"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; böbrek sancıları nedeniyle davalı şirkete ait hastaneye gittiğini, yapılan tetkikler ve tahliller sonucu böbreğinde taş olduğunun ve bunun lazer yöntemi ile alınacağının söylendiğini, 29/06/2013 tarihinde ameliyata alındığını, ameliyatının üroloji doktoru diğer davalı tarafından yapıldığını, ameliyat esnasında mesane kanalının koparıldığını ve böbreğinin alınmak zorunda kalındığını, bundan sonraki yaşamını tek böbrekle sürdürmeye mahkum edildiğini ileri sürerek 100.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince verilen davanın kabulüne dair hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19/12/2019 tarihli ve 2016/28527 Esas 2019/12864 Karar sayılı kararıyla; davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu, bu nedenle tüketici mahkemesi sıfatıyla hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece tüketici mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, 100.000 TL manevi tazminatın 29/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1) Davaların birleştirilmesi ve ayrılmasına ilişkin hükümler, 6100 sayılı HMK'nın 166 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, amacı usul ekonomisine hizmet etmek ve aynı konuda çelişkili kararlar verilmesini önlemektir. Anılan maddenin birinci fıkrasında "Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir." hükmü düzenlenmiş, birleştirmenin koşulu olan “bağlantı” da, aynı maddenin dördüncü fıkrasında; "davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması" olarak tanımlanmıştır.
Somut olayda; Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2018/284 Esas sayılı dava dosyasında, aynı hukuki ilişki nedeniyle maddi tazminata karar verilmesi talep edilmiştir. Her iki dosyanın da taraflarının ve dava konularının irtibatlı olduğu, bu davada karar verilirken maddi tazminat talebinin değerlendirilmesi sırasında alınan bilirkişi raporlarına atıf yapıldığı anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, aynı mahkemede görülmekte olan 2018/284 Esas sayılı dava ile bu dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği, her iki davanın aynı olaya ve vekâlet sözleşmesi ilişkisine dayandığı, aralarında bağlantı mevcut olduğu anlaşılmakla, gerek yargılamanın daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve gerekse çelişkili kararlar verilmesini önlemek açısından, davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi zorunludur.
Buna göre mahkemece; davaların birleştirilmesi hususu değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2)Bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HUMK'nın 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.