"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ... ile aralarında 13/05/2010 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığını, süre bitiminde davalı tarafın kiralanan büfenin tahliyesini istediğini, bu hususta kaymakamlıkça da tahliye kararı verildiğini, kaymakamlık yazısı üzerine 06/01/2014 tarihinde kiralananı tahliye ettiğini, kira süresinin bitim tarihi 13/05/2013 ile 31/07/2013 arası dönem için belediye tarafından düzenlenen ecrimisil ihbarnamesine konu ecrimisil bedelini ödediğini ancak belediye tarafından bu kez kira sözleşmesi hükmüne dayalı olarak 42.392,02 TL para cezası ile 31/07/2013 ile 06/01/2014 tarihleri arası dönem için ecrimisil talep edildiğini, kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra kiralananı kullanımından kaynaklı borcu olmadığını, söz konusu cezai şart tutarının mahvına neden olacağını iddia ederek, borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; davacının kiralananı süre bitiminde derhal tahliye etmesi gerekirken etmediğini, sözleşmede kira süresinin sonundan tahliye tarihine kadar geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1’i oranında ceza ödeneceğinin kararlaştırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının kiralananı kira süresinin bitiminden itibaren tahliye tarihine kadar 233 gün süre ile fazladan kullandığı, bu dönem için imzalanmış bir kira sözleşmesi bulunmadığı, davalı kiraya verenin kira sözleşmesi uyarınca ceza tahakkuk etme hakkı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nın 4/1-a maddesine göre; “Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin kurallardan olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine, ya da re'sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda; taraflar arasında 13/05/2010 tarihli yazılı kira sözleşmesi bulunmakta ve menfi tespit istemine konu borç, kira sözleşmesinde yer alan cezai şart hükmünden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden
kaynaklandığı, belediyeye birtakım dönemlerde ecrimisil bedeli ödendiği iddiası bulunsa dahi bu hususun görevli mahkemece değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla dava tarihi itibariyle görevli mahkeme Sulh hukuk mahkemesidir.
Buna göre mahkemece; uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı ve görevli mahkemenin Sulh hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK' nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK' nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.