Logo

3. Hukuk Dairesi2021/4748 E. 2021/13119 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mahkemece verilen gerekçeli karar ile tefhim edilen kısa karar arasında çelişki bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tefhim edilen kısa kararda davalıdan tahsiline karar verilen tazminat ve faiz tutarları ile gerekçeli kararda belirtilen anapara ve faiz tutarları arasında çelişki bulunduğu, bu durumun 10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'na aykırı olduğu gözetilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalının vasisi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalının 09.09.2002 tarihinde ... Sınıf Okulunda askeri öğrenci olarak fiilen göreve başladığını ve ... Kuvvetleri Komutanlığı emrinde Hv.Slh. Kd. Çvş rütbesi ile görev yapmakta iken Milli Savunma Bakanlığının 12.09.2007 gün ve 14-231 sayılı onayı ile resen emekliye sevk edildiğini ve 18.09.2007 tarihinde Silahlı Kuvvetlerden ilişiğinin kesildiğini, davalının hizmet süresi düşüldükten sonra faizsiz tazminat tutarının 5.316,00 TL olduğunu, ayrıldığı tarih olan 18.09.2007 tarihine basit faiz işletilmek suretiyle 16.868,00 TL faizli maliyet hesaplandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 12.316,00 TL ile birlikte 5.410,00 TL’nin 18.09.2007 tarihinden itibaren hesaplanacak faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece,davanın kabulü ile 18/09/2007 tarihi itibariyle davalıdan yasal faizi dahil 10.473,09 TL tazminat ile 18/09/2007 tarihinden dava tarihi olan 03/06/2011 olan 5.423,07 TL üzerinden yasal faiz alınıp davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 12.03.2013 tarih 2013/2799 -2013/3694 sayılı ilamı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın 22.03.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6191 Sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununun 10. ve 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa eklenen Geçici 32. maddeleri ile 03.06.2012 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6318 Sayılı Askerlik Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun 47. maddesiyle 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 112. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklik çerçevesinde değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile 18/09/2007 tarihi itibariyle davalıdan yasal faizi de dahil 8.554,53 TL tazminat ile 18/09/2007 ile dava tarihi olan 03/06/2011 tarihleri arasında işlemiş olan 2.953,11 TL faiz alacağının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin hüküm;davalının vasisi tarafından temyiz edilmiştir.

1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-109 esas ve 2009/123 karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 esas 1992-4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı,kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka,gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.

Öyle ki İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini,anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, hükmün sonuç kısmında ise, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, tefhim edilen kısa kararda; “davanın kısmen kabulü ile 18/09/2007 tarihi itibariyle davalıdan yasal faizi de dahil 8.554,53 TL tazminat ile 18/09/2007 ile dava tarihi olan 03/06/2011 tarihleri arasında işlemiş olan 2.953,11 TL faiz alacağının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiş, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise; hükme esas alınan bilirkişi raporunda,davalıdan tahsil edilmesi gereken tazminat tutarının 2.953,11 TL anapara olarak hesaplandığını,18/09/2007 tarihinden dava tarihi olan 03/06/2010 tarihine kadar da 2.953,11 TL anapara üzerinden yasal faiz alınması gerektiğini bildirdiğini gerekçeli ve denetime elverişli bozma ilamına uygun olarak hazırlanan rapor dikkate alınarak davanın kısmen kabul edildiği belirtilmiştir. 2.953,11 TL gerekçede anapara,hükümde ise faiz alacağı olduğu belirtilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.

Bu husus, az yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, mahkemece, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın,ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

2-Bozma nedenine göre davalı vasisinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA,(2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vasisinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nin 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/12/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.