tarafından açılan davanın bütün davalılar yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle ayrı ayrı reddine, davacı ... tarafından açılan dava yönünden ise; davacının aynen ifa talebinin şartları oluşmadığından reddine, tazminat talebi yönünden ise eksik iş niteliğindeki jeneratörlerin kurulması bedeli olarak belirlenen 10.000TL' nin ilk dava tarihi olan 12/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ıslah tarihi itibariyle alacağın kalan kısmının zamanaşımına uğramış olması nedeniyle fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının diğer talepleri bakımından ıslah dilekçesinde talepte bulunmamış olması nedeniyle bu alacaklar bakımından talebinden vazgeçtiği anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, ayıplı ve eksik imalat nedeni ile doğan zararın aynen ifa yolu ile giderimi olmadığı takdirde zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK’nın 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’ nın 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 6098 Sayılı TBK’ nın bu konudaki 223. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198. maddesi) uygulanacaktır. Anılan maddeye göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 223. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198. maddesi) öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
Somut olayda mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanıtım materyalleri ve teknik şartnameye göre, jenaratörün yapılmaması eksik iş olarak nitelendirilmiş ve buna göre davacı ...’ ın talebi kabul edilmiş ise de; bunun yapılmamış olmasının davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, davalıların bu ayıbı
gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği kuşkusuzdur. Davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, bu kalem yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle bu talebin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm, davalıların sair itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, harçtan muaf olmalarına rağmen davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.