"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya ait tapulu taşınmazın sınırları belirlenen bölümünü haricen düzenlenen sözleşme ile satın aldığını, ancak davalı ile diğer hissedarlar arasındaki ihtilaf nedeniyle taşınmazın mahkeme kararı ile satıldığını ve üçüncü bir kişi tarafından ihale ile satın alındığını ileri sürerek; ödediği satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihine uyarlanmasını ve dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 09/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 259.773,90 TL’ye artırmıştır.
Davalı; alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise sözleşmede ileride hisseli mülkiyetin ortadan kalkması halinde taşınmazın tapu devrinin yapılacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle taşınmazın ihalesine katılmadığını, davacının ise yapılan ihaleye katılarak taşınmazı değerinin altında bir bedelle satın aldığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşmenin resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle hukuken geçersiz olduğu, bu durumda tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilecekleri, davacının ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilirken denkleştirici adalet ilkesi uyarınca verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 259.773,90 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 20/05/2019 tarihli ve 2018/8081 E. 2019/4698 K. sayılı ilamıyla onanmıştır.
Onama ilamına karşı, davalı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine; Dairemiz 14/01/2020 tarihli ve 2019/3735 E. 2020/77 K. sayılı ilamı ile “...Somut olayda; davacı, satıma konu taşınmaz için ödediği satış bedelinin, denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün tespiti ile tahsilini istemiştir. Kural olarak, geçersiz sözleşmelerde denkleştirici adalet ilkelerinin uygulanması, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi doğrudur. Ancak, satış sözleşmesi geçerli olsa idi davacının sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle taşınmazın satılan bölümünün dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebilecekti. Bu itibarla, geçersiz sözleşme nedeniyle davacının isteyebileceği iade tutarının, geçerli sözleşme ile elde edeceği menfaatten fazla olamayacağının gözönünde tutulması gerekir.
Davalının, davaya konu sözleşme ile murisi adına tapuya kayıtlı olan taşınmazın bir bölümünü sattığı sabittir. Mahkemece yapılan keşif ve aldırılan bilirkişi raporları ile davalının 45.553,74 m² yüzölçümlü taşınmazın 16.993,79 m² lik bölümünü davacıya sattığı ve satılan bu bölümün dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 84.968 TL olduğu belirlenmiş olup, taraflarca alınan bu raporlara itiraz edilmemiştir.
Bu durumda mahkemece; davacının, geçersiz sözleşme nedeni ile isteyebileceği iade tutarının, geçerli sözleşme ile elde edeceği menfaatten fazla olamayacağı gözetilerek, davanın kısmen kabulü ile satışa konu bölümün dava tarihindeki rayiç değeri olan 84.968 TL’nin dava tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile denkleştirici adalet ilkesi uyarınca belirlenen ve rayiç değeri aşan değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan inceleme ile belirlendiğinden, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak; davanın kısmen kabulü ile, 84.968,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının temyiz ve karar düzeltme harçları yönünden aleyhine hüküm kurulmasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, 14/01/2020 tarihli bozma ilamında temyiz ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde davalıya iadesine karar verilmiş olduğu gözetilmeksizin, 17/09/2020 tarihli kararda temyiz ve karar düzeltme harçlarının yargılama giderlerine dahil edilerek davanın kabul ve red oranına göre davacıdan tahsili doğru görülmemiştir.
Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması HUMK’un 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün 4. fıkrası hükümden çıkartılarak yerine “4-Davalı tarafından yapılan 83,80 TL posta ve tebligat masrafı, 35,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 118,80 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen (% 67,30 Ret) 79,95 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına” ifadelerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 4.353,15 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.