"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 2013 yılı Şubat ayında hızlı zayıflama, çabuk yorulma vb. şikayetlerinin tiroit hormonunun fazla salgılanmasından kaynaklanabileceğinin tespitinden sonra şikayetleri konusunda uzmanlığını öğrendiği ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi dalında çalışan Dr. ...'a başvurduğunu, davalının derhal tiroid bezlerinin alınması için ameliyat olması gerektiğini belirtmesi üzerine adı geçen davalı tarafından Özel ... Hastanesinde diğer davalı Dr. ...'ın yardımcısı olarak katılımıyla tiroid bezinin alınması amacıyla 18.03.2013 tarihinde ameliyat edildiğini, ameliyat sebebiyle davalı Dr. ...'un şahsına 1.500 TL ödendiğini, ameliyat olup evine döndükten sonra el ve ayaklarında kasılma, çabuk yorulma, bayılma vb. şikayetleri üzerine yapılan tedavilerin bir günden fazla iyi olmasına yetmediğini, şikayetlerinin halen devam ettiğini, yapılan tetkiklerde ilaç tedavisiyle durumun düzeltilmesinin mümkün ve ameliyatın gereksiz olduğunu, ameliyat sırasında alınmaması gereken paratiroitlerinin de alınması nedeniyle bu rahatsızlıkları yaşadığını öğrendiğini, ameliyatı yapan davalı Dr. ...'tan kanserli olması sebebiyle tiroid bezlerinin tamamen alındığını ve ameliyatı gerçekleştirdiği aletin kıvılcım atması neticesinde paratiroidlerinin de yanlışlıkla
alındığını öğrendiğini, normal yaşantısını sürdüremediğini, rahatsızlığının her geçen gün daha da arttığını, bundan sonraki yaşantısında ölüm tehlikesi altında bulunduğunu, bunun ruhsal yapısı üzerinde olumsuz etki yaptığını, ameliyatın hatalı gerçekleştirilmesi nedeniyle telafisi mümkün olmayan, kalıcı ve hayati risk arz eden zarar meydana getirildiğini, davalıların üzerlerine düşen görev ve yükümlülükleri yerine getirmediklerini, hastalığı hakkında doğru teşhis konulamadığını ileri sürerek; 75.000 TL manevi tazminat ile şimdilik 100 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; 2013 yılında çabuk yorulma, zayıflama şikayetleri nedeniyle başvuran hastanın yapılan muayene ile tetkiklerinde multinoduler guatr tespit edilerek bilateral total tiroidektomi ameliyati yapılmış olduğu, multinoduler guatr için yapılan cerrahi girişimler arasında söz konusu ameliyat şeklinin tedavide uygulanan yöntemlerden biri olduğu ve tıbben ameliyatın gereksiz olduğunun söylenemeyeceği, ameliyat sonrasında hastada ortaya çıkan hipoparatiroidi ve buna bağlı gelişen hipokalseminin değerlendirilmesinde; paratiroid bezleri tiroid bezleri üzerinden kanlandığı, tiroit ameliyatlarından sonra ve özellikle total tiroidektomi ameliyatlarindan sonra ne kadar dikkat edilirse edilsin bu istenmeyen durumun ortaya çıkabileceği, bu durumun cerrahtan kaynaklanan bir durum olmadığı ameliyat tekniği dolayısı ile ortaya çıkabileceği bilindiği bu nedenle ameliyat esnasında gösterilecek özen ve dikkate rağmen ortaya çıkan ve kusur izafe edilemeyen bir komplikasyon olarak değerlendirilebileceği, ameliyat sonrası komplikasyona müdahale; ameliyat sonrasi erken dönemde, hasta taburcu olmadan uygulanan medikal tedavinin tıp kurallarına uygun olduğu, daha sonraki tedavinin hastanın endokrinoloji polikliniği tarafından yapılması gerektiği yönünde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi gerekçesi ve dava konusu ameliyatla ilgili olarak alınan bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak davacıda ameliyat sonrasında gelişen sorunların yapılan ameliyatın komplikasyonu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı doktorun ve çalıştığı hastanenin özen yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle uğramış olduğu zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davanın temeli vekalet sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığına dayandırılmıştır.
Vekil, vekalet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri; vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.
Her ne kadar; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu denetime elverişli olarak kabul edilerek hükme esas alınmış ise de; davaya konu uyuşmazlığın tiroit ameliyatına ilişkin olduğu nazara alındığında, aralarında endokrinoloji ve iç hastalıkları uzmanının yer almadığı, sadece cerrahlardan oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanmış olan raporun hüküm vermeye yeterli olmadığı ortadadır.
O halde ilk derece mahkemesince; üniversite öğretim üyelerinden seçilecek genel cerrahi, iç hastalıkları ve endokrinoloji uzmanından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan, gerçekleşen operasyondan önce davacının bir endokrin uzmanına yönlendirilmesi gerekliliği hususu da değerlendirilmek suretiyle, dava konusu olayda davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, davacının itirazlarını da karşılar şekilde ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/64862 sayılı soruşturma dosyası kapsamında aldırılan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kuruluna ait 27.04.2016 tarihli rapor ve ... Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan 30.10.2014 tarihli raporlar da mukayese edilmek suretiyle; açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 28/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.