"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun su abonesi olduğunu, 1997 yılından beri aynı evde oturduğunu ve tahakkuk ettirilen tüm faturaları ödemiş olmasına rağmen Temmuz 2014 tarihinde 2.671 TL, bir sonraki faturada ise 4.729 TL bedelli fatura gönderildiğini, itirazı üzerine sayacın söküldüğünü ve 31/12/2014 tarihli raporda sayacın %4 hatalı ölçüm yaptığını ancak herhangi bir arızasının bulunmadığının tespit edildiğini, bu miktarda su tüketmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek; tahakkuk ettirilen 4.729 TL bedelli fatura nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; davacının sayacının evin içerisinde bulunması nedeniyle her sayaç okuma döneminde endeks esasına göre tahakkuk yapılamadığını, memur tarafından bir ailenin aylık ortalama tüketimine uygun olacak şekilde endekse dayanmayan faturalar yansıtıldığını ve davacının kapısına sayacın endeks bilgisi ile davalı kuruma başvurması için ihbarname bırakıldığını, davacının endeks okuması yaparak kuruma başvuru yapmadığı, 15 yıldır aynı konutta ikamet eden davacının aylık normal tüketimin altında kalan faturalara itirazının bulunmadığını, bu durumun da hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, sayacın sağlam ve çalışır olduğunun hem sayaç ayarlar istasyonu hem de üretici firma tarafından tespit edildiğini, bu sebeple yapılan ek tahakkukta hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının 4.698,50TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairece verilen 11/05/2017 tarihli ve 2016/7947 E. 2017/7017 K. sayılı kararla; hükme esas alınan raporun yönetmelik hükümlerine uygun hesap içermediği, davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairece verilen 22/01/2020 tarihli ve 2019/4057 E. 2020/480 K. sayılı kararla, bozmaya uymakla birlikte gereğinin yerine getirilmediği gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Somut olayda; 1997 yılından itibaren aynı dairede ikamet etmekte olan davacının su aboneliği 01/08/2014 tarihinde üzerine aldığı abonelik sözleşmesinden anlaşılmaktadır. Takip konusu faturanın yansıtıldığı tarihte davacı adına abonelik bulunmaktadır. Abonelik sözleşmesinin 10. Maddesi “gayrimenkule yeni taşınan mükellef açık olan su için abone olmak zorundadır. İptal edilen abonenin kaydını kendi üzerine yaptırmayan mükellefe kaçak su kullanma işlemi yapılır şartları bulunmaktadır.” hükmünü içermektedir. Ne var ki davalı kurum dahi davacının kaçak su kullandığı yönünde bir savunmada bulunmamıştır. Ancak davalı kurum tarafından yansıtılan ve ek tahakkuk niteliğinde olduğu beyan edilen, hesap kartonunda ise 05/08/2014-04/09/2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığı ifade edilen tarihli faturanın kapsamı, dosya içerisinden anlaşılamamaktadır. Zira, davalı davacının sayaç okumalarının dönem dönem sayaç üzerinden yapılamadığı bildirilmiş olup, bu sürecin dava tarihine kadar 18 yıla yakın bir süre olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla söz konusu faturanın niteliği ve hesaplanış şekline dair evrakların dosya içerisine kazandırılmadan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece; öncelikle davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen faturanın hesaplanış şeklinin dosya içerisine kazandırılması ve faturanın niteliğinin tespit edilmesi, gerekirse faturanın hangi dönemleri kapsadığının açıklattırılması, akabinde incelenen dökümlerinden davacının temmuz 2014 ayına ilişkin 2.671TL fatura geldiğini beyan ettiği ancak söz konusu faturaya hesap dökümlerinde rastlanmadığı ve davacı tarafından sadece ağustos 2014 faturasının dava konusu edildiği anlaşıldığından, dava konusu 4.729TL’nin bu faturayı da kapsayıp kapsamadığının (ödenmiş ise mükerrerliğe sebebiyet vermemesi açısından), ayrıca endekse esas ek tahakkuk niteliğinde ise hangi tarihe kadar geriye dönük olarak hesaplandığının ve davalı tutanak tanığının geriye dönük 1 yıl süre içerisinde davacının adreste bulunmaması sebebi ile 4 kişilik bir ailenin tüketimine tekabül edecek şekilde tahakkuk yaptığını ifade ettiği 18/11/2014 tarihli beyan dilekçesi de dikkate alınarak, bu kullanımların da faturadan düşülmesi gerekip gerekmediği, dolayısıyla bu ödenmiş faturaların söz konusu nihai tahsilatta mükerrerliğe sebebiyet verip vermediğinin, son olarak da sayacın %4,3 fazla ölçüm yaptığının davalı tarafından sunulan hata ölçüm raporu ile tespit edildiği dolayısıyla bu düzeltimin de yapılması için ek rapor alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler içeren rapor doğrultusunda eksik karar verilmiş olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK' nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, harçtan muaf olmasına rağmen davacı tüketiciden peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.