"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali ve alacak talebine ilişkin asıl ve birleşen davaların mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen 2016/16 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne ve birleşen 2016/108 esas sayılı davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde birleşen 2016/108 Esas sayılı dava dosyasında davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı avukat, davalı ...'in vekili sıfatıyla Silivri 2.İcra Müdürlüğü'nün 2013/1493 esas sayılı icra dosyasını takip ettiğini, yasal süreçte yapılması gereken tüm işlemleri yerine getirdiğini, davalının talimatı ile dosya borçlusu ... ile sulh görüşmeleri yaptığını, davalıyı bu konuda sürekli bilgilendirdiğini, icra dosyasında tarafların sulhunun sağlandığını, tüm bu süreç tamamlandıktan sonra davalının kendisini Silivri 5. Noterliği'nin 3361 yevmiye nolu azilnamesi ile azlettiğini, azlin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının alacağını aldıktan sonra sırf vekalet ücreti ödememek için azilname gönderdiğini, haksız azil nedeni ile bu dosya için akdi ve karşı yan vekalet ücretine hak kazandığını, davalı ile icra dosyasında bulunan toplam alacağın % 15’i olarak vekalet ücreti konusunda anlaşıldığını, 6.950,00 TL akdi, 5.347,00-TL karşı yan vekalet ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, bozma sonrası birleştirilen 2016/16 Esas sayılı dosya ile; Silivri 2.İcra Müdürlüğünün 2013/1492 sayılı icra dosyasında yapılan haksız azil nedeni ile 8.725,00-TL akdi, 7.173,00 TL karşı yan vekalet ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş ve yine bozma sonrası birleştirilen 2016/108 Esas sayılı dosyası ile de icra dosyası borçlusu olan Mustafa
Tanrıverdi’ye karşı müşterek müteselsil sorumluluk gereği vekalet ücreti için 21.150,00-TL talebiyle alacak davası açmıştır.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece birleşen 2016/108 Esas sayılı dosyada talep aşılarak karar verilmiş olması gerekçesiyle verilen bozma ilamına uyularak esas ve birleşen itirazın iptali davaları yönü ile davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile borçlunun Silivri 2.İcra Müdürlüğü'nün 2013/4337 Esas sayılı takip dosyası ile birleşen 2016/16 Esas sayılı dosyanın icra dosyası olan Silivri 2. İcra Müdürlüğü'ne ait 2013/4336 Esas sayılı icra takip dosyalarında yapmış olduğu itirazın vekil vekalet ücreti yönünden 17/05/2013 tarihli Sulh protokolündeki toplam 85.000,00-TL esas alınmak suretiyle; her iki icra dosyası da nazara alınarak 12.750,00 TL 'si ile karşı taraf vekalet ücreti yani hasma tahvil edilen vekalet ücreti yönünden ise, Sulh Protokolündeki 85.000,00 TL nazara alınarak belirlenen 8.850,00 TL 'nin toplamı olan 21.600,00-TL'sine yönelik itirazın birleşen 2016/16 Esas sayılı dosya ile birleşen 2016/108 Esas sayılı alacak davasında tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,(takip tarihine kadar olan faizin infazda dikkate alınmasına), alacak likit ve belirlenebilir olduğundan itirazın iptaline karar verilen her iki dosyadaki toplam alacak miktarı olan 21.600,00 TL 'nin % 20 'si olan 4.320,00 TL icra inkar tazminatının birleşen dosyalar yönü ile tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, birleşen 2016/108 Esas sayılı alacak davası yönünden; davanın kabulü ile ve taleple bağlı kalınarak 21.150 TL vekalet ücreti alacağının müşterek ve müteselsil sorumluluk esası gereğince, mahkememizin iş bu esas dosyası ve bu dosya ile birleşen 2016/16 Esas sayılı dosyaları açısından tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere hak ediş tarihi olan ve kesinleşme tarihi olarak esas alınacak 17/05/2013 tarihli sulh protokolü tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl ve birleşen 2016/16 Esas sayılı dava, vekalet ücreti alacağı için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK'nın 166. maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür.
Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalardır. Bu nedenle, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin de ayrı ayrı tayin edilmesi gerekmektedir.
1-Öyle ki, HMK'nın 297 ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davaya ilişkin vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda mahkemece asıl ve birleştirilen
dava yönünden HMK'nın 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Somut olayda ise; asıl ve birleşen 2016/16 Esas sayılı dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamış, yargılama giderleri ve vekalet ücretleri de ayrı ayrı tayin edilmemiştir (HMK. md 297).
Hal böyle olunca, mahkemece, asıl ve birleşen 2016/16 Esas sayılı davalar için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, bu ilke gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı ...'nin temyiz itirazlarının incelenmesinde; birleşen 2016/108 Esas sayılı dosyada davacı davalı ...’den sulh nedeniyle akdi ve karşı yan vekalet ücretinin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsilini istemiştir. Kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla " İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur. Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir. Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca, alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar. Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları herşeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK'nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır. Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu' nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan
işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır" şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin söz konusu içtihadı birleştirme kararına göre, davalı ...'nin davacı avukatın hak kazanacağı akdi vekalet ücretinden sorumlu olmamasının kabulü gerekir. Bu durumda yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Bozma nedenine göre davalı ...’nin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’nin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.