"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirkete ... ve ... numara ile tarımsal sulama abonesi olduğunu, haksız olarak kayıp-kaçak vs. bedellerin tahsil edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, abonelikler dolayısıyla bugüne kadar faturalandırılarak geçmişe yönelik 10 yıllık tahsil edilen 100 TL kayıp kaçak ve benzeri tüm bedellerin davalıdan tahsilini talep etmiş, 26/11/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebi 73.837,18 TL’ye artırmıştır.
Davalı; davaya konu edilen bedellerin mevzuat gereğince tahsil edildiğini, tarifelerin uygulanmasında lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 24/09/2020 tarihli ve 2020/2760 Esas 2020/4794 Karar sayılı ilamla; "... 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli ile bu bedel üzerinden alınan enerji fonu, belediye vergisi, TRT payı ve KDV bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.Davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp, davalı aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (4) nolu bendinin çıkarılarak yerine “Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 4.080 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.