"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 1991 yılında 3.500 TL ödeyerek davalıdan satın aldığı 437 m2' lik taşınmazın tapu devrininin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödemiş olduğu satış bedeli karşılığı taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 15.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, sözleşmede tarih ve semenin olmadığı, taşınmazı satan ...' ın imzası mı yoksa mührü mü olup olmadığının anlaşılamadığı, verilen kesin süre içerisinde dava dilekçesine ek olarak sunulan satış sözleşmesinin aslı ve krokisinin sunulmadığı ve bu sebeple hükme esas alınmayan deliller neticesinde açılan davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar; davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 19/06/2018 tarihli ve 2016/18954 E. 2018/6739 K. sayılı kararla; mahkemece sözleşme aslı dosyada olduğu halde olmadığından bahisle kesin süre vererek sözleşme aslının dosyaya sunulmasının istenmesinin hatalı olduğu gibi tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği, mahkemece duruşmalara gelmeyen ve davaya cevap vermeyerek davayı tümden inkar eden davalının isticvap edildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davalının ölmüş olması sebebi ile isticvap edilemediği, sözleşme tanıklarının satışın yapıldığı ancak bedelin ödenip ödenmediği hususunda bilgilerinin bulunmadığını beyan ettikleri, dosya içerisinde bedelin ödendiğine dair bir delilinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, harici taşınmaz satımı nedeni ile ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.
Her ne kadar davacı beyanında sözleşmenin 1992 yılında imzalandığını, dosyaya sunulan sözleşmenin 1992 yılındaki sözleşmenin kaybedilmesi sebebi ile yenilenmiş olan sözleşme olduğunu belirtmiş ise de, bu sözleşmenin yenileme sözleşmesi olduğu hususunu ispatlayamamıştır. Dolayısıyla işbu sözleşmenin imzalandığı 2009 yılında dava konusu taşınmaz tapulu olup, resmi şekilde yapılmadığı için TMK' nın 706, TBK' nın 237., Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Somut olayda; dava konusu sözleşmede “satış bedellerinin tamamını nakden ve peşin aldım” yazdığı ve dolayısıyla satış bedelinin ödendiği sabit ise de sözleşmede ödenen bedelin ne kadar olduğu hususunun belirtilmediği görülmektedir. Diğer bir anlatımla uyuşmazlık satış bedelinin ne kadar olduğu noktasında toplanmaktadır.
İktisadi bir kıymetin değerleme günündeki alım satım (piyasa) değeri olan rayiç değerden aşağı bir bedelle satılması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu halde yapılması gereken, satış bedelinin belirlenmesi için sözleşmenin yapıldığı tarih olan 2009 yılında davacının sözleşme gereği almış olduğu 437m2 lik kısmın (dava tarihinin de 2009 yılı olduğu göz önüne alınarak) rayiç değerinin ne olduğunun tespitinden ibarettir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu taşınmazda keşif yapılarak, satış sözleşmesine konu 437 m2 lik kısmın sözleşme tarihindeki rayiç değerinin tespiti için konusunda uzman bilirkişilerden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK' nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.