"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurum ile akdedilen sağlık hizmet satın alma sözleşmesi kapsamında aylık dönemler halinde düzenli olarak verilen sağlık hizmetinin faturalarının davalı kuruma teslim edildiğini, davalı kurum başmüfettişi tarafından hazırlanan inceleme raporu konulu yazıda 01.01.2009-30.04.2013 dönemi itibariyle yapılan ameliyatların farklı bir işlem olmasına rağmen ... SUT kodu ile davalı kuruma yersiz fatura edildiği gerekçesi ile tespit edilen 1.659.458,88 TL tutarın yasal faiziyle birlikte davalı kuruma tahakkuk etmiş ilk alacağından mahsup edileceğinin belirtildiğini, buna göre davalı kurumun bu tarihleri arasında yapılan tüm varis ameliyatlarının bedellerini talep ettiğini, ancak bu tarihler arasında varis ameliyatları için ayrı bir kod bulunmadığını, bu sebeple bu ameliyatların bu tarihlerde yürürlükte bulunan Sağlık Uygulama Tebliğindeki perforatörlerin ligasyonu ve subvasiyel simiyle varis ameliyatları için belirlenen tek kod üzerinden fatura edildiğini, Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan 24.03.2013 tarihli değişikliğin yürürlüğe girerek 30.04.2013 tarihinde sonra bu ameliyatlar için yeni bir kod belirlendiğini ve bu tarihten sonra yeni kod üzerinden sisteme giriş yapıldığını, yapılan ameliyat için ayrı bir kod oluşturmayan davalı kurumun kusurlu olduğunu ileri sürerek, 01.01.2009-30.04.2013 döneminde doğmuş ve ödenmiş alacaklarından 1.659.458,88 TL’nin hesaplanacak faizi ile birlikte davalı kuruma tahakkuk etmiş ilk güncel alacağından kesileceği yönündeki mahsup işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davacının, kurum tarafından karşılanmayan tedaviyi kuruma farklı bir kod üzerinden fatura etmek suretiyle kurumu zarara uğrattığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
-2-
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile, davalı kurum tarafından tesis edilen 35371153-02/10399-04/3411718 sayılı 1.659,458,88 TL tutarındaki kesinti yapılması yönündeki işlemin iptaline, davacının davalı kuruma bu miktar üzerinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki dava ile, davalı kurum tarafından 01.01.2009-30.04.2013 dönemi itibari ile yapılan ameliyatın farklı bir işlem olmasına rağmen, ... SUT kodu (... Tipi Deri Grefti ile Perforatör Venlerin Ligasyonu, Subfasiyal) ile kuruma yersiz fatura edildiği tespit edilen 1.659.458,88 TL'nin yasal faizi ile davalı kuruma tahakkuk etmiş alacaklarından tahsil edileceğine ilişkin işlemin iptalini talep etmiş; mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 19.04.2018 tarih, 2016/21155 Esas, 2018/4760 Karar sayılı ilamı ile, davacının sair temyiz itirazları incelenmeksizin, “...iki bilirkişiden oluşan söz konusu heyet raporu gerek heyetin oluşumu gerekse taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için uygulanması gerekli mevzuat hükümlerinin (genelgeler, SUT vb) irdelenmemesi bakımından hükme esas alınamayacağı gibi uyuşmazlık konusu tedavinin SUT'da düzenlenmediği 30.04.2013 tarihinden önceki tarihlerde söz konusu tedavinin faturalandırılmasında davalı Kurumun Türkiye genelinde ne şekilde bir uygulama yaptığı konusunda da bir açıklama getirmemiş olup, bu hali ile ihtilafın çözümünde aydınlatıcı değildir. O halde, mahkemece, dava konusu tedavinin SUT'da düzenlendiği 30.04.2013 tarihinden önceki tarihlerde davalı Kurum tarafından hangi esaslara göre ödendiği, ülke genelinde yerleşik bir uygulamaya gidilip gidilmediği, SUT'da yer almayan bir tedavinin Kuruma fatura edilmesi halinde ödemenin ne şekilde yapıldığı hususlarını da kapsar şekilde, konuya ilişkin mevzuat hükümleri de irdelenerek (genelge, SUT vb) tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ve itirazlarını da karşılar şekilde en az üç kişiden oluşan bir bilirkişi heyetinden taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak sureti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle karar bozulmuş; davalının karar düzeltme istemi aynı dairenin 03.06.2020 tarih, 2018/4049 Esas, 2020/4153 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, 05.07.2021 tarihli bilirkişi raporunu esas alarak, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Geçici Madde hükmü gereği 01.01.2009-30.04.2013 dönemindeki sözleşme ve SUT hükümleri geçerli olduğundan 1.659.458,88 TL yersiz ödeme adı altında tahsil edilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargılama sırasında alınan 08.02.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının da kabulünde olduğu üzere, yapılan ameliyatlar farklı olmasına rağmen farklı bir kod kullanılarak, 5510 sayılı Kanunun 64,73,96,103,107. maddeleri ile Sağlık Uygulama Tebliği 2.2 ile Özel Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi 7. maddelerine göre davalı kurumun 1.659,458,88 TL. zarara uğratıldığı tespit edilmiş; hükme esas alınan 05.07.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda ise davalı kurum tarafından sağlık hizmeti sunucularıyla Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonuyla koordinasyonu sağlayacak
-3-
herhangi bir birim oluşturmaması sebebiyle, 2008-2013 yılları arasında ... - ... tipi deri grefti ile perforatör verilerin ligasyonu, subfasiyal işlem koduyla yapılan faturalandırma ve söz konusu faturalandırmayla ilgili sorunların, sözleşmeli sağlık kurum ve kuruluşlarının faturalarında verilen sağlık hizmetini usulsüz işlem veya hizmet sunulmadığı halde fatura edilen işlem olarak tanımlayarak, Sağlık Uygulama Tebliğini ve Hizmet Sözleşmesini güncellemeksizin, verilen sağlık hizmetlerinde kesintiye giden bir yöntemle çözülmeye çalışmasının isabetli olmadığı, bu sebeple davalı kurum tarafından yapılan kesintinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden, soyut gerekçeler ile 05.07.2021 tarihli ek bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, ilk bozma ilamında belirtildiği gibi dava konusu tedavinin Sağlık Uygulama Tebliğinde düzenlendiği 30.04.2013 tarihinden önceki tarihlerde davalı kurum tarafından hangi esaslara göre ödendiği, ülke genelinde yerleşik bir uygulamaya gidilip gidilmediği, Sağlık Uygulama Tebliğinde yer almayan bir tedavinin davalı kuruma fatura edilmesi halinde ödemenin ne şekilde yapıldığı hususlarını da kapsayacak ve dosya kapsamında alınan tüm raporlar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, emsal dosyalardaki uygulamalar da dikkate alınmak suretiyle, somut verilere dayalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK'nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.