"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ... ...; davalı şirkete ait tavuk çiftliğinde 15.07.2006 tarihinde çalışmaya başladığını ve 16.05.2010 tarihinde davalı işveren tarafından hizmet sözleşmesinin haksız olarak feshedilmesi ile işten çıkarıldığını, 42 günlük civciv yetiştirilme sürecinde 21 gün gündüz, 21 gün gece olmak üzere kesintisiz günde 12 saat çalışmak zorunda kaldığını, milli veya dini bayramlar ve hafta sonları dahi kesintisiz olarak çalışmasının devam ettiğini, hak ettiği fazla mesai ile dini ve milli bayram çalışmaları karşılığı ücret ve yıllık izin ücretinin ödenmediğini, 42 günlük sürelerin arasında 4 gün dinlendiğini beyanla, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai, UBGT ücretlerinin davalıdan tahsilini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
Davalı; davacının 07.04.2010 tarihinde işletme müdürü ...'na sözlü olarak, 08.04.2010 tarihinde ise şirket ortağı ve yetkilisi ...'na telefonla hizmet akdini feshettiğini ve 28.05.2010 tarihine kadar ihbar süresi verdiğini bildirdiğini, bu bildirim sonrası işini savsadığı, amiri ve çalışanlarla sürekli tartışma yaratıp işyerindeki huzuru bozduğu, işletme müdürüne küfrettiği için iş akdini haklı nedenle feshettiklerini, hiçbir alacağı olmadığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
İş mahkemesince; davalının bilirkişi raporu doğrultusunda tazminat ödemesi gerektiği ve fazla mesai, genel tatil ve dini bayram mesailerinden %35 oranında indirim yapmanın hakkaniyete uygun olacağı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, 3.331,61 TL kıdem tazminatının, 1.602,99 TL ihbar tazminatının, 1.020,60 TL izin alacağının, 2.345,33 TL fazla mesai ücretinin, 409,96 TL genel tatil alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin, 02/05/2013 tarihli, 2013/5443 esas, 2013/9416 karar sayılı ilamıyla "...dosya içeriğinden fesih tarihinde davalı işyerinde çalışan işçi sayısı anlaşılamamaktadır. Bu husus araştırılmalı, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı işyerinin tarım işletmesi olup olmadığı tespit edilmeli, sonucuna göre görevli mahkeme belirlenmelidir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.
İş mahkemesince, bozmaya uyulduğu belirtilerek, davacı ... ...'un işletme müdürüne hakaret ettiği ve işyerini zarara uğrattığından bahisle feshedilmiş ise de bu hususun
davalı tarafından usulüne uygun delil ve belgelerle ispatlanamaması karşısında vefat eden davacı ... ...'un iş akdinin haklı veya geçerli bir neden olmaksızın feshedildiği kanaatine varılmış, 3.331,61 TL kıdem tazminatının, 1.602,99 TL ihbar tazminatının, 1.020,60 TL yıllık izin ücreti alacağının, 2.345,334 TL fazla çalışma ücret alacağının, 409,96 TL genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin, 23/10/2014 tarihli, 2014/25360 esas, 2014/28884 karar sayılı ilamıyla "...Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan celbedilen davalı şirketin işçi sayısını gösteren listelerde fesih tarihinde beş kişinin çalıştığı görülmektedir. Davacının yaptığı işin 4857 sayılı Kanun'un 4/b maddesi kapsamında olduğu anlaşıldığından mahkemece görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir...'' gerekçesi ile bozulmuştur.
İş mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine görevli mahkemece; davacının işyerini zarara uğrattığı, işletme müdürüne hakaret ettiği iddiası ile sözleşmesinin feshedildiği belirtilmiş ise de, dosya kapsamı ile bu iddia işverence kanıtlanamadığından, davacının çalıştığı işin niteliği gereği fazla çalışması bulunduğu, ulusal bayramlarda ve genel tatillerde çalışmak zorunda kaldığı anlaşıldığı gibi, yıllık izin kullandırıldığı hususu da işverence kanıtlanamadığından, TBK.’nun 432 ve 434. maddeleri gereğince, davacının haksız fesih tazminatı talep hakkı bulunsa da bu yönde dava olmadığından davanın kısmen kabulüne; kıdem tazminatı isteminin reddine, 858,83 TL ihbar tazminatının, 1.500 TL yıllık izin ücretinin, 630,71 TL UBGT ücretinin davalıdan tahsiline, haksız fesih yönünden tazminat talep hakkının saklı tutulmasına dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin, 10/10/2019 tarihli, 2016/26785 esas, 2019/9711 karar sayılı ilamıyla "...kısa kararda reddine veya kabulüne dair karar verilmeyen fazla mesai ücreti alacağının, gerekçeli kararda kabulüne yönelik hüküm kurulması suretiyle duruşma tutanağına geçirilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında aykırılık yaratıldığı anlaşılmıştır....'' gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulduğu belirtilerek, davacı ... ...'un işletme müdürüne hakaret ettiği ve işyerini zarara uğrattığından bahisle iş akdi feshedilmiş ise de bu hususun davalı tarafından usulüne uygun delil ve belgelerle ispatlanamadığından davacı ... ...'un hizmet akdinin haklı veya geçerli bir neden olmaksızın feshedildiği kanaatine varılmışsa da Borçlar Kanunu’nda kıdem tazminatına ilişkin hüküm bulunmaması nedeniyle kıdem tazminatına ilişkin talebinin reddine, bilirkişi raporu ile tespit edilen hak ve alacaklarının dava ve ıslah dilekçesi ile bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne; 858,83 TL ihbar tazminatı, 1.500 TL yıllık izin ücreti, 630,71 TL bayram ve genel tatil ücreti, 2.345,34 TL fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının hizmet akdinin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 818 Sayılı BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, davacının 16.05.2010 tarihinde hizmet akdinin sona erdiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun "istisnalar" başlığını taşıyan 4/b. madde ve fıkrasındaki "50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde," İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler hizmet ilişkisinin kurulduğu ve sona erdiği tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. Hal böyle olunca davacının kıdem tazminatı alacağının varlığı Borçlar Kanunu hükümlerine göre değerlendirilmelidir. BK.’nun 344. maddesi’nde, "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse
iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim takdir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine BK.’nun 345/1. maddesi’nde ise, "Muhik sebepler bir tarafın akde riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder." hükmü yer almaktadır. Somut olaya dönülecek olursa; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava hizmet akdinin haksız olarak davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle hak kazanılan işçilik alacakları isteğine ilişkindir. Mahkemece davacı ... ...'un işletme müdürüne hakaret ettiği ve işyerini zarara uğrattığından bahisle iş akdi feshedilmiş ise de, bu hususun davalı tarafından usulüne uygun delil ve belgelerle ispatlanamadığından, davacı ... ...'un hizmet akdinin haklı veya geçerli bir neden olmaksızın feshedildiği yönündeki kanaati yerinde olmuşsa da Borçlar Kanununda kıdem tazminatı alacağına ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığından davacı tarafın kıdem tazminatı talep edemeyeceğine karar verilmesi hatalıdır. Zira davacının kıdem tazminatı talebi 818 Sayılı BK’nun 344 ve 345. maddelerinde düzenlenen muhik tazminat istemi olarak kabul edilerek bu isteme ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 273,30 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.