Logo

3. Hukuk Dairesi2021/7279 E. 2021/13561 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı belediyenin davacıya sattığı ancak tapusunu devretmediği taşınmazın üçüncü kişiye satılması nedeniyle davacının uğradığı zararın tespiti ve tazminat talebi.

Gerekçe ve Sonuç: İfanın imkansız hale geldiği tarih olan taşınmazın üçüncü kişiye devredildiği tarih esas alınarak taşınmazın rayiç bedelinin tazminat olarak hükmedilmesi gerekirken, dava tarihindeki değerin esas alınması ve eksik karar-ilam harcına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ... Belediyesi’nin 30.06.1964 tarih, 324 numaralı encümen kararı ile ... ili, Merkez ... mahallesi, ... yolu üzerinde bulunan 6 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, satış bedelini ödediğini, başvurusu üzerine davalı tarafından parsel numarasının 65 olarak düzeltildiğini, satış tarihi itibariyle taşınmaz üzerine ev inşa ederek kullanmaya başlandığını ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/635 Esas, 1989/408 Karar sayılı dosyasında verdiği cevap dilekçesi ile dava konusu taşınmazı kendisine sattığını kabul ettiğini, bu sebeple anılan dosyada davanın reddine karar verildiğini, aradan geçen süre içerisinde taşınmazı tapudan devralmadığını, yapılan işlemler neticesinde taşınmazın en son 148 ada 81 parsel numarasını aldığını, tapu müdürlüğüne yaptığı başvuru sırasında dava konusu taşınmazın 23.02.2012 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satıldığını öğrendiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın bugünkü bedelinin bilirkişi marifetiyle tespit edilerek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne, 70.000,000 TL'nin dava tarihi olan 06.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının ikinci, davacının üçüncü bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı eldeki dava ile, davalıdan satış bedelini ödeyerek satın aldığı taşınmazın üçüncü kişiye devredildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın rayiç değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davanın kabulü ile, 3.217,50 TL'nin 2.000,00 TL’sinin dava tarihi, bakiye 1.217,50 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 22.03.2018 tarih, 2015/42155 Esas, 2018/3430 Karar sayılı ilamı ile “1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davalı ...'nin 30.6.1964 tarihli Encümen kararı ile dava konusu 6 nolu (sonrasında 81 nolu ) taşınmazın davacıya satışının yapıldığı ,dava dışı şahıslar tarafından davalı ... aleyhine açılan ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1988/635 esasta görülüp kesinleşen tapu iptali ve tescil davasında da, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından davacı ...'a tahsisinin yapıldığı gerekçesi ile reddedildiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı ...'nin aynı yeri önce davacıya sonra da dava dışı üçüncü kişiye satarak sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği aldığını geri vermekle yükümlü olduğu ve denkleştirici adalet ilkesi gereğince ödenen paranın güncel değerinin tahsiline karar verilmiştir. Davacı ile davalı ... arasındaki satışın Encümen kararı ile yapıldığı ve tapu devrinin verilmediği anlaşıldığına göre, davacının satış sözleşmesinin feshini talebe hakkı vardır. Geçerli satışlarda, davacının, ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle satışa konu taşınmazın kaim değerini isteyebilme hakkı yasalar gereğidir. Mahkemenin bu olguya rağmen satış bedelinin güncel değerine ilişkin hüküm kurulması bu itibarla doğru görülmemiştir. Mahkemece, davacıya satılan dairenin rayiç değeri saptanıp, bu değer üzerinden hüküm tesisi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmuş; davalının karar düzeltme talebi aynı dairenin 10.06.2020 tarih, 2018/4581 Esas, 2020/4484 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir.

Dosya kapsamından dava konusu taşınmazın davalı tarafından 23.02.2012 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye devredildiği, ifanın bu tarih itibariyle imkansız hale geldiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, ifanın imkansız hale geldiği tarih esas alınmak suretiyle taşınmazın rayiç bedeline hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bozma kararı gözetilmeden dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3- Karar ve ilam harcı, maktu ve nispi olmak üzere iki çeşittir. (492 sayılı Kanun'un 15.,21. maddeleri) Bu anlamda davanın maktu veya nispi harca tabi olup olmaması, kural olarak dava konusunun para ile değerlendirilebilir olup olmamasına göre değişmektedir. Nispi harç, konusu belli bir değerle (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ilgili davalarda, hüküm altına alınan değer üzerinden tarifedeki belli nispete göre alınan harçtır. (1 Sayılı Tarife, madde III/1-a) Maktu harç ise, konusu belli bir değerle tespit edilemeyen davalarda ve davanın reddine ilişkin kararlardan alınan harçtır. (1 Sayılı Tarife, madde III/2-a) Harçlar Kanunu'nun 16/1. maddesinde değer ölçüsüne göre harca tabi işlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin; tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda gayrimenkulün değerinin esas alınacağı öngörülmüştür.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 332. maddesinde göre, mahkemece yargılama giderlerine resen hükmedilir. Yargılama giderinin ve tutarının hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir. Buna göre; mahkeme yargılama giderlerine herhangi bir talep olmasa dahi kendiliğinden karar verir.

Somut olayda; dava niteliği itibariyle konusu para ile değerlendirilebilen davalardan olmasına rağmen, hüküm altına alınan miktar üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken, eksik karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru görülmemiş, diğer yandan verilen ilk kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (Kapatılan) 22/03/2018 tarih, 2015/42155 Esas -2018/3430 Karar sayılı ilamı ile bozulmasından sonraki safahatta yapılan yargılama gideri dikkate alınmaksızın, yalnızca öncesinde yapılan yargılama giderleri hesaplanarak karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmişti

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına, 3. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.