"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarımsal sulama abonesi olan davalının hakkında tahakkuk ettirilen faturaları ödemediğini, bu nedenle başlattığı icra takibini yaptıklarını, davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Dairece verilen 05/03/2014 tarihli ve 2013/19310 E. 2014/3381 K. sayılı kararla; ‘’... mahkemece, davacının yasal oranda faiz isteyebileceği gözönünde bulundurulmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi, kaçak olmayan dönemlere ilişkin faturalar için 6183 sayılı Yasa gereğince değişen oranlarda gecikme faizi yürütülmesine dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı...’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ise; davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlu tarafından icra dosyasına yapılan itirazın takip tarihi itibariyle 123.182,17 TL yönünde iptaline, takibin bu miktarla sınırlı devamına şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir
1-Dava; kaçak ve normal tüketim tahakkukundan kaynaklı borca yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK'nın 297/2 maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece bozma sonrası kurulan hükümde asıl alacak, faiz ve diğer kalemlerin ayrı ayrı hüküm altına alınmamış olduğu, bilirkişi raporunda belirlenen toplam miktara hükmedildiği anlaşılmaktadır. Hükmün infazı kabil nitelikte olmaması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi