"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 28/06/2014 tarihinde elektrik tellerinde oluşan kıvılcımların yere düşmesi sonucunda taşınmazı ile birlikte bir çok komşu taşınmazın yandığını,yanan taşınmazında bağ ve muhtelif sayıda ağacın bulunduğunu, yangın olayının ardından yaptırdığı delil tespiti dosyasında elektrik bilirkişisi tarafından meydana gelen yangının davalı şirkete ait elektrik tellerinden çıktığının belirlendiğini, ziraat mühendisinin raporunda da zarar miktarının tespit edildiğini ileri sürerek; 98.175 TL zararın yangın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve tespit dosyasında yapılan yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu yangının şirkete ait tellerden meydana geldiği iddiasını kabul etmediklerini, olayın meydana geldiği yerde enerji nakil hatlarının kime ait olduğunun tespitinin gerektiğini, husumet ve illiyet bağının araştırılmadığını, yokluklarında yapılan delil tespitini kabul etmediklerini, delil tespiti ile olay tarihi arasında bir aydan fazla süre olduğunu, olayın meydana gelmemesi için davacının tedbir almadığını, her olumsuz durumda şirketin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, aşırı sıcaklık veya aşırı rüzgârın etkisiyle tellerin birbirine değebileceğini, bu olumsuz sonuçları en aza indirgemek için görevini yaptığını, yangının elektrik direğinden çıktığını davacının kesin ve somut delillerle ispatlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 83.448,75 TL'nin 28/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 27/09/2018 tarihli ve 2016/22482 E. 2018/9236 K. sayılı kararla; davalı tarafın sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, hükme esas alınan bilirkişi raporunda zarar miktarının kaim değer tespitine ilişkin usulde hesaplanmadığı, yalnızca ağaç veya bağ bedeli tespit edildiği, buna göre öncelikle yanan ağaçların ve bağın davacı tarafından yetiştirilip yetiştirilmediğinin araştırılması, şayet davacı tarafından yetiştirildiği tespit edilirse; kaim değer tespitine ilişkin usule göre önceki bilirkişilerden denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi, ayrıca davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu gözetilerek belirlenecek zarar miktarından hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; bilirkişi tarafından davacının kusur oranında indirim yapılarak belirlenen tazminattan %15 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak, davanın kısmen kabulü ile 86.700,36 TL tazminatın haksız fiil tarihi olan 28/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Usuli kazanılmış hak; mahkemenin ya da tarafların yaptığı bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine ve diğeri aleyhine doğmuş, kendisine uyulması zorunlu haktır. Usuli kazanılmış hak kapsamında taraflardan yalnız birinin temyiz ettiği bir karar, temyiz eden aleyhine bozulamayacağı gibi taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine Yargıtay’ın taraf lehine verdiği bozma kararına uyan mahkemece temyiz edenin önceki kararla daha aleyhine olan bir hüküm verilemez. Buna göre, aleyhe hüküm verme yasağının mahkemece resen dikkate alınması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece verilen ilk kararda, davacının 98.175 TL olarak belirlenen zararından % 15 oranında kusur indirimi yapılarak 83.448,75 TL’ye hükmedildiği, kararın sadece davalı tarafından temyiz edildiği ve lehine bozulduğu, dolayısıyla belirlenen miktarların davalı açısından usuli kazanılmış hak teşkil ettiği, buna karşın bozma sonrası alınan raporda ise toplam zararın 120.000,43 TL tespit edildiği, davacının % 15 kusurlu olması nedeniyle bilirkişi tarafından bu oranda indirim yapılarak belirlenen 102.000,43 TL üzerinden, mahkemece %15 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 86.700,36 TL’ye hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, mahkemece; uyulan bozma kararı doğrultusunda, bozma öncesi belirlenen 98.175 TL tazminat miktarı üzerinden, kusur ve hakkaniyet indirimi yapılarak ortaya çıkacak miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, aleyhe hüküm verme yasağı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.