"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davacılardan ..., ... ve ... yönünden reddine, davacı ... yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davacılardan ...'a ait olup diğer davacı ...'ın sevk ve idaresinde bulunan ... plakalı araç ile 05/05/2010 tarihinde...'in sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın çarpışarak ölümlü/yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada aracın ön şase kısmına direk ve şiddetli bir darbe olmasına rağmen hava yastıklarının açılmaması nedeni ile kaza neticesinin daha ağır ve vahim olduğunu, hava yastıklarının açılmaması nedeni ile aracın satıcısı olan davalı şirketin araç malikine karşı 4077 sayılı kanun'un 4. maddesi uyarınca ayıplı mal satmaktan dolayı ayıba karşı sorumluluğunun bulunduğunu, diğer davacılar yönünden de aynı şekilde hem ayıp nedeniyle hem de haksız fiil nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunu, davacı ...'ın ağır yaralandığını, ayağının kırıldığını, kafa travması geçirdiğini ve bunlara bağlı olarak bir dizi ameliyat geçirdiğini, davacıların oğlu, kardeşi ve yeğeni olan ...'ın hayatını kaybettiğini, davacılardan ...'ün 3 aylık hamileliğinin sona erdiğini, davacılardan ...'in sporcu olduğunu ve kaza neticesinde ayağının kırılması sebebi ile tekrar spor yapma olasılığının düştüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılardan ... için 1.000TL maddi ve 25.000TL manevi, ... için 1.000TL maddi ve ... için 25.000TL manevi, ... için 1.000TL maddi ve 20.000TL manevi, ... için 10.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmişler, yargılama esnasında maddi tazminata yönelik taleplerinden vazgeçmişler, davacılar vekilinin bozma ilamı doğrultusunda verdiği 20/01/2020 tarihli dilekçede ise; davacılardan ...’ın kaza neticesinde ağır evre frontal demans tanısı ile akıl sağlığını iyileşemez düzeyde yitirdiği, vücudunda kalıcı arazlar oluştuğu bu nedenlerle davacılar olan eşi ..., oğlu ..., kardeşi aynı zamanda araç sahibi ...’ın manevi ızdırap içerisinde bulundukları gerekçesi ile manevi tazminat istediklerini beyan etmişlerdir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulu ile maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacılardan ... için 15.000TL, ... için 7.500TL, ... için 5.000TL ve ... için 2.500TL toplam 30.000TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04/03/2019 tarihli ve 2016/7520 E. - 2019/2798 K. sayılı kararıyla; davacıların temyiz itirazları incelenmeksizin, tarafların meydana gelen kaza nedeni ile manevi tazminat istemlerine ilişkin nedenlerinin netleştirilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğu ve hakimin aydınlatma görevi kapsamında bu taleplerine ilişkin açıklama yaptırıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği, kabule göre de hükme esas alınan bilirkişi raporunda hava yastıklarının açılması için mevcut koşullar varken sürücü hava yastığının açılmamasının daha vahim sonuçlara neden olduğuna ilişkin tespit bulunduğu ancak bu belirlemenin somut verilere dayanmadığı, dava konusu aracın servis kayıtlarının incelenmediği, bu sebeple tüm servis kayıtları da getirtilerek, davalı tarafın rapora itirazları ve tarafların da iddia ve savunmaları, kemerin takılı olup olmamasının da hava yastığının açılmasına etkisinin olup olmadığı, kaza esnasında araçta bulunan şahısların aracın hangi bölümünde olduğu ve üretici firmanın aracın üretimiyle ilgili kusurunun bulunup bulunmadığını da belirtir denetlemeye elverişli rapor alınmadan karar verilmesi de tenkit edilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; maddi tazminat talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davacılar ..., ... ve ... yönünden her ne kadar davacılar vekilinin 20/01/2020 tarihli beyan dilekçesinde davacılardan ...’ın kaza neticesinde ağır evre frontal demans tanısı ile akıl sağlığını iyileşemez düzeyde yitirdiği, vücudunda kalıcı arazlar oluştuğu, bu nedenlerle davacılar olan eşi ..., oğlu ..., kardeşi aynı zamanda araç sahibi ...’ın manevi tazminat isteminde bulunduklarını belirtmiş ise de açıklanan tazminat sebebine davacıların dava dilekçesinde dayanmadıkları, bu sebeple söz konusu talebin iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu gerekçesi ile bu davacılar yönünden manevi tazminat istemlerinin reddine, davacı kısıtlı ... yönünden ise açılan davanın kısmen kabulü ile 5.000TL manevi tazminatın 05/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1- Davacılar ..., ... ve ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Öte yandan, 09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk karar davacıların manevi tazminat taleplerinin açık olmadığı, mahkemece HMK.'nın 31. maddesi uyarınca davacıların taleplerinin açıklattırılması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Davacılar vekili de manevi tazminat istemine yönelik taleplerini TBK m. 56/2 kapsamında davacılardan ...’ın uğramış olduğu zarardan dolayı ... ızdırap sebebine yönelik açıklamıştır.
Bozma ilamında artık davacıların talebinin açıklattırılması ve bu doğrultuda inceleme yapılması gerektiği belirtilmiş, taraf vekillerince karar düzeltme yoluna başvurulmadığı gibi mahkeme tarafından bozmaya uyma kararı verilmiştir. Dolayısıyla artık davacılar vekilinin açıklama dilekçesi doğrultusunda inceleme yapılması gerekmekte olup, artık söz konusu talebin iddianın genişletilmesi kapsamında değerlendirilmesi doğru olmamıştır.
Davacılar vekili beyan dilekçesinde ... dışındaki davacılar bakımından talep konusunu yansıma yolu ile uğradıkları zarar olarak açıklamıştır. Yansıma yoluyla zarar; hukuka aykırı bir fiil nedeniyle zarar uğrayan kişi dışında kalan başka bir kişinin uğradığı zarardır. Yansıma yoluyla zararda, haksız fiilin meydana getirdiği zarar, haksız fiile maruz kalan kişi dışında kalan ancak haksız fiil neticesinde zarar gören kişinin bu zararıyla bağlantılı olarak üçüncü kişilerin uğradığı zarardır (Kılıçoğlu, Kumru, Yansıma Yoluyla Zarar, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, 2011). Söz konusu zararın davacılar tarafından talep edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; söz konusu kaza tarihinde davacı ...’ın 35 yaşında olduğu ve hava yastığının açılmaması sebebi meydana gelecek zararın ağırlaştığı ve ağır demans hastası olarak kaldığı dolayısıyla davalı şirketin kusurlu olduğu hususu da sabit olmakla davacı ...’ın uğramış olduğu zararın diğer davacılar yönünden meydana getirdiği ızdırap hali değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu gerekçesi ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Davacı ...’ın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece bozma sonrası bilirkişi heyetinden alınan 26/11/2020 tarihli raporun bozma öncesi alınan 03/10/2011 tarihli rapor ile uyumlu olduğu ve rapora göre emniyet kemerinin takılması ile hava yastığının açılıp açılmaması arasında bir bağlantı olmadığı, aracın periyodik bakımlarının yetkili servis tarafından yapıldığı, servis ve tramer kayıtlarına göre hava yastığı sisteminin çalışmasına engel herhangi bir arıza kaydı geçmişi de bulunmadığı, hava yastığının açılmaması nedeniyle aracın ayıplı olduğu ve üretici firmanın kusurunun bulunduğu, önceki karara göre daha düşük bir manevi tazminata hükmedilmesinde temyiz edenlerin sıfatı dikkate alındığında bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak bozma kararında davacıların tazminat miktarına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin karar verildiği gibi, bozma öncesi ve bozma sonrası alınan raporların birbirini destekler nitelikte olduğu görüldüğünde davacıya daha fazla kusur yükleme gibi bir durumun da gerçekleşmediği anlaşıldığından, mahkeme tarafından temyiz eden sıfatına göre hükmedilen manevi tazminat miktarının düşürülmesi de doğru görülmemiştir.
Buna göre mahkemece yapılacak iş; maddi tazminat istemine yönelik olarak Ceyhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/01/2016 tarihli ve 2010/392 E. - 2016/60 K. sayılı kısmen kabulüne dair kararının bir kısım davacılar ve davalılar vekillerince temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 02/04/2019 tarihli ve 2016/9395 E. - 2019/3945 K. davacı ... yönünden maluliyetin belirlenmesine yönelik dosya içerisindeki raporların farklı maluliyet oranları belirlediği ve çelişkili olduğu, bu sebeple maluliyetin belirlenmesine esas alınan demans halinin kaza ile illiyetinin de tartışılarak ve maluliyet oranındaki çelişkiyi de giderir nitelikte alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, söz konusu dosyada alınacak raporda belirlenecek maluliyet oranının işbu davadaki tazminat miktarını da etkileyeceği göz önüne alınarak, ilgili dosyanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre davacı lehine hükmedilecek tazminat miktarının belirlenmesi olmalıdır.
3- Bozma nedenine göre davacılar vekilinin, vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, harçtan muaf olmalarına rağmen davacılardan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.