"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 29/01/2013 tarihinde elektrik ve elektronik teknikerliği mesleğinde %50 istihdam garantili işbaşı eğitim programına ilişkin sözleşme yapıldığını, programın 6 ay sürdüğünü ve 27/07/2013 tarihinde tamamlandığını, davalı işletmenin program dönemindeki sigortalı hizmet listesine göre 19 işçinin işten çıkarıldığını, sözleşme hükümleri gereği çalışan sayısındaki azalmanın Kuruma bildirilmesi ve bir aylık süre içinde işçi sayısının tamamlanmasının gerektiği, işçi sayısının süresinde tamamlanmaması halinde ise bir aylık sürenin bitiminden, azalmanın il müdürlüğünce tespit edildiği tarih aralığında katılımcıya yapılan her türlü ödemenin yasal faizi ile birlikte işyerinden tahsil edilmesinin gerektiğini ileri sürerek; Kurum tarafından ödenmiş olan 42.438,23 TL'nin, 06/08/2013 tarihine kadar işlemiş faizi olan 506,22 TL ve 06/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, kursiyer ücretleri olarak belirlenen 10.775 TL'nin 18/03/2013 tarihinden, 10.400 TL'nin 18/04/2013 tarihinden, SGK pirim giderleri olarak belirlenen 2.794 TL'nin ise tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarihli ve 2016/19441 Esas 2019/9394 Karar sayılı kararıyla; Aktif İş Gücü Yönetmeliği’nin 50/9. maddesi karşısında davacının ilk sigortalı hizmet cetvelini 09/04/2013 tarihinde gönderdiği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, bu yönetmelik dikkate alınmadan, eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde; takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde; "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hâkim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez (YHGK'nın 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı).
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmü gereğidir.
Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır (HGK'nın 23/11/2011 tarihli ve 2011/11-554 Esas 2011/684 Karar sayılı kararı).
Dosya kapsamından; davacının vekili ile davada temsil olunduğu, bozma kararının davacı vekiline 16/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, bozma tarihinden sonra davacı vekilinin 12/03/2020 tarihinde vekillikten istifa ettiği, 16/03/2020 tarihinde tarafların yokluğunda mahkemece resen açılan celsede, Covid-19 virüsünün sebep olduğu salgının ülkemizdeki seyri nedeniyle 17/03/2020 tarihinde yapılması kararlaştırılan duruşmanın 16/06/2020 tarihine ertelenmesine ve yeni duruşma gün ve saatinin taraflara uygun iletişim vasıtalarıyla tebliğine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, mahkemece; yeni belirlenen duruşma gün ve saatinin davacı asile tebliği gerekirken, 16/06/2020 tarihli duruşma gün ve saatinin davacı asile tebliği işlemi yapılmaksızın davacının davayı takip etmediği gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.