"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; davacı tarafın temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde görevli iken 926 sayılı Personel Kanunu'nun 112. maddesi gereği mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan 15/12/2008 tarihinde görevinden ayrıldığını, bu nedenle Komutanlık tarafından yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının iadesi gerektiğini ileri sürerek; 7.444 TL'nin 15/12/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, 1.830,20 TL asıl alacak ile 1.234,87 TL işlemiş faiz alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1) 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK'nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01/01/2020 tarihinden itibaren 3.920 TL'ye çıkarılmıştır.
Karar, verildiği tarih itibariyle davalı taraf açısından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/06/1990 tarihli ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtayca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Buna göre, davalı tarafın temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3) Davacının vekâlet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yargılama giderlerinden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde, Avukatlık Kanunu’nun 169. maddesinde ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 1. maddesinde düzenlenen, ancak müstakil bir varlığı olmayan ve ait olduğu davanın konusunu teşkil eden hak ve alacağa sıkı sıkıya bağlı bulunan avukatlık ücretinin, davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerekir. 6100 sayılı Kanun'un 330. maddesi uyarınca, vekâlet ücretine yönelik hüküm fıkrasının taraf lehine kurulması gerekir. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir. Her iki tarafın kısmen haklı kısmen haksız çıkması durumunda, her iki taraf ayrı ayrı vekâlet ücretinden sorumlu tutulacak, vekâlet ücreti kabul edilen miktara göre davacı yararına, reddedilen miktara göre ise davalı yararına hüküm altına alınacaktır.
Somut uyuşmazlıkta; kabul edilen kısım dolayısıyla hükmedilen vekâlet ücretinin, davada kendisini vekille temsil ettiren davacı Genel Kurmay Başkanlığı yararına hükmedilmesi gerekirken davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz dilekçesinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının dördüncü bendinde yer alan "...hazineye gelir kaydına..." ifadesinin çıkartılarak yerine "davacıya verilmesine" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi