"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı; davalı Şirket tarafından 27/04/2011 tarihli kaçak tespit tutanağı ile kaçak elektrik kullandığından bahisle hakkında 44.204,10 TL para cezası tahakkuk ettirildiğini, abone ve elektrik tesisinin 2005 yılında iptal edildiğini ileri sürerek; haksız olarak tahakkuk ettirilen 44.204,10 TL borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; sayaç raporuna istinaden 27/04/2011 tarihli kaçak elektrik tutanağı düzenlendiğini, EPDK Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği doğrultusunda toplam 44.204,10 TL kaçak borcu tahakkuk edildiğini, tahakkuk ettirilen borcun Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine göre hesaplandığını davacının tarımsal sulama abonesi olarak sözleşme imzaladığını, sözleşmenin tek taraflı feshedilemeyeceğini, davacının tarımsal sulama kuyusuna ait trafo ve eklentilerini kendi başına söküp satması, sayacı yine kendi yedinde alıkoymasının kabul edilemeyeceğini, aboneliğin iptali için başvurması gerektiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davalı tarafça 27/04/2011 tarih ve 61366 seri sayılı kaçak tespit tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen 44.204,10 TL bedelli kaçak elektrik bedeli istemli yazıdan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair verilen hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine; Dairece verilen 07/04/2014 tarihli ve 2014/2978 E., 2014/5531 K. sayılı kararıyla; “...Somut olayda; davalı elemanlarınca yapılan kontroller sırasında, davacının sayaca müdahale ederek kaçak elektrik kullandığı saptanarak kaçak elektrik tutanağı düzenlenmiştir . Kaçak tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Davacı taraf, tutanağın aksini ispat edememiştir. Tutanak içeriği ile davacının kaçak elektrik kullandığı kesin bir biçimde saptandığından, davacının kaçak elektrik kullanılmadığı yönündeki beyanına itibar edilemez.
Mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma uyan mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının 27/04/2011 tarih, 61366 seri sayılı kaçak tespit tutanağına istinaden davalı kuruma 41.957,10 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen; hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizce verilen 08/06/2017 tarihli ve 2016/16470 E. 2017/9335 K. sayılı kararıyla; "...Yukarıdaki düzenlemeler uyarınca hükme esas alınan bilirkişi raporu anılan yönetim kurulu kararına aykırı ve yetersizdir. Hükme esas alınan bu rapor; taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözecek nitelikte somut ve bilimsel veriler içermemekte; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gerekçe ihtiva etmemektedir. (...) Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda kayıp-kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti, iletim bedelleri ile ilgili olarak halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının ve bilirkişi raporunda yukarıda sayılan kalemler yönünden de yerel mahkemece değerlendirilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacının davalı kuruma 4.439,04 TL borcu olmadığının, 39.765,06 TL borcu olduğunun tespitine dair verilen hüküm, davacının temyizi üzerine Dairece verilen 12/12/2019 tarihli ve 2019/5605 E. 2019/10042 K. sayılı kararıyla“...Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit tarihinin net belirlenemediği bu nedenle tespit tarihi yönünden terditli açıklamada bulunularak hesaplama yapıldığı halde mahkemece kaçak döneminin 2011/5. döneme ait olduğu belirtilerek kaçak elektriğin tespitinin 2011 yılında yapıldığına ilişkin hesaplamaya neden itibar edildiği açıklanmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı dikkate alınmak suretiyle kaçak elektrik kullanıldığının tespiti hususunda bilirkişinin açıkladığı tarihlerden hangisine üstünlük tanındığı gerekçeleri ile de ortaya konulmak suretiyle ve kaçak elektrik enerjisi kullanım başlangıç tarihinin doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmesi halinde kaçak ek tahakkukunun hesaplanabileceği nazara alınarak hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalı şirketin mevzuata aykırı şekilde hareket ettiği, zira davalı şirketin görevlileri tarafından 15/08/2005 tarihinde elektrik enerjisi kesilmesine ve 29/05/2010 tarihinde trafonun mevcut olmamasına rağmen 27/04/2011 tarihinde kaçak tahakkuk yapılmasının açıkça yasal mevzuata aykırı olduğu, davacının abonelik iptalinden sonra tarım arazilerini sulama birliğinin kanallarından suladığı, kaçak tahakkuk tarihine kadar kaçak elektrik kullandığını gösterir herhangi bir somut delil bulunmadığı ve davacının kaçak elektrik kullanmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalı tarafından düzenlenen 27/04/2011 tarih 61366 zabıt numaralı kaçak tespit tutanağı ile tahakkuk ettirilen faturadan dolayı 44.204,10 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul
hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde ...nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).
Dairece verilen ve mahkemece uyulan, 07/04/2014 tarihli bozma kararında; kaçak tutanağı içeriği ile davacının kaçak elektrik kullandığının kesin bir biçimde saptandığı, bu nedenle davacının kaçak elektrik kullanılmadığı yönündeki beyanına itibar edilemeyeceği belirtilerek; bilirkişi heyetince davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin, tutanağın düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması gerektiği açıklanmıştır. Yine Dairece verilen 08/06/2017 tarihli ve 12/12/2019 tarihli bozma kararlarında da davacıdan istenebilecek kaçak elektrik bedelinin hesaplanmasına yönelik olarak bozma gerekçeleri belirtilmiştir.
Mahkemece açıklanan bozma kararlarına uyulmasına karar verilmiş ise de, bozma gereği yerine getirilmemiş, bozma kapsamına uygun olarak hesap yaptırılmamış ve hüküm kurulmamıştır.
Hal böyle olunca nedenle mahkemece, uyulan bozma kararları gereğince davalının davacıdan isteyebileceği kaçak elektrik bedeli tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının kaçak elektrik kullanmadığı kanaatine varıldığı belirtilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın HUMK'un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.