"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirket ile akaryakıt alımına ilişkin olarak 05/01/2009 tarihli birim fiyat mal alım sözleşmesi imzaladıklarını, 05/01/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında teslimatı yapılan motorin ve kurşunsuz benzin için teslim tarihleri itibarıyla akaryakıt fiyat farkı da hesaplanarak düzenlenen hak edişlerin davalıya ödendiğini ancak akaryakıt fiyat farkının hesaplanmasında kullanılan formülde yapılan hata nedeniyle davacıya KDV dahil 25.720,64 TL fazladan ödeme yapıldığının Sayıştay denetçisi tarafından düzenlenen raporla tespit edildiğini, fazladan ödenen bu miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte iadesi için davalı şirkete yapılan ihbarın sonuçsuz kaldığını ileri sürerek; 25.720,64 TL'nin haksız ödeme yapıldığı tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15/06/2020 tarihli ve 2017/89369 E. 2020/4744 K. sayılı kararıyla; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin, davalının zamanaşımı itirazı hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davanın esası hakkında hüküm tesisinin usûl ve kanuna aykırı olduğundan bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; TBK’nin 231. maddesi gereğince, akaryakıtın belediyeye devrinden başlayarak iki yıl içerisinde borcun zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının tespiti için öncelikle alacağı doğuran hukuki sebebin tam ve doğru olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Zira; bir davada ileri sürülen olguları kanıtlamak taraflara, bu olgulara dayalı olarak uyuşmazlığı nitelemek, uygulanacak yasa maddelerini arayıp bulmak ve doğru olarak uygulamak doğrudan hakime ait bir görevidir ( HMK md. 33.).
Davacı, eldeki dava ile taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince yapılan fazla ödemenin iadesini istemiş, davalı taraf ise cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuştur.
Her ne kadar mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, olayın oluş şekli ve taraflar arasındaki ilişki gözönüne alındığında, davanın sözleşmeden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı tarafça yapılan ödemelerin, sözleşmeden kaynaklanan alacak talebi olarak değerlendirilmesi ve TBK’nın 146. maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gözönüne alınmak suretiyle mahkemece işin esasının bu doğrultuda ve belirtilen hukuki sebeplere göre incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yazılı gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile TBK’nın 231. maddesi kapsamında değerlendirilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'un 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.