"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı tarafından istenilmiş ise de, temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; avukat olarak davalıyı vekil olarak temsil ettiğini, görevini özenle yerine getirmesine rağmen haksız olarak azledildiğini ileri sürerek; hakettiği vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 7.129,99 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23/09/2019 tarihli ve 2016/18594 Esas 2019/8641 Karar sayılı kararıyla; tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ve itirazlarını da karşılar şekilde bilirkişi heyetinden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak sureti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, 10.475,31 TL vekâlet alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın
gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Anayasa Mahkemesinde görülen bireysel başvuru dosyası yönünden 2.640 TL akdi vekâlet ücreti, 2.640 TL karşı yan vekâlet ücreti hesaplaması yapıldığı, yine Aydın 1. İcra Hukuk Mahkemesinde görülen dosya açısından 440 TL akdi vekalet ücreti ve 440 TL karşı yan vekâlet ücreti hesaplamasının yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; icra hukuk mahkemesindeki davanın açılmasına davacı avukatın kendisinin sebep olduğu ve bireysel başvuru talimatı olmaksızın Anayasa Mahkemesinde dava açılamayacağı gerekçesiyle bu iki dosya yönünden vekâlet ücreti talep edilemeyeceği belirtildiği halde; hüküm fıkrasında bu iki dosya yönünden vekâlet ücreti alacağının hesaplamaya dahil edilmesi nedeniyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.